Hey, uzun zaman oldu değil mi? Selam. Nasılsın? Benimle Rüzgar'ı özlememiş, Alya'ya sarılmamış... Algın'ın saf sevgisini kalbinin şefkati unuttuğu yerinde bile titreyerek karşılamamışsan, kim olduğumu, ne yazdığımı, niçin yazdığımı anlamayacağını biliyorum. Yine de yabancı, kim olduğunu bilmek isterim. Bana yazabilirsin.
Bu söyleyeceklerim, ben yazarken benimle birlikte hisseden, kelimelerin darağacı kurup cümlelerin derin sularda boğduğu yol arkadaşlarıma. Eğer hala burdalarsa. Nasılsınız? Her şey yolunda mı? Yürüdüğünüz yollara çiçekler bıraktınız mı? Mezarlara karanfiller... İlk kez zihnimi sizinle tanıştırmak istediğimde on üç yaşında küçük bir çocuktum. Kafası karışık, zihni bulanık, cümleleri devrik bir kız çocuğu. Eski insanlarla yeni şeyler denemeyi sevecek kadar ironik bir çocuk. İsmi Gülümser olup ve hatta gülümsemeyi çok seven ama kurduğu her cümlesinde koyu bir Zifir'e dönüşen.
Yazacak o kadar çok şeyim var ve o kadar hiçbir şeyim yok ki... Cümlelerimin altından üç sene sonra kalkabildim çünkü her cümle zihninde var olabilir ama pek azı dökülmeli satırlara. Başını döndürecek kadar ağır cümleler kuruyordun kız çocuğu. Bunu görseler sana acırlardı.
On sekiz. Yirmi dört saat sonra şuan, on sekiz oluyorum. Tabii... Eğer okuyorsan... Çok fazla dostum oldu. Hiç azla yetinen biri olmadım, olmayacağım da. Bir keresinde şey yazmıştım ya Algın'a... Hani on beş yaşındaydım...
''...Yüzümüze bile bakmıyoruz artık. İnsanlar ne çabuk değişiyor değil mi?..''
Hala dostum diye sevdiğim, cidden sevdiğim, birçok insan var. Çok özlüyorum, çok kızıyorum ve çok seviyorum. Buna rağmen. Bak, buna rağmen kimse, hiçkimse sınırını aştığında hayatımdan çıkarmayacağım gibi değil. Eğer yaşadığın yerde, kafanı gömdüğün yatakta, yağan karın altında, ağlıyorken veya cidden hüzünlenmişken, hatta belki biraz özlemişken bile bunu aklından çıkarma. Hayatta gelip geçici şeyler vardır. Bazıları geçmez, sen çıkartmak zorundasın. Ben de öyle yaptım. Yeri geldiğinde tek tek çıkartamayacağımı gördüm insanları hayatımdan. Ne yaptım biliyor musun? O hayattan kendim çıktım. Şimdi diyeceksin ki, neden anlatıyor bunu? Anlatmalıyım.
Bir vefa borcum var.
Ve ben bu borcu ödemeye geldim.
Kitap yazmaya neden uzun, epey uzun, bir ara verdiğimi bilmelisin. Kendimi çıkardığım bir hayat oldu. Kendimi çıkardığım bir ortam. Biliyorsun, daha güzel yerlerde buluşacağız. Tekrardan. Sadece... Bil istedim.
Büyüdüğümü gördüm. Görmeye devam ediyorum. On dört yaşımda daha önce hiç gitmediğim bir şehirde tek başıma kalmak, çok şey kattı bana. Yanımda, benimle aynı yolu yürüyen, hayatlarına dokunduğum insanlar oldu. Birinin hayatına teğet geçtim, zaman akıp gitti ve ben yine zihnimle baş başa kaldım.
Sevgili eski dostum, büyüdüğümü iliklerimde hissettim. Daha az karamsar, daha az kırılganım. Hayatı artık ciddiye almıyorum.
Benimle büyüyenler oldu aranızdan. Beraber. Nasıl? Daha yolunda mıydı her şey? Siz de ayrıldınız buralardan... Sessizce izlemeye devam ettim sizi.
Büyümeye yakın olanlar... Daha küçükler... Size on dört yaşındaki kendimle seslenebilmeyi dilerdim.
Ve, ben büyürken dudaklarındaki tebessümle beni izleyenler... Sizi o kadar merak ediyorum ki... Hala buradaysan, nasılsın?
Hayallerim oldu, vazgeçtim, yeni hayaller kurdum... Özlem duyduğum insanlar ve kalbimde izi kalanlar oldu. Her şey ve herkes için sonsuz defa teşekkür ederim. Bu teşekkür, zihnimden satırlara dökülmüşlere. Şimdi hepsi karşımdalar. Gülümsüyor ve ağlıyorlar. Onlar size,
Veda ediyorlar.
Şimdilik.
Gecenin devirdiği günlerden, güneşin yakmayı bırakıp yandığı, alevlerin etrafı kor gibi sardığı bir geceden sesleniyorum:
Şarkılar dilimde bir acı tat, zihnimde kayıp her bir ses. Ninniler söylüyor Algın, Duhan onu duysun diye. Sigarasını söndürüyor Görkem, Alya'yı görmeye nefesi yetsin diye. Ve göğün en mavi yerinde, Rüzgar gülümsüyor.
Gözlerimi kapatıyorum.
Onları görüyorum.
Gözlerimi kapatıyorum.
Onları artık göremiyorum.
ZİFİR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU
Teen Fiction''Gözleri maviydi Rüzgar'ın. Umudu, huzuru taşırdı içinde. Senin gözlerin koyu. Siyaha çok yakın. Ama değil. Farz et ki siyah. Karanlıksın sen. Daraltıyorsun insanı.'' Derin bir nefes aldı ve dilini dudağının üzerinde gezdirdi. Bana dönmeden, yanıt...