Bir zamanlar dünyayı karşına alabileceğin insan, yabancılaşıyor sana.
Adım adım uzaklaşıyorsun.
Kör kalsa, yatalak olsa, bacaklarını kaybetse vazgeçmeyeceğin insanın buna hiç değmediğini fark ediyorsun.
Bir an geliyor bir şeyler kırılıyor içinde.
Bir şeyler dökülüyor.
Sonra ne oluyor biliyor musun?
Ölmeye gidiyoruz diyerek ellerini tutsa, tereddütsüz gideceğin bu insanı hayretle izliyorsun.
Usul usul ağlıyorsun bir yerlerde, gidişine değil onu hak etmeyişine.
Bir an geliyor, dayanamıyorsun.
İp kopuyor en sağlam yerinden.
En güvendiğin kişinin bıçak izi kalıyor sırtında.
Kelimelerle anlatılamayacak kadar sarsılıyor hayallerin.
Grileşiyorsun.
Oysa biraz umudun olsa, cinayet işlerdin uğruna.
Bu kadar çok düşmüş olmasaydın, daha güçlü kalkardın ayağa.
Biliyorsun...
Çaresi yok, ve de en çok buna yanıyorsun.