mecidiyeköy- okmeydanı meydanından binmiştim her zamanki gibi metrobüse.. gideceğim yer ise avcılardaki istanbul üniversitesi... metrobüse binenler bilir ilk durağa gelen otobüs çok kalabalık olur, ikincisi hemen arkasından gelir fazlada kalabalık olmaz hani.. bende alışmışım hep kalabalık olmayana biniyorum..
ben öle zenginim şöyle param var diyemiyorum sizin gibi beyler.. yalan yok babamın memur maaşı ve abimin özel bi fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalışmasıyla evi dönderiyoduk.. bende boş zamanlarımda sultanahmette sahaflarda tezgahtarlık yapıordum. tipim yerinde .. malum kitapçıda çalıştığımız içinde kitap okurum sürekli kısacası kültür seviyem biraz yukardadır.
''rahmetli" babam hep okumam için pervane oldu. yıprandı, aç kaldı, ama yılmadı okuttu beni.. sırf ben okuyayım diye abimi bile harcadı.. kaldı ki abimin yüzüne ne zaman baksam yitip giden hayalleri yüzüme bir tokat atar... neyse fazla duygusala bağlamadan olaya geleyim. istanbul üni. elektrik- elektronik mühendisliğini kazandığım ilk sene okmeydanından avcılara metrobüsle gidiyordum.. yine içimdeki gelecek telaşı ile kavga etmekten yorulmuştum
her zaman beklediğim metrobüs bu sefer gelmemişti... yağmurdan sıçan gibi olmuştum.. en sonunda uzaktan metrobüsün silueti gözükmüştü. ulan işte o anda dünyanın en mutlu insanı olmuştum. çünkü labaratuar dersim vardı ve geç kalmadan gitmek istiyordum daha sonra ise hiç durmadan sahaflara gidecektim çalışmaya...
gelen metrobüs mutluluğumu bir anda hüzüne çevirdi.. bırakın kapılarını açmayı.. durmadı bile şerefsiz.. bide yoldaki su birikintilerini üzerime gönderdi "hediyem olsun sana ipne" der gibi... ama allah şahit beyler hiç isyan etmedim lan. annemin bize iyi gelecek veremediğini düşünüp kahrolması beni daha da güçlendiriyodu aslında.. çok çalışcan olum ali!! ( ali gerçek adım değildir beyler) mühendis olup ailene sen bakıcaksın derdim hep kendime.. sonra ulan ya berecemez tökezlersem, ya düşersem korkusu alır götürürdü aklımı...
neyse herşeye inat bekledim dimdik ve sırılsıklam o metrobüsü... gecikmiştim derse.. ve biliyordum bu zorluklar daha başlangıçtı herşey için... beyler o gün derse sırılsıklam girdiğimde herkes farketmişti beni.. normalde suratıma bile bakmayanlar durup şöyle baktılar.. sonra mı ? güldüler işte amk. ıslaktım tıpkı bi sıçan gibi ve saçımdaki jole akmıştı yüzüme doğru bembeyaz bi şekilde... onlar gülümsedikçe ben daha çok güldüm o gün sınıfta sırf onlara inat..
mukden hoca ( ismi gerçektir. ) kendisi hiç unutmadığım bir replikle beni sınıftan kovdu - " hem geç gel hem utanmadan gül... biraz insan takliti yap şimdi git dışarda insan olmayı prova et sonra rolüne kendini adapte et öyle gir içeri" .. bu ne ağır bi laftır amk.. içimden keşke dövseydi de bunu demeseydi derken, sınıf iyice kopmuştu... arkalardan bi ses gruptan ayrı bi biçimde kahkaha atıyodu.. anırarak gülmesi hocanın gücüne güç katıyodu.. kaşlarını çatarak dışarı çıkarması koymuştu lan panpalar
zaten 4 saat aynı hocanın dersiydi deyip derse girmenin bi anlamı yok dedim içimden.. en iyisi işe gitmekti.. patron çalışkanlığımdan dolayı beni severdi.. bi de ingilizcem iyi olduğu için diğer tezgahtar arkadastan daha kıdemliydim. patron üzerime titrerdi.. oğlum derdi lan bana adamcağız.. neyse kantinden hemen 1 simit 1 çay aldım. biraz kurulanayım karnımı doyurayım sonra çıkar giderim dedim.. masaya oturur oturmaz okunmuş günlük gazeteyi de bulunca keyfim yerine geldi.. 40 dakika kadar oturdum yalnız başıma.. hiç arkadasım yoktu zaten.. arkadaslık yapacak zamanım olmadığından dolayı mı yoksa silik bi kişiliğim olduğundan dolayı mı bilmem ama hiç yoktu okulda arkadasım piçlerbilenler bilir, kampüsle metrobüs durağı 3-4 dk. yürüme mesafesindedir. ama o sağanak yağışta yol bitmedi lan.. yürüdükçe yürüdüm .. durağa ulaştığımda sıra dışarıya kadar uzanmıştı... artık koyvermiştim herşeyi bildiğin mal mal gülüp ıslanıyordum.. millet bana baktıkça gülümsedi.. onlar gülümsedikçe ben daha çok güldüm.. - tanrı nın beni sınadığını düşünmeye başlamıştım. ama inadım inattı bi kere... pes etmek yılmak usanmak yoktu... o beni her düşürdüğünde kalkacaktım ayağa bir öncekinden daha güçlü bir şekilde..
