"Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, biz kader ortağıyız." Diyerek elini yumruk yapıp hafifçe omzuma vurdu Nedim.
Derin bir nefes alıp verdim. Tebessüm edip önümdeki denizi tüm samimiyetimle izlemeye başladım.
"Nasıl hissetmeliyim, bilmiyorum Nedim. Kirli dünyaya masum bir can getirmediğime sevinmeliyim belki ancak beni karşılıksız ve çıkarsız bir şekilde sevebilecek tek şeyi kaybettim.""Sevdiğin adamdan, Cenk'ten olan tek şeyi de kaybettin üstelik."
"Sağol ya..." diye mırıldanıp gözlerimi devirdim.
"Üzgünüm üzgünüm, hatırlatmamalıydım."
Omuz silktim.
"O kadar ilgilendiğini sanmıyorum. Başından beri istemiyordu zaten. Kaybı olan tek kişi benim sanırsam.""Ayrıca benim de." Dediğinde, başımı ona çevirip şaşkınca baktım." Kağıt üzerinde de olsa o benim çocuğum sayılacaktı. Biyolojik olmasa da maneviyat açısından ben de bir evlat acısı yaşıyorum doğrusu."
"Sen harika bir insansın." Diyerek başımı onun omzuna koydum." Nasıl ablamı sevebildin?"
"Ceren..."
"Ne? Yalan mı söylüyorum kocacım? Her şeyde öne çıkmaya çalışan, çok bilmiş tavrını herkese sergileyen, ağlayıp durmaktan ve en kötüsü seni ve Cenk'i kullanmaktan başka bir şey yapmayan birisi."
Derin bir nefes alıp verdi.
"Pekala, üzgünüm. Bunu dememeliydim." Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.
"Kızdın mı bana?"Tebessüm etti.
"Hayır, kızmadım. Yarı yarıya haklı sayılırsın.""Eh, tabi öyleyim." Gülmüştüm.
Bir süre birbirimize bakıp gülüştükten sonra bir ânda ciddileşmişti.
"Şimdi ne yapmak istiyorsun Ceren?""Anlamadım?" Diye sordum.
Anlamamamıştım."Cenk konusunu diyorum. Ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Bunun acısı çıkacak Nedim. Şeytan'dan da, şeytan yavrusundan da."
"Ama ona aşıksın."
"Ama sen de Cemre'ye aşıksın ve sana aşkını ilan etmesine rağmen benimle evlisin, beni en iyi anlaması gereken kişi sence de sen değil misin?"
"Seni anlamaya çalışırken aklımı yitireceğim diye korkmuyor değilim." Dediğinde ona karşılık gülmüştüm.
"Bu kadar hava yettiyse hadi eve gidelim küçük hanım."
* * *
"Nedim nerede?"
Başımı Cenk'e çevirip sırıttım.
"Şirkete uğraması gerekti."
"Anladım. Bana ihtiyacın olursa-"
"Olmaz." Dedim keskince. Başımı dik tuttum." Benim sana bundan sonra ihtiyacım olmaz."
Merdivenleri çıkarak odama ilerledim. Kapıyı kapattıktan sonra makyaj aynasının karşısına oturdum ve takılarımı çıkarmaya başladım.
Kapı sertçe açılıp aynı sertlikle kapanınca, irkilerek kapıdan yana döndüm.
"Küçük dilimi yutacaktım be adam! Ne yapıyorsun sen?""Bebeğimizin ölmesinin suçlusu benmişim gibi davranma. Sana kaçalım dedim, benimle gelmedin!" Diye kükremişti.
Kaşlarımı kaldırıp, dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım. Ayağa kalktım ve sandalyemi ittirip sırıttım.
"Ne benim için ne de bebek için kaçmak istedin sen. Kendin için istedin, foyamızın ortaya çıkmasından korktuğun için istedin!""Ceren-"
"Şimdi karşıma geçip iyi adam rolü mü kesiyorsun? Ben her şey olabilirim Cenk, adi, yalancı, paragöz, cimri fakat başkasını seven bir adamla kaçacak değilim. Benim burada, seninle kalacak kadar yüzüm vardı. Benim varken sen kaçmayı tercih ettin! Yakışmadı Cenk, hiç yakışmadı."
"Ne yapmamı istiyorsun Ceren?" Diye sordu gözlerini yumup yavaşça açarken." Zamanı geriye alamam."
"O hâlde bir şeyleri düzeltmeyeceğini de bil. Üstelik... senin sevinmen gerekiyor, ağıt yakman değil. Sonuçta artık baba olmayacaksın. Hele benim bebeğimin babası hiç olmayacaksın."
"Korkmam suç mu?!"
"Sen neyden korkmuyorsun ki zaten Cenk? Annesinin gölgesinde büyümüş, babasından ödü kopan bir erkek çocuğusun hâla! Bana korkmadığın tek bir şey söylesene."
"Söyleyeyim söyleyeyim... söyleyeyim olur mu?" Başını hızla salladı." Gel benimle." Diyerek elimden sertçe tutmuş, beni çekiştirerek odadan çıkarmıştı.
"Cenk ne yapıyorsun? Cenk bırak şu kolumu! Cenk! Cenk diyorum, kime diyorum!?"
Kolumu çekmeye çalışıyordum fakat bunun için fazla güçsüzdüm.Agah babanın kapısını çalmadan açıp içeri girdiğinde sertçe yutkundum.
"Ne bu terbiyesizlik?!" Diye sormuş, ayağa kalkıp ellerini arkada birleştirmişti." Neler oluyor burada?!"
"Baba, benim hatta bizim sana açıklayacağımız şeyler var."
"Neymiş o?" Diye sordu Agah baba.
"Bugün tüm mağazalarda %50 indirim var, hahahayt!" Diyerek gülmüştüm.
Nedim'inde kendimin de başını yakamazdım.
Bu kez olmazdı."Ne diyorsun sen Ceren ya?" Diye sordu Cenk.
"Evet, bunu söylemek istedik sadece. Biz de çıkıyorduk zaten, hadi Cenk."
"Baba, bebeğin babası bendim." Dedi bir ânda.
Yerimde donup kalmıştım. Bunu cidden yapmıştı. Cidden annesini karşısına alıp, babasının karşısında durmuştu.
Heyecan ve şaşkınlıkla ona bakıyordum. Dilim dönmüyordu cümle kurabilmek için. Yutkunamıyordum ve hatta oksijenin ciğerlerime dolduğunu bile hissedemiyordum.
"Siz neden bahsediyorsunuz?" Diye sordu Agah baba." Ceren, Cenk, burada neler dönüyor?!"
"Ne...?" Diye fısıldadım sessizce. Sonra bir ânda kendime gelip, Agah babaya dönüp sırıttım.
"Cenk'in demek istediği fasulyemi kaybettiğine çok üzülmesi. Manevi babası olarak görüyordu kendini. Pek iyi anlaşamadığımızın farkındayız fakat Cenk onu gerçekten seviyordu. Ancak bunu yanlış kelimelerle ifade edip, yanlış anlaşılmaya yol açtı. Çok üzgünüz Agah babacım.""Ben de öyle düşünmüştüm. Siz ikinizden her şeyi beklerim." Diyerek derin bir nefes alıp koltuğuna oturdu." Çıkın şimdi zaten oldukça işim var. Bir de sizinle uğraşmayayım."
"Ama baba-"
"Hadi Cenkcim, hadi eniştem, çıkalım biz." Diyerek onu ittirerek odadan çıktım. Kapıyı çekmeden evvel başımı odaya sokup, Agah babama gülümsedim.
"Kolay gelsin babacım." Geri çekilip kapıyı kapadım ve derin bir nefes verdim.Kaşlarımı çatarak Cenk'e döndüm.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen?! Az evvel ikimizinde ölüm fermanını yazıyordun, farkında mısın?""Alış buna Ceren Karaçay, oynama sırası bende."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hata.||CenCer.
Short Story"O bir hata değildi. O benim geçmişi silip, geleceğe atacağım bambaşka bir adımdı. Ancak siz onu benden aldınız, Cenk Karaçay."