Herkese selam 🙋
Farklı tür bir hikaye ile karşınızdayım. İlk bölümü yayımlıyorum ama devamı Atlas bitince gelecek.
Bu bölüm kafamda çok karışık. Yapabildiğim kadar basit yapmaya çalışacağım.
İyi okumalar dilerim.
##########
Dedektif eve girdiği gibi cesedin olduğu yere hızlı adımlarla gelerek incelemeye başladı. Partneri "Aynısı öyle değil mi?" diye sordu. Sorusunda sanki yanıtı veriyor gibiydi. Dedektif "Evet. Hemde birebir. Baksana bir tane bile delil yok. Kapı veya pencereler zorlanmamış. Eve başka giriş de yok. Katilimiz nasıl hareket ediyor ve kimleri hedef alıyor bilmiyoruz ama dün Pekinde yirmi yaşında bir kızı öldürdü ve bugün Parisin göbeğinde." dedi sıkıntılı sesiyle.
Nasıl olduğu bilinmez ama dünyanın farklı yerlerinde; rastgele evlerde rastgele kurbanlar tam kalbinden bıçaklanıyordu. Olay yerine gelen ekipler tamamen eliboş bir şekilde geri dönüyordular. Bu olaylar artık FBI ekibi tarafından araştırılmaya başlanmışdı. Cinayet şekli hep aynıydı. Hedef tam kalbinden kendi evindeki bıçaklardan birisiyle katlediliyor ve öylece bırakılıyordu.
Dedektif "Kafam almıyor. Bu çocuk onaltı yaşında ve sicili tertemiz. Kim neden öldürür böyle birisini?!" dedi sinirle doğrulurken. Olay yeri inceleme "Sean, hiçbir iz yok. Ne parmak izi ne de başka birşey. Sanki bir hayalet tarafından öldürülmüş gibi." dedi adama yaklaşarak.
"Evet, rastgele olarak birilerini öldüren bir hayalet. Geçen hafta da Amerikada onüç yaşında birisini öldürmüş. Bu olaylar bir yıla yakındır dünyanın her yerinde oluyor. Birazdan FBI ekipleri burada olur. Bu işi çözerse birtek onlar çözer." dedi dedektif sıkıntılı sesiyle. İşine o kadar saygılıydı ki, çözemediği dava olunca sinirleri altüst oluyordu.
《Bu olaydan 24 saat önce》
Kapının kilidi açılınca annemlerin döndüğünü sandım ve "Anne, birşey mi unuttunuz?" diye seslendim. Bugün babamla seyahate çıkıyordular ve birkaç günlüğüne yalnız kalacaktım. Bu benim için mükemmel bir fırsatdı.
Ses vermeyince oflayarak bilgisayar başından kalktım ama odamın kapısına kadar gelen adamı daha önce hiç görmemişdim. "S-sen kimsin? Evime nasıl girdin?" diye sorular sormaya başladım.
Adam hiç bozmadan üzerime doğru yürüyordu. Elindeki bıçağı gördüğümde panikleyerek geriye doğru adımlamaya başladım. Adam yavaş adımlarla üzerime doğru yürümeye devam ederken tok sesiyle "Ne yaptığının farkında bile değilsin." dedi.
"Sen neden bahsediyorsun? Birşey yapmadım ben." diye bağırdım adama. Adam tekrar konuşarak "Bak çocuk, sana bir soru soracağım. Dün okuldaki yangını sen mi çıkardın?" diye sordu bana. Olamazdı. Bunu bilmesi imkansızdı.
"H-hayır. Dünki yangında hayatımı zor kurtardım ben. Hem okulumu neden yakayım ki?!" dedim kendimden eminlikle. "Yanlış. Bu yangını sen çıkardın. Bir soru daha, orada kaç kişi yanarak can verdi biliyor musun?" diye bağırarak konuşmaya başladı.
Biliyordu. Ama nasıl biliyordu?! Bunu bilmesi imkansızdı. Orada benden başka kimse yoktu. "Hayır. Ben yakmadım diyorum sana. Neden bana inanmıyorsun?" doye isyan ettim adama.
"Tam olarak onyedi kişi can verdi orda. Senin yaktığın onyedi kişi öldü orda. Daha yaralananları saymıyorum. Hadi sana bir soru daha, en acıverici ölüm hangisidir?" dedi gözlerime bakarken. Gözlerinde saf nefret vardı. Evet o gözlere bakarken nefretden başka birşey görmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meta İnsan: Omega Üzeri (Devam Edecek)
FantasyEski çağlardan bu yana insanlar cehennem yaratıklarıyla savaşmışdır. İlk başlarda bu savaş cehennem yaratıklarının ezici zaferiyle sonuçlansa da geriye kalan birkaç düzine insan bu yaratıklarla savaşmanın bir yolunu bulur. İşte o zaman insanlar bir...