sadece bir öpücük

346 42 36
                                    

jackson

Ben oradaydım. Her gün aptallığından pişmanlık duyan ve en iyi çocukluk arkadaşım, en sevdiğim kepçe kulağım, en güzel şeftalim Park Mükemmel Jinyoung'a karşı olan duygularımı itiraf etmek için yeterince cesarete sahip olamayan ben oradaydım.

Neredeyse beş yıldır ona aşıktım ve tüm bu süre boyunca, onu sevdiğimi söyleyecek yeterli cesarete sahip olamamıştım. Bu durumda bana korkak diyebilirdiniz, evet, belki ama o benim en iyi arkadaşımdı! Ayrıca çocuklukta! İtiraf etmek kolay değildi ve beni reddetmesi durumunda şimdiki ilişkimizi devam ettiremeyecek olmamız gerçeği vardı, tabu gibi bir şeydi bu!

Bir de sürekli tekrar ettiğim yüzünü, poposunu ve söyleyemeyeceğim diğer yerlerini öpme isteğim vardı.

Fakat son zamanlarda onun da belki beni seviyor olabileceği ihtimalini düşünüyordum. Sadece bana karşı çok nazik, sevecen, yumuşak, sevimli... Mükemmel... Poposu mükemmel... Ayrıca yuvarlak... Yine aynı noktaya gelmiştim işte.

Beni farklı hissettiriyordu, benimle et yemeye geliyordu, çalışmalarımda vana yardımcı oluyordu, bana önem veriyordu, sık sık sarılıyordu, hatta okula birlikte geliyorduk ve çıkışta da evime kadar bana eşlik ediyordu! Tabii ki bunun asıl nedeni komşu olmamız olabilirdi... Yine de hayal kurmak ücretsizdi, değil mi?

Gerçek anlamda benimle birlikte her şeyi yapıyor ve onu gerçekten çok seviyorum, bunun da ötesinde ona bayılıyordum ama benimle yaptığı şeyleri bazen diğer arkadaşlarıyla da yapıyordu! Beni sadece çocukluğunun en iyi arkadaşı ya da başka bir şey olarak görüyor olduğu düşüncesi romantik bir şekilde benim hakkımda ne düşündüğü konusunda hâlâ korkuyor olmamım bir nedeniydi.

Ailesiyle birlikte altı yaşındayken evimin yanındaki eve taşındığından bu zamana kadar on iki yıl geçmesine rağmen bunlar hâlâ benim için bir gizemdi. Şimdi on sekiz yaşında bir kalp kırıcıydı, kelimenin tam anlamıyla neredeyse tüm okul onun peşindeydi fakat Jinyoung ona itiraf eden herkesi reddediyordu, bu da korkmamın ikinci nedeniydi.

Ya beni reddederse?
Ve bana sadece gülerse?
Ya beni ciddiye almazsa?
Ya benimle arkadaş olmayı bırakırsa?
Neden böyle yoksa hayatında herkesten gizlediği birisi mi var? Eğer öyleyse kendimi garip bir duruma düşürmüş olurdum.
Belki de her gün içimde taşıdığım bu duyguların bir şekilde üstesinden gelmeliydim.

Neden korkup itiraf edemediğimin daha bir sürü nedeni de vardı.

"Seni seviyorum, lütfen erkek arkadaşım olur musun ve benden asla ayrılmaz mısın? Seni dünyadaki en mutlu şeftali yaparım." diyebilirdim ona.

İtici miydi? Belki ama önemli değil. Onun için iğrenç bir bal şekerine de dönüşebilirim!

---

"... Jackson. Jackson!"

Bambam'in ismimi bağırması beni düşüncelerimden ayırmıştı. Yine daha az sevdiğim ve umursamadığım derslerden biri olan matematik dersindeydik, dersin bitip bitmediğinden haberim yoktu ki zaten arada olsaydık bile oturduğum yerden kalkmayı düşünmüyordum. Önceki derslerde neden uyumadığım konusunda kendime kızıyordum, sadece bir saat uyuyabilmiştim ama daha fazlasına ihtiyacım vardı. Keşke bu güzel cildimi ve bedenimi sadece jimnastikle koruyabilseydim.

solo un beso, lo prometo. |jinson - çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin