Ben Çağla, Çağla Arat. 12 sene önce annemi kaybettim...şuan 19 yaşındayım. Gece saat iki onbeşi gösteriyordu. Uykumun gelmemesine rağmen çokta yorgundum. Biraz telefonuma bakıp başımı yastığa koydum. On dakika kadar sadece bomboş beyaz tavana baktım. Bı anda alt kattan tıkırtılar gelmeye başladığını duydum. Yerimden kalkıp merdivenlerin başına geçerek alt kata bakmaya başladım.
Ama kimse görünmüyor olmasına rağmen tıkırtılar gelmeye devam ediyordu. Temizlikçi olduğunu düşünerek yatağa geri döndüm. Gözlerimi kapatarak sabah olmasını bekledim. Gözlerimi açtığımda gözüme çarpan ışıktan rahatsız olarak yorganı yüzüme kadar çektim. Ama o an telefonuma kurduğum alarm yüksek sesle çalmaya başladı. Yorganı üstümden çekip alarmı kapattım. Yorganı tekrar üstüme örttüm. Tam gözümü kapattımki yorganı biri hışımla üzerimden çekti. "Kızım kalksana okula geç kalacağız" gözümü biraz araladım ve etrafa baktım bu benim oda arkadaşım Defne'ydi. Defne dersleri yüzünden burada kalıyordu. Beline kadar uzanan kumral saçları ve ela gözleriyle çok güzel bir kızdı. Yurtta oda arkadaşım, ve hatta sınıfta sıra arkadaşım.
Aslında biz odalarda üç kişi kalıyoruz. Zülal Defne ve ben. Ama Zülal babasının işleri yüzünden Antalya'ya babaannesinin yanına gitti. Biz Defne ile ise odada ikimiz kalıyorduk. Müdüre hanım bizim odamıza hep bir kız koyacağını söylüyor ama iki aydır sadece ikimiz kalıyorduk. Aslında halimizden memnunduk. Her hafta sonu gece pijama partisi yapıyor, canımız sıkılınca da film izliyorduk..
"sen gece ne kadar oturdun? Şu haline bir bak" gözlerimi tamamen açtım.
"Tamam ya sen in ben geliyorum" Defne aşağı indikten sonra istemeye istemeye yatağımdan dogruldum. Aklıma garip rüyam geldi. Bir kadın kanlı bedeni ile karşımda duruyordu... Bembeyaz olmuş yüzü, tişörtünden akan kımpkırmızı kan... O an oranın ne kadar soğuk olduğunu hatırladım. Ben dalmış rüyamı düşünürken telefonuma gelen ani bir mesajla yerimden sıçradım. Telefonu alıp mesajlara girdim. Mesaj Defneden'di.
"Kızım hadi geç kaldık okula"
Cevap yazmadan giyinmeye başladım. Gerçekten de geç kalmıştık! Hemen üstümü giyip yatmadan önce ördüğüm saçlarımı açtım ve çantamı alıp çıktım. Aşağı indiğimde Defne kapının önünde bekliyordu. Hızlı adımlarla yanına gittim. Bana sinirli bir bakış attı.
"Sayende dersin yarısını kaçırdık."
"Tamam ya hadi gidelim" yüzündeki sinir kayboldu. Artık bana duygusuzca bakıyordu. Hiç bişey demiyor sadece bakıyordu. O an bişey söyleyecek gibi oldu. Ama sonra vazgeçip yürümeye başladı. Arkasından gittim. Yol boyunca tek kelime etmedik. Aklım sürekli başka yerdeydi. Geç de olsa sınıfın kapısına kadar gelmiştik.
"Hadi çal kapıyı da girelim"
"oldu niye ben çalıyorum?"
" E senin yüzünden geç kalmadıkmı?" O an haksız olduğumu düşünerek kapıyı bir iki kere tıklattım. İçeriden "gir" sesi gelince kapıyı yavaşça açtım. Tam tahmin ettiğim gibi Mehmet hoca yedi sekiz dakika azarladı. Aslında ben hiçbirini dinlemedim. Aklım sürekli dün geceki olaydaydı. O tıkırtıların nereden geldiğini düşünüp durdum. Azarlaması bitince yerimize oturduk. Ben dersi dinlemiyor sadece boş boş defteri karalıyordum.
"Çağla sen iyimisin? Sabahtan beri ölü gibi geziyorsun etrafta. Endişeleniyorum senin için." 'ölü' kelimesi içimi ürpertti gibi oldu. Birden aklıma rüyam geldi. Kadının kanlı bedeni... Boğazıma bir düğüm oldu sanki... Biraz düşününce kadının çok tanıdık geldiğini anladım. Ama nerden?
"Çağla iyimisin? Yine daldın"
"şey, evet dün garip bir şey oldu da"
"neymiş o?" Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki "madem geç kalıyorsunuz bari azıcık susun!" Diye bağırdı Mehmet hoca. Ağzımı kapatıp önüme döndüm. Dersi dinlemeyerek defterimi karalamaya devam ettim. Mehmet hoca tahtaya döndüğünde Defne defterimi alıp birşeyler yazdı.
Teneffüste kantine inelim yemek yiyemedik sende anlatırsın tamam mı? :)
Başımı onaylar gibi salladım. Ve tekrar önüme döndüm. Ama Defne'nin bana yan yan endişeli gözlerle baktığını hissedebiliyordum. Sabah kalktığımdan beri gerçekten kendimi çok kötü hissediyordum. Defneninde benim için endişelendiğini biliyorum. Gerçekten kendimi toparlamalıydım.
Dışarıdan kapı tıklama sesi geldi. Daha sonrada içeri kumral, dalgalı saçlı, açık kahve gözleriyle yakışıklı bir çocuk girdi. Ama bu kimdi?Ben çocuğu süzerken Mehmet hoca
"gel Berk, bizde seni bekliyorduk" evet tabi ya! Bu okula yeni gelen çocuktu. Mehmet hoca üç hafta önce yeni bir öğrenci geleceğini söylüyordu.
"Çocuklar bu Berk, İstanbul'dan geldi. Artık burada okuyacak. Tenefüste tanışırsınız. Şimdilik Defne ve Çağla'nın önüne otur Berk." Önümüzdeki boş sıraya geçti. Hoca ders anlatmaya devam ediyordu. Sınıftakiler ise Berkle konuşmaya çalışıyor ya da sadece bakıyorlardı. Birkaç dakika sonra zil çaldı. Kalkıp kantine indik. Köşedeki en ıssız masaya geçip oturduk.
"Ee anlat bakalım neymiş o garip şey?"
"Dün uyku tutmadı biraz telefona bakıp yattım. Ama uyuyamadım"
"ee ne var bunda?"
" Konu o değil. Yattıktan sonra alt kattan tıkırtılar gelmeye başladı. Kalkıp merdivenlerin başından aşağı baktım. Ama kimse yoktu ve tıkırtılar hala devam ediyordu. Temizlikçi olduğunu düşündüm ve yatağa döndüm." Defne oturduğu pozisyondan rahatsız olmuş gibi dikleşti.
"Hmm benimde sana bişey söylemem lazım"
"neymiş?"
"Birkaç gün önce gece saat iki gibi tuvalete gitmek için kalktım. Tuvaletten çıktıktan sonra çok yakından o tıkırtılar geldi. Nerden geldiğini anlamaya çalıştım ama kimsecikler yoktu. Bende mecburen yatağa gittim. Ama o kadar rahatsız oldum ki uyuyamadım. Hiç kesilmedi sonrada kendiliğinden uyumuşum" tüylerim diken diken oldu, korktuğunu belli etmemeye çalışarak omuz silktim. Tostlarımızı bitirdikten sonra kalkmak için toparlandık. Ama o an biri sandalyeyi göstererek "boş mu?" Diye sordu. Bu Berkti, okula yeni gelen çocuk. Şaşkınlıkla Defne ile birbirimize bakakaldık.
"E-evet boş" şaşkınlığımı atlatıp birkaç kelime edebilmiştim. Karşımızdaki sandalyeyi çekip oturdu. Yüzüne baktım. Gerçekten yakışıklıydı. Kalbim bir an iki katı çarpmaya başladı. Ne oluyordu bana?
İlk kez yazıyorum umarım beğenirsiniz :))
Instagram: erduran_medine
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Bí ẩn / Giật gânÇağla Arat 7 yaşında annesini trafik kazasında kaybetmiş, babası ise onu yurda bırakıp başka bir kadınla evlenmişti. En iyi anlaştığı arkadaşı Defne onun hem yurttaki oda arkadaşı, hemde okulda ki sınıf arkadaşı olmuştu.. çok sıkıcı bir hayatı olan...