Roller Coaster

198 26 59
                                    

Kyungsoo Chanyeol'e mesaj atıp sahile geçtiğini haber verdikten sonra yanına aldığı çantasını koluna takmıştı. Jongin ile olan yakınlığı gittikçe istediği kıvama geliyor gibiydi. Kendisinden hoşlandığını düşünmeye başlamıştı. Gerçi arkadaşına kalsa çoktan ağına düşürmüştü çocuğu ancak kendisi temkinli yaklaşmayı tercih ediyordu.

Jongin kadar güzel bir adamın ondan hoşlandığını kabullenmek pek de kolay olmuyordu. Yine de içinde yeşeren ümitlerine hakim olamıyordu da. Gülümseyerek yürüdü taş yollardan. Sağ tarafında gördüğü pembe evin çiçeklerine imrenerek geçti yine. Burada yaşayan insanların ailesiyle arkadaş olmasını diliyordu. Kendi bahçeleri de çok güzeldi ancak buradaki çiçeklerin özel olduğu ve bakım gösterildiği belliydi.

Önünden geçip gitmişken bile oradan gözlerini alamayan Kyungsoo içeriden birinin çıktığını fark ettiğinde kafasını çevirmek için geç kalmıştı. Genç çocuk elindeki büyük şişe ve omzuna attığı havlu ile denize gidiyor gibi duruyordu. Kyungsoo'yla aynı yöne.

Utancından kıpkırmızı olarak bu sıcak güne bambaşka bir anlam getirdi Kyungsoo. Başını öne eğerek sanki az önceki olay yaşanmamış gibi davranmaya çalıştı. Fakat arkasından ona seslenen çocuk bu isteğini tamamen yok saymıştı.

"Çiçeklerimize bakıyordun sanırım." Bacak boyu kendisinden çok daha uzun olduğundan çok çabuk yakalamıştı onu. Gerçekten hiçbir kaçış yolu yoktu o an Kyungsoo için. Chanyeol'e mesaj atmaya çalışsa bile faydasız olurdu. Bu nedenle işleri daha da garipleştirmemek için cevap vermeye karar verdi.

"Evet, çok güzeller cidden." Gülümsemeye çalıştı lakin ortaya acınası bir durum çıktığından emindi.

"İstersen sana tohumlarından veririm ve bahçene ekersin."

Onun ani iyiliksever hali Kyungsoo'ya şüphelenmek için bol bol sebep vermişti. "Neden yapasın bunu?" Çatılan kaşları ile aklından geçenleri yansıtmış olmalıydı ki çocuk ellerini iki yana sallayarak telaşlandı.

"Yalnızca paylaşımcı olmak istemiştim. Açıkçası burada pek arkadaşım yok ve biraz iletişim için bahçemi satmaya hazırım."

Onun ani çaresizliği Kyungsoo'ya kendini hatırlattı. Eğer Chanyeol olmasaydı bu çocuktan çok daha beter bir durumda olacaktı muhtemelen. Sempatisini kazanması çok kolay olsa da Kyungsoo da kolay biriydi zaten. Birinden hoşlanması saniyelerini alırken birine ısınması da çok farklı değildi.

"Peki peki. Bu kadar acındırma yeter." Kıkırdadı ikisi de onun dediklerine. "Ben Kyungsoo."

"Ben de Minseok. Tanıştığımıza memnun oldum."

***

İkisinin beraber sahile geldiğini gören Chanyeol kaşlarını çattı. Arkadaşının gülümsediğini görüyordu ve garip bir şekilde kıskanç hissetmişti. Kendisine bile zor gülümseyen bu çocuk kendine hem yeni bir arkadaş bulmuş hem de hemen kaynaşmış mıydı?

Yanlarına gittiğinde kibar olmak için çabalamadı bile. Sıcak kumların üzerine terliğini vurarak kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde baktı diğerine. Kyungsoo olanı sezse de uzun olanın bu komik haline gülmeden edememişti. Min Seok'un karşısına geçip arkadaşını tanıştırdı. Bu biraz da olsa rahatlatmıştı diğerini. Ortamın yumuşadığını hissediyordu.

Öğrendikleri kadarıyla Min yirmi beş yaşına yeni girmişti. İkisinden de epey büyüktü ve kesinlikle sıcakkanlıydı. Hemen onların arasına karışmış, üçüncü kişi olmadan sohbet kurmayı başarabilmişti. Uzun zamandır arkadaş bulamaması Kyungsoo'ya garip gelmeye başlamıştı artık. Böylesine tatlı biriyle kim arkadaş olmak istemezdi ki?

Yaz // KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin