nineteen

4.2K 412 378
                                    

Saat 12 buçuğa yaklaştığı sırada tüm okulu rahatsız edici bir zil sesi sardı. Sesi her ne kadar rahatsız edici olsa da öğrenciler öğle arasına girecekleri için rahatlıyorlardı.

Soobin bedenini dikleştirdi. Birkaç dakikadır Yeonjun'un sınıfının önünde bekliyordu. Sınıfın kapısı açıldı. Dışarı çıkıp onu gören herkes hayranlıkla bakıyordu ve aralarında kim için gelmiş olabileceğine dair fısıldaşıyordu.

Kısa bir süre sonra kapıdan Yeonjun çıkmıştı. Soobin'i gördüğünde şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Tipini biraz toparlamadan Soobin'le karşılaşması kötü olmuştu. Yine de şimdilik bunu düşünmeyi es geçmişti.

"Zil daha yeni çaldı. Ne çabuk geldin..." Soobin ufak bir gülümsemeyle elini ensesine attı. Yeonjun onun bu hareketine karşın yutkunmak zorunda kalmıştı. Tanrı aşkına, bir insan nasıl aynı anda hem sevimli hem karizmatik olabilirdi ki?

"Aslına bakarsan derse girmemiştim. Birkaç dakika önce geldim buraya da." Yeonjun anladığına dair kafasını salladı. Soobin eliyle onu yürümeye buyur etti. Yeonjun ona uyarak yürümeye başladı. Birlikte yürürlerken gereğinden fazla hızlı değillerdi.

Bakışlarını birbirinden kaçırdıkları birkaç dakikanın ardından yemekhaneye varmışlardı. Birlikte yemeklerini aldılar ve fazla göz önünde olmayan boş bir masaya oturdular.

"Sen kulüpten gittiğinden beri düzgünce görüşemiyoruz." Yeonjun özlediği dans kulübünü duyunca burukça gülümsedi. Kulüpten çıktığına pişmandı. Soobin ve Lia'yı görmemek için çıkmıştı ama onlar çoktan ayrılmışlardı. Boşuna çıkmış gibi hissediyordu.

"Çok fazla pratik yapıyor olmalısınız." Yeonjun yemeklerini yemeye başlamıştı ama Soobin'e kibar gözükmek için oldukça dikkatli davranıyordu. Soobin onun bu çabasını anladığında gülümsemeden edememişti.

"Hyunjin senin kadar açıklayıcı anlatmıyor koreografileri. Bu yüzden uzun süre kalıyoruz orada." Derin bir nefes aldı. "Başkanlığa senden başka kimse yakışmıyor."

Yeonjun ağzındaki yemekleri çiğnerken kocaman gülümsedi. Yuttuktan sonra kafasını yavaşça sallamıştı.

"Aylar sonra fikrini değiştirmem güzel." Soobin ağzındakini bitirip tekrar konuşmaya başladı.

"Aslında bunu sen bana dans dersi verdiğinden beri düşünüyorum." Yeonjun'un aklına birden son derslerindeki öpücük gelince yemeği boğazında kalmıştı. Defalarca öksürdüğünde Soobin endişeyle ona su uzattı. Yeonjun göğsünü tutarken birkaç yudum almıştı. Soobin'e teşekkür ederek bardağı masaya bıraktı.

"Şey, teşekkür ederim o zaman. Ama Hyunjin'e ayak uydurman gerek." Soobin oflayarak yemeğini yemeye devam etti. Yeonjun onun bu tavrına kıkırdarken çubuklarını tepsiye bırakmış, yemeğinin yanında verilen çilekli pudingi yemek için tatlı kaşığını almıştı.

"İlk zamanlardaki beceriksizliğimi hatırlıyor musun? Düzgünce vücudumu kıvıramıyordum." Soobin aklına gelen anılarla kahkaha attı. Yeonjun da pudinginden bir kaşık yedikten sonra ona katılmıştı.

"Soobin, vücudun tahta gibiydi. Bunu düzeltmek gerçekten bizim için bir mucize oldu..."

Yeonjun konuşmaya devam ediyordu ama Soobin'in pek odaklandığı söylenemezdi. Soobin'in şu an odaklandığı tek şey Yeonjun'un üst dudağında kalan pudingti. Yeonjun hala gülerek konuşurken bunun farkında değil gibiydi. Soobin ise içinde derin bir arzu hissetmişti. Ne yaptığının farkında olmadan ayağa kalktı.

Yeonjun'un kendisine attığı sorgulayıcı bakışlar arasında ona eğilip çenesini tutmuştu. Birden üst dudağını dudaklarının arasına aldı, hafifçe emiyordu.

baby you are | yeonbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin