+∞

24.2K 2.1K 3K
                                    

🍞🍞🍞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🍞🍞🍞

Taehyung için o gün oldukça yorucu ve ruhsuz geçmişti. Spordan döndüğü için bir an önce duş almak ve uyumak istiyordu, zira uzun süredir Jeongguk'un evinde kalmaya alıştığı için kendi evi üzerine üzerine geliyor, içini bayıyordu adeta. Yine de kırmızı saçlı çocuk ona kızgın ve küstü. Bu yüzden spor salonundan çıktığı an ayakları her ne kadar onun evine doğru yönelmiş olsa da, Jeongguk'un yaşadığı mor panjurlu stüdyo tipi evin kapısını çalmaya cesaret edememiş, geldiği yolu kendine hakaretler ederek geri dönmüştü işte.

Söylene söylene kilidi açıp o kasvetinde boğulduğu, renkten ve neşeden yoksun evine ilk adımını attığı an spor çantasını bir kenara fırlatmış, üzerindeki şişme montu vestiyere astıktan sonra hızla banyoya yönelerek kendisini sıcak suyun gevşetici rahatlığına bırakmıştı.

İşi bittiğinde duşakabin camını açıp askıya bıraktığı havluyu beline sardı. Buğulanan aynayı eliyle ovalayıp, yorgunluktan çökmüş göz altlarına bakarak derin bir iç geçirdi ve daha fazla oyalanmadan saçını havluyla kurutup nemli kalmasını umursamadan banyoyu terk etti.

Taehyung'un yorgunluğu sadece göz altı torbalarından değil, bakışlarından da okunuyordu. Vize haftası yüksek lisans yapmak istediği seçmeli Endüstri 4.0 dersinin proje sunumu haftasıyla çakışmış, onu çok daha boğucu yedi güne mahkum etmişti. Bir de bunun üzerine tek enerji kaynağı olan Jeongguk'la araları tuzlu olunca tüm yaşam enerjisi çekilmiş gibi hissetmekten alamamıştı kendini. Jeongguk'un kendisi için önemini hep biliyordu, lakin yokluğunun onu bu denli hırpalayacağını bilememişti işte Taehyung. Tam şu anda onun dizlerine yatsa, o minik parmaklar gri saçlarında dolansa, o gün yaptıklarını heyecanlı bir ses tonuyla kendisine anlatarak Taehyung'un hayatına bir hafta öncesi gibi renk katsa belki de bu sert temponun verdiği tüm yorgunluğu unuturdu lakin yüzü yoktu.

Halbuki Taehyung'a göre yaptığı çok da büyütülecek bir mevzu değildi.

Derin bir iç çekip düşünmeyi ertelediğinde midesinin kazındığını hissedip üstünü giyinmeden mutfağa yöneldi Taehyung. Buzdolabının kapağını araladığı sıradaysa gözüne tezgahın üstündeki kırmızı puantiyeli beyaz bir hediye paketi çarpmış, tek kaşını sorgularcasına kaldırarak araladığı kapağı kapatıp kutuya yönelmişti.

Böyle bir paketin kendisine ait olmadığına emindi. Bu yüzden evine kimin girebileceğini düşündü ilk önce. Annesi olamazdı, zira yoğun iş temposunun yansıması olarak başka bir şehirde olduğunu biliyordu Taehyung. Ablasıysa resmen dünya turuna çıkmıştı, kardeşini aklına bile getirmediğinden emindi. Temizlikçi abla da sevgililer günü adı altında kendisine yürüyemeyecek kadar yaşını başını almış biriydi. Hem evliydi üstelik. Çocuğu da vardı.

Düşündüğü şeylerden utanıp, şakaklarını ovaladıktan sonra belinden düşmeye yüz tutmuş havluyu umursamadan kutuyu aldı ve mutfakla bitişik olan salona geçip televizyonun karşısında bulunan en geniş koltuğa yöneldi. Kırmızı kurdeleyi ucundan kavrayıp çekiştirerek açmış, ardından kapağı kaldırarak genzine dolan yanık kokusuyla burnunu kırıştırmıştı.

pastel 🧁 taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin