Hiç kendinizi, kendi bedeninizde sıkışmış hissettiniz mi? Ait olmadığınız bir yerde zorla tutulduğunuzu... Ya da rüzgarda oradan oraya sürüklenen güçsüz bir yaprak gibi?
Küçükken hep ileride çok güçlü bir kız olacağımı hayal ederdim. Zorlukları karşısında dimdik ayakta duracak ve kendimi dünyaya duyuracaktım. Ama ben artık güçlü taklidi yapmaktan yoruldum.
Bu boğucu şehrin karanlık sokalarında savruluyorum. Ayaklarımdaki zincirlere rağmen koşmaya çalışıyorum.
Pes ettim, ben artık o küçük kız değilim.
******
Kasım 2019
Gözyaşlarımı silip, defterimin kapağını kapattım. Saat gece 2'ye geliyordu. Evdeki sessizlikten anne ve babamın çoktan uyuduğuna kanaat getirip odamın camını açtım.
Evimizin önündeki ağacın dalları pencereme kadar uzanıyordu. Kendimi sarkıtıp dala tutundum ve aşağı indim.
Brooklyn'in karanlık kenar mahallelerinden birinde, serin bir Kasım gecesiydi. Orta halli insanların pek uğramadığı, genelde keşlerin ve çetelerin takıldığı, polislerin bile uğramaya zahmet etmediği küçük bir yerdi.
Sık sık yaptığım bu gece yürüyüşlerini çok sevdiğimden cebimdeki pakedi çıkartıp bir keyif sigarası yaktım. Gri dumanı lacivert gökyüzüyle buluştururken, kendimi kılcal damarlar gibi ayrılan sokaklardan birine attım.
Torbacısıyla mal alışverişi yapanlar, içip içip bir köşede sızanlar, müşteri arayan eskortlar... Gündüzleri neredeyse ölü olan bu mahallenin geceleri bu kadar renkli olmasına bayılıyordum.
Birkaç sokak ötede boğuşma sesleri duyunca duraksadım. Burada böyle şeyler gayet normaldi ama yine de sese doğru ilerlemeye başladım.
Bu Tyler ve tayfasıydı, tam tahmin ettiğim gibi. Çöp konteynırının hemen yanında bir çocuğu pataklıyorlardı.
"Lan ben sana demedim mi cebinde ne varsa ver diye?!" Diye bağırdı Tyler, karşısındaki çocuğun yakasına yapışarak.
Çocuk gayet sakince sırıttı. "Ben de sana 'eğer istiyorsan biraz daha uğraşman gerekecek' dedim."
Bu bozuk aksandan çocuğun yabancı uyruklu olduğunu anlamıştım.
Adımlarımı hızlandırdım. Postal botlarımın zeminde çıkardığı sesi duyup hepsi birlikte bana döndüler.
Ağzımdaki sigarayı yere atıp onlara baktım "Kaybol Tyler. Benim sokağımda benden başka kimse haraç kesemez." Diye söylendim buz gibi bir ses tonuyla.
"Kusura bakma Nina, bilmiyorduk." Dedi Tyler çocuğun yakasını bırakırken.
Alayla güldüm. "Güzel şimdi gidebilirsin."
Yanındakilere kafasıyla minik bir işaret yaptı ve hızlıca uzaklaştılar
Ben de çocuğa dönüp "Sanırım buralarda yenisin, geceleri bu sokaklardan uzak dursan iyi olur." Diye uyardım ellerimi kocaman kot ceketimin ceplerine sokarken.
Yabancı çocuk şaşkınlıkla bana bakmayı sürdürürken, hafifçe gülümsedim ve gecenin karanlığında kayboldum.