Hızlıca okuldan çıkıp bir parka gidiyorsun. Oturduğun bankın yanındaki çiçekler aniden soluyor. Koşarak eve gidiyorsun ve Selin için banyo yapıyorsun. Aklında sadece Selin vardı. Gözleri, asiliği seni içine çekiyordu sanki. Senin olmalıydı. Hemen bilgisayarını açıp adını aratıyorsun. Bütün gece fotoğraflarına bakıyorsun...
Aradan günler geçiyor. Selin'e karşı hislerini söylemeye karar veriyorsun. Okul için hazırlanıyorsun. Okula vardığında Selin'i görüyorsun. Yanına koşuyorsun. Bugün ne kadar güzel olmuş diye düşünüyorsun. "S...Se...Selin selam" diyorsun "Ne istiyorsun ezik" diyor. Moralin bozuluyor ama güçlü kalmaya çalışıyorsun. "Akşam boş musun takılalım mı?" Diye soruyorsun. Selin bir kahkaha koparıyor. "Seninle hiçbir yere gitmem diyor." Sen ise sapık olduğun için onu evine kadar takip etmiştin. "Seni 7'de alırım. Gelmezsen hiç iyi şeyler olmaz." Diyorsun.
-Saat 7-
Selin'in evinin önüne kiraladığın arabayla gidiyorsun. Selin'in geldiğini anlaması için kornaya basıyorsun ve sizin şarkınız olan Allah belanı versin şarkısını açıyorsun. Eh, bu şarkıdan Selin'in haberi yoktu. 5 dakika geçmişti. Selin hala gelmiyordu. Şarkıyı kapatıp arabadan iniyorsun. Ziline basmaya başlıyorsun. Yaşlı bir kadın kapıyı açıyor. "Buyur evladım kime bakmıştın" diyor. "Selin'i almaya gelmiştim" diyorsun. Selin merdivenlerden aşağı iniyor. Gözünü ondan alamıyorsun. "Özür dilerim aşkm beklettim." Diyor. Onu sonsuza kadar beklerdin. Nefes alamıyorsun. Beraber arabaya biniyorsunuz. Onu ormana götürüyorsun. "Burada ne işimiz var Hüsoşş" diyor sana. Tehditkar bakışlarla " arabadan in" sözleri çıkıyor ağzından...