Ekim Devrimi, Bolşevik Devrimi , Rus Devrimi ya da Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, ayrıca bilinen adı ile Ekim Ayaklanması, Rusya'da Jülyen takvimine göre 25 Ekim 1917'de (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917), Petrograd'daki geçici hükûmetin devrilerek iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere geçmesini sağlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan olaydır.
Ekim Devrimi dünyada ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayarak ve sosyalist sistemin tüm dünyaya yayılmasına etki ederek 20. yüzyılın dünya tarihini etkileyen en önemli olaylarından biri olmuştur.
Şubat 1917'de çarın devrilmesinin ardından iktidara gelen geçici hükûmet Ekim Devrimi'yle düştü ve iktidar Bolşevikler ile Sol SR'lerin çoğunlukta olduğu Sovyetlere geçti. Bu gelişmeler üzerine Bolşevik karşıtı ve monarşi taraftarı Beyaz Ordu Rus İç Savaşı'nı ve Beyaz Terör olaylarını başlattı. 1922 yılında iç savaştan galip çıkan Bolşevikler, Sovyetler Birliği'ni kurdu.
Devrimin Amaçları
Ekim Devrimi'nin amacı genel olarak otokratik sistemi yıkmak, Rusya'yı emperyalist savaştan kurtarmak, işçi ve köylüleri temsil eden iktidarı kurmak, toprak aristokrasisine karşı halkın büyük çoğunluğunu oluşturan yoksul köylü kitleleri lehine toprakları kolektif mülkiyete devretmek, burjuvaziye karşı emekçi sınıfının çıkarlarını savunmaktı. Şubat 1917 Devrimi'nin tek başarılı yönü Çarlık rejiminin yıkılmasıydı. Ancak halkın başarısına karşın iktidar monarşi düzeninin elit kitlelere tanıdığı seçim hakkından dolayı mecliste çoğunlukta olan burjuvaziye kalmıştı. İnsani ve adil bir çalışma düzenini getirecek iş kanunu, acil barış ortamının sağlanması gibi demokratik hak ve taleplerin karşılanmaması burjuva iktidarının niyetleriyle Şubat Devrimi'ni gerçekleştiren geniş halk kitlelerinin taleplerinin çelişmesine sebep oluyordu. Otokrasiyi yıkan burjuva devriminin getirdiği mevcut belirsizlik ortamı halkta tepkiye yol açtı. Savaşın, ekonomik krizin, açlık ve sefaletin sürmesi ve tüm bunlara karşı yapılan protesto eylemlerinde yeni hükûmetin Çarlık düzenini aratmayacak şiddet eğilimine yönelmesi halkta sosyalist devrim taleplerini kaçınılmaz kıldı.
Gelişimi
20. yüzyıla girildiğinde Rus İmparatorluğu ısrarlı olarak uyguladığı otokratik rejim yüzünden ve bünyesinde barındırdığı farklı ulusların maruz kaldığı baskılardan ötürü uluslar hapishanesi olarak adlandırılıyordu. Ülke Rus-Japon Savaşı ile askeri olarak büyük darbe almış, iç siyasi hayatta da 1905 Devrimi ile büyük altüst oluşlar yaşıyordu. Kırılgan bir ekonomisi olan Çarlık rejimi I. Dünya Savaşı'na girdi ve uzun süren savaşın etkisi cephedeki askerler başta olmak üzere tüm halkta yıkıcı bir etki yarattı. 1917 Şubat ayında da devrimci hareketlenme başladı.
23 Şubat'ta (Gregoryen takvime göre 8 Mart) Petrograd işçileri iktidarı ve mevcut düzeni protesto eden bir gösteri yaptı. Kadınların çoğunlukta olduğu gösterilerde " kahrolsun istibdat, ekmek ve adalet istiyoruz" sloganları atıldı. Çar, ordusunu ve Kazak askerleri gösterileri bastırmak için görevlendirdi. Ancak subayların halkın üzerine ateş edilmesi yönündeki emrine savaştan yorgun düşmüş askerler silahlarını subayların üzerine doğrultarak cevap verdi. Kazak birlikleri de halkla çatışmayı reddetti. İsyanın büyümesi üzerine Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak Prens Mihail devrimci hareketlenmeden korkarak tahtı devralmayı reddetti. Böylece Rusya'da monarşi rejimi yıkıldı. 350 yıllık Çarlık yönetimi ve 300 yıllık Romanov hanedanı da tarihe karıştı. Ancak seçim sisteminin asillere ve elit kitlelere tanıdığı oy hakkı sebebiyle Duma'da çoğunlukta olan Çar taraftarı milletvekilleri hızlı davranarak Prens Lvov başkanlığında geçici hükûmeti kurdu ve yönetimi sahiplenmeye çalıştı. Tabii işçi, köylü ve askerlerin Sovyetleri de alternatif bir iktidar olarak ortaya çıktı. Artık bölünmüş toplumu temsil eden iki ayrı hükûmet mevcuttu. Resmi olarak iktidarı devralan burjuva hükûmeti, aristokratları, fabrikatörleri, din adamlarını ve Çar yanlısı subayları temsil ederken, yoksul halk kitlelerini, işçi ve köylüleri Sovyetler temsil etmekteydi. İki organ ve destekçileri arasındaki çatışma Bolşeviklerin iktidar olmasına kadar süren belirsizlik ortamında yaşanan kaos ve kargaşanın temel sebebi oldu. Bolşevik Devrimi ile birlikte burjuva hükûmeti saf dışı bırakılarak mutlak iktidar Sovyetlere verildi.