İstanbul'un gösteriş abidesi olan Efsun Ataylı ile
Kumsal birlikte İstanbulu terk edip sessiz sedasız almanya'ya giderler. Kumsal en sevdiğini, hayatının anlamını kalbine gömüp ona birşey demeden onu terk eder. Ama isteyerek mi? Tabiki hayır. Kumsal annesi tarafından kurulan hayatı yaşamak zorunda kalan onun lafından çıkmayan, çıktığında annesi tarafından hor görülen kızdır. Hayatında istediği tek bir şey olmuştur. O da senaryo danışmanlığını yapmasıdır. Savaş ile birlikte olan hayallerini o terk ettiği gün kalbine gömmüştür. Gömse ne olur ki? Bu sevda bu aşk o bedenden çıkmayınca gömsen bile seni içten içe acıtır, yok eder. Peki Savaş mı Savaş ise 7 yıldır hayatını Kumsal'sız nasıl yaşayacaksa öyle yaşıyor. Sadece işi ile uğraşıyor, kendisinin terk edilmesini hazmedemiyor. Halbuki onların aşkı destandı. Birbirlerine merhem olmaları, sevgi bağları her şeyiyle destandı. Her gün bir umutla uyanıyorlar yeni güne. Her acı günün ardından iyi bir gün geleceğine inanırlar ve o iyi günü beklerler. Kumsal öyle güzeldir ki İnsan'ın baktıkça bakası gelir bu güzelliğe bir tek savaş aşık olmaz Almanyada senaryo danışmanlığını yaptığı şirketin sahibinin oğlu kumsala gönlünü kaptırır. Zaya aşkı için dağları delebilir. Delse ne kalacak karşılıksız aşk ölmekten de beterdir. Sevmek mi sevilmek mi yoksa sevildiğini zannetmek mi aşk? Savaş gayreti ve cabası ile iş hayatında kendine yer bulmayı başarmıştır. Senaryosu ve yönetmen koltuğunda oturduğu dizi ilk bölümüyle son zamanların en çok izlenen dizisi olmuştur. Türkiye herkes tarafından konuşulan dizi olmuştur. Aynı dizi ise Almanya da cast aşamaları sürmektedir. Almanya yapım şirketi Savaş'ı ve yapım evini şikayet eder.
Bir gün kumsalın arkadaşı Anna kumsalı arayarak türkiye deki yapımcıyı ve şirketi şikayet ettiklerini söyler. Kumsal dizinin ilk bölümüne bakarken yapımcı ve senarist'tinin yazdığını okur. Şok olur. Bir an önce aldığı biletle ilk iş istanbula gelir. Yıllar sonra karşı karşıya gelen kumsal ile Savaşı neler bekliyor? Sevdalarını kalplerine gömüp ölene kadar bu acıyla mı yaşayacaklar, yoksa yıllar sonra birbirine kavuşacaklar mı? Kumsal dizinin yayından kaldırılmasını ve savaşın zarar görmesini engellemek için onu ikna etmeye çalışır ama nafile ikna edemez. Savaş kendisini niye terk ettiğini hazmedememişken neden yıllar sonra geldiğini hazmedemez....
Savaş tutuklanır. Kumsal yıkılır. Sevdiği adamı bir kez daha üzdüğü için. Yıkılan kalp geri gelir mi? Gelmez ama eğer bu iki kalp birbirini çok seviyorsa gelir. Karşılarına ne kadar engel çıksada onlar yine birbirlerini eninde sonunda bulur. Sevmek insanı mutlu eder eder ama üzerde ama üzülmenin sonunda elbet bir gün mutlu olmak vardır. Belki bu dünyada sevdiğin adama kavuşamazsın, ona doyamazsın ama elbet diğer tarafta doyarsın. Savaş'ın sucsuz olduğu anlaşılır. Ve hapishaneden çıkartılır. Kumsal son görevini de yapmıştır. Her şeyini toplayarak almanyaya giderken Savaş da onun peşinden Havaalanında gider. Savaş kumsalı İstanbulda kalmasına ikna eder. Aşk öyle bir şeydir ki bir muktu oldum dersin ama mutlu olamazsın, sevdiğin elinden her geçen gün kayıp gider. Kumsal ve Savaş'ta tam mutlu olacakken karşılarına bir engel daha çıkar. Bu engel belkide en zor atlatabilecekleri engeldir. Kumsal kansere yakalanmıştır. Günlerce tedavi altına alınan Kumsal ın tedaviye olumlu yanıt vermediğini ve son günlerinin olduğunu doktor söylemiştir. Zaya ve Savaş delirmişlerdir. İnsan sevdiğini göz göre göre nasıl kaybeder ve bu kaybetme duygusu ile nasıl merhem olur bunu ögretecek. Bir gün Savaş kumsala merhem olmak için ajanda yapıp her gün beraber gitmek istedikleri her şeyi yazarlar ve tüm dünyayı ve Türkiyeyi gezerler.
MERHEM
"Yaraya aşk mı merhem
olur? İlaç mı?
By
Ömürhan Şimşek
EpisMODE
