1

266 21 4
                                    

Pjm: Helloooo

Jjk: kimsin?

Pjm: Kediciğin.. babacık!

Jjk: öylemi bir kediciğim olduğunu bilmiyordum.

Pjm: Öğrenmiş oldun babacık.

Jjk: Benim kediciğim babacığını tanıyormu yoksa sadece rastgele birisine mi mesaj atmış.

Pjm: Hayır babacık seni tanıyorum adın jeon jungkook 24 yaşındasın ve kusura bakma ama hala baba parası yiyerek geçiniyorsun.

Jjk: Hmm sen beni bu kadar iyi tanıyorsan benimde seni çok iyi tanımam gerekmez mi ?

Pjm: kedicik babacığından hiçbir şey saklamayacak ve kendini tanıtacak:
Adım park jimin 19 yaşındayım öğrenciyim ve tam da senin dövme dükkanının karşısındaki ünıversitede okuyorum.

Jjk: Hmm peki fotoğraf alabilirmiyim jimin.

Pjm: Polis gibi konuşma babacık ayrıca çirkin olduğum için sana fotoğraf atmayacağım.

Jjk: Hani kedicik babacığından hiç bir şey saklamayacaktı.

Pjm: off babacık sana karşı dürüst olacağım şöyleki sen beni gerçek hayatta görsen ben put gibi kalırım yani senin beni tanımanı istemiyorum.

Jjk: Bebeğim üniversitedeki çıkış saatine 10 dk var kapının orada görüşürüz.

Pjm: NE!

Yazardan

Jungkook sırıtarak dükkanından ayrıldı ve karşısındaki okula giriş yaptı okula girmesiyle bir sürü kız heyecanlanıp fısıldaşmaya başlamışlardı. Ama jungkook onların hiç birine bakmadı bile çünkü aklında ona mesaj atan çocuk vardı kendisine mesaj atması o çocuğun ne kadar cesur olduğunun bir göstergesiydi jungkooka göre . Jungkook okulun bahçesinede ki bir topluluğun yanına gitti ve konuşmaya başladı

" selam gençler"

Içlerinden birisi hemen atılarak jungkooka cevap verdi

" selam, bir şey mi istiyorsun"

" Ah evet Park jimini tanıyormusun"

" evet ben onun yakın arkadaşlarindan birisiyim"

" öylemi çok sevindim bugün onunla ilk kez buluşacağız ve onu okulda bulmam gerekiyor o yüzden bana bir fotoğrafını gösterirmisin"

" hmm peki"

Jungkook çocuğun elindeki telefona bakarken bu çocuğun gerçek olup olmadığını sorguluyordu çünku telefondaki park jimin ona çirkin olduğunu söylemişti ama şuan karşısında hayatında gördüğü en güzel erkeğin fotoğrafı vardı. Jungkook hemen teşekkür edip okuldan çıkan öğrencilere çevirdi gözlerini tam o sırada kendisine dehşetle bakan jimini gördü . Jimin hayallerini süsleyen adamla göz göze gelmenin getirdiği etkiyle hemen koşmaya başladı. Jungkookta hemen kendine gelip jiminin peşinden koşmaya başladı. Jimin jungkookun arkasından geldiğini anlayınca sıkıntılı bir nefes verip daha hızlı koşmaya başlamıştı. Etraftaki insanlar neden bir adamın jimini kovaladığını sorguluyorlardı. Jungkook jiminden daha hızlıydı o yüzden sonunda onu kolundan yakalayıp durdurmuştu. Jimin ise hemen elleriyle gözlerini kapattı ve ne kadar utanç verici bir durumda olduğunu düşündü

" Gözlerini açarmısın artık "

Jimin elleri hala gözlerinin üzeeindeyken başını olumsuzca iki yana salladı ve gözlerini daha sıkı kapattı. Jungkook ise karşısındaki çocuğun tatlılığına sırıtıyordu.

" Git lütfen "

" Hayır jimin gitmeyeceğim şimdi gözlerini aç utanmanı gerektirecek hiçbir şey yok "

Jimin oflayıp gözlerini açtı ve dakikalar öncesinde babacık diye seslendiği adamın yüzüne baktı

" Açtım oldumu "

" çok güzel oldu "

Aralarında bir sessizlik olduğunda jungkook bundan rahatsız olmuş ve konuşmaya başlamıştı

" Bir işin yoksa benim dükkanıma gelmek istermisin "

Jiminin aslında hiç bir işi yoktu ama reddetti

" işlerim var "

" Hadi ama babacığı kırmak istemezsin dimi"

Jimin jungkookun dediğine karşılık olarak gözlerini kocaman açmış ve koluna yumruğunu geçirmişti.

" Hey tamam sakin ol. Hadi dükkana gidelim "

Jimin bir kez daha itiraz etmek istedi ama jungkooku sinirlendirmek istemiyordu o yüzden pes edip jungkook ile beraber her gün gözetlediği dükkana girdi.

" Hyung ben geldim yanımda bir misafirim var o yüzden işlerle sen ilgilenirmisin"

Jungkook beraber çalıştıği Namjoon hyunguna seslendiğinde namjoon onu onaylamış ve işine devam etmişti jungkook ise gergin bir şekilde ona bakan jimini oturtmuş kendisi de karşısına oturmuştu

" Ee konuşmayacakmısın "

" Jungkook bak gerçekten sana öyle mesajlar attığım için özür dilerim  "

" Özür dilemene gerek yok jimin ben sadece seninle tanışmak istiyorum tamam mı "

" olmaz"

" Neden?"

" çünkü... olmaz işte Tanışma şeklimiz falan çok değişik "

" Bunun bir öneminin olmadığını biliyorsun dimi "

" Senin için önemi olamyabilir ama benim için önemli "

" Hadi ama jimin-ah neden bu kadar kırıcısın seninle arkadaş olmak isteyen birisine onu istemediğini söylüyorsun "

" Sen benimle arkadaş olmak istiyorsun öyle mi "

Jungkook karşısındaki çocukla arkadaş olabileceğine kendisi bile inanmıyordu çünkü jungkook çok fazla rahattı ve o yüzden jimin ile sadece arkadaş kalamazdı Ama aklındakileri jimine söyleyip onu korkutmak istemiyordu

" ... kısmen .. yani sadece tanışmak istiyorum ondan sonrasında ne olacağımıza karar veririz "

" ... Tamam ama attığım mesajları unutacağız "

" Hayatımda aldığım ene güzel mesajdı jiminssi onları unutmamı isteme benden "

" yaa dalga geçme ayrıca sen sana mesaj atan herkesi bulup arkadaş olurmusun "

" Hayır ama bugün çok sıkılıyordum ve sende tam o sırada bana mesaj attın o yüzden bu fırsatı kaçırmadım ve seni buldum "

" Peki.. Ee şimdi ne olacak "

" Istersen şimdi bir yerlere gidebiliriz"

".. Olur "

Jimin ile jungkook dükkandan çıkıp jungkookun adeta pahalı olduğunu bağıran motorun yanına gittiler jungkook motora bindi ve jimine baktı jimin motora binmekten korkan birisi değildi sadece şuan motora binip arkadan jungkooka sarılacak kadar rahat değildi.

" Jimin bir sıkıntı mı var niye binmiyorsun "

Jimin başını sorun yok dermişçesine sallayıp motora bindi ama jungkooka tutunmadı hatta tam tersine jungkooktan en uzak olan yere oturdu

" jimin bana tutunmanı öneririm çünkü motordan fırlamanı istemiyorum"

Jimin parmak uçları ile jungkookun deri ceketini uzaktan tuttu ve bekleyen jungkooka baktı jungkook ise sıkıntı ile oflamış kollarını arkaya uzatıp jimini kollarından tutup arkasına yapıştırmıştı jimin jungkooka yapışık bir dercede oturduğu için biraz utanmıştı. Ama takmamayı seçti çünkü jimin herşeye utanan tiplerden değildi jungkook jiminin kollarını karnına dolamasını sağladi ve sonunda kollarını çekip onları uzun bir günün beklediğini düşündü.

" Sıkı tutun "

What do you meanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin