Belgesel

22 4 4
                                    

Bi gece arkadaşımla oturup film izliyorduk. Film bittikten sonra büyükbabamın eski kasetlerinin olduğu kutuyu aldık ve karıştırmaya başladık. En altta elim bir kasede değdi ve onu aldım. Üstünde mezarlık resmi vardı ve "Ölüler" yazıyordu sanırım ölülerle ilgiliydi. Merak ettim ve arkadaşıma "hadi bunu izleyelim"dedim kasedi göstererek. "Hayır çok korkutucu" dedi. Çok ısrar ettim. Israrım üzerine "tamam,peki" dedi ve izlemeye başladık...

Belgeselin başlarında mezarlıkları gösteriyordu. Arkdaki ses tonu çok kalındı ayrıca korkutucuyduda. Sanırım amaçta buydu, korkutmak..
  Belgeselin ortalarına doğru arkadaşım rahatsız olmaya ve kendi kendine mırıldanmaya başladı. Arka ses, öldükten sonrada hayat devam ediyor..ölüler uyumaz...onlar sizi duyabilir..vb. gibi şeyler söylüyordu. Belgeselin sonunda arkadaki ses "unutmayın ölüler istedikleri zaman sizinle konuşabilir..." demişti sonrada hemen kapattık belgeseli. Bi kaç dakika sessiz kaldık, ikimizde yorganlara bürünmüş bir haldeydik.

Arkadaşım sessizliği bozup "ben lavaboya gidiyorum" dedi. "Tamam" dedim. Sonra kapkaranlık odada kendim beklemeye başladım...

Aradan 5 dakika geçti korkuyordum tabi kendi başıma hele o belgeselden sonra. Herneyse birazdaha bekliyim dedim..

Neredeyse aradan 20 - 25 dakika geçmişti ve arkadaşım hala lavabodan dönmemişti. Endişelenmeye başladım. Kalktım ve lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı tıkladım "hey iyi misin?" dedim. Cevap yoktu. Birdaha tıkladım yine cevap yoktu. Dayanamayıp kapıyı açtım....

Gördüklerime inanamamıştım. Arkadaşım öylece yerde yatıyordu. onu sarstım teni buz gibiydi.. çok korktum ve hemen ambulansı aradım. Bi kaç dakika sonra siren seslerini duydum. Ambulans gelince arkadaşımı hemen sedyeye koydular ve hasteneye gittik...

Sandalyelerde oturmuş bekliyordum.Götürdükleri odadan 5 dakika sonra bir hemşire çıktı. Aceleyle hemşirenin yanına gittim. " hemşire hanım durumu ne?" dedim. Hemşire üzgün bir suratla yere doğru bakmaya başladı ve sessiz kaldı. Sonradan bana baktı ve "üzgünüm ama arkadaşınız ölmüş" dedi ve gitti. Orada öylece donup kaldım.. gözümden yaşların süzüldüğünü hissediyordum. Sandalyeye tekrar oturdum. Ellerimle yüzümü kapattım ve sessizce ağlamaya başladım...

Odadan üstü beyaz çarşafla örtülmüş bir şekilde arkadaşımın cesedi çıktı. Sanırım otopsi odasına götürülüyordu. Biraz bekledikten sonra  odadan bir doktor çıktı be bana doğru gelmeye başladı. Doktor "yakını sizmisiniz?" dedi. "Evet,arkadaşıyım" dedim. Doktor "cesedi ne zaman buldunuz?" dedi. Bende "bu gece film izlerken lavaboya gitti ama uzun süre geri dönmedi. Bende gidip baktım,öylece yerde yatıyordu" dedim. Doktor "nasıl yani bu olamaz ki!" dedi. "Ne olamaz doktor bey?" dedim. "Bu kişi 3 gün önce ölmüş hanımefendi" dedi. Orada başımdan aşağı kaynar sular döküldü. "Ne!??" dedim. Doktor "maalesef" dedi ardından gitti....

Arkadaşım 3 gün önce mi ölmüştü?? Bu nasıl olabilirdi??
Sonra aklıma o belgesel geldi;
"Unutmayın ölüler istedikleri zaman sizinle konuşabilirler..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BelgeselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin