Etrafımda hep tanıdık yüzler, kırık dökük yerler, kırık yüzler var. Günlük koşuşturmaları için aydınlık ve erken bir güne kalkmışlar, hiçbir yere gitmiyorlar. Gözyaşları, gözlüklerini dolduruyor. İfadesizce. Ve ben bunu biraz komik buluyorum, biraz da üzücü. Bu çok dengesiz bir dünya. Ben de bu dengesiz dünyanın içinde sıkışıp kalmış bir aptal. Kendi dünyamda mı yoksa insanların dünyasında mı sıkışıp kaldığım hakkında hiçbir fikrim yok. Bu düşüncelerimden arınmak için başka düşüncelere atıyorum kendimi. Sonra birinin sözü geliyor aklıma, 'Her şey değişir, ama hiçbir şey yok olmaz.' Bu ne demekti sahi? Niye sürekli aklımda dolanıyordu? Bazen sadece düşüncelerimi susturmak ve kafamı dinlemek istiyordum. Bunu kulaklıkla müzik dinleyerek üniversiteye giderken yapmayı deniyordum şu an. Ama gördüğümüz gibi yine düşünceler denizinde boğulup kalmıştım. Sonunda üniversitenin kapısına vardığımda adımlarımı içeri atarak kulaklığı yavaşça kulağımdan çıkarıp cebime koydum. Koridorda ilerlerken gözlerim dersimin olduğu sınıfı arıyor, bir yandan da en yakın arkadaşlarımın nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum. Sonunda sınıfımın önüne geldiğimde içeri girerek arka sıralardan birine yerleştim ve çantamı da masanın üzerine koyarak dersi dinlemeye başladım. Sürekli her hafta bir duygu konusunu işleyen hocamız bugün de aşk konusuna değinmeye karar vermişti. Aşk mı? Aşk..ah, hayatımı mahveden şu aşk..Hoca bazı kişilerden yorum alırken elim benden izinsiz kalkmıştı. Şanssızlığıma bir darbe daha olarak hocanın gözleri elimi bulmuş ve bana söz hakkı vermişti.
"Aşkın yorumu herkese göre değişen bir şey aslında. Bana göre, sevgimizi hakketmeyecek insanlar seviyoruz. Mesela ben..Beni defalarca üzen birini defalarca sevdim. Sonra ansızın acı çekerken buldum kendimi. Oysa birini güzel olduğu için sevmezsin ki, sen sevdiğin için güzeldir o. Sanırım benim için de öyleydi, gözüme o kadar güzel gelmişti ki beni paramparça edeceğini düşünemedim. Ona aşık olduğum zamanlarda içimde büyük bir hafiflik, bir genişlik duyuyordum. Belki de hakikaten sevmek budur diye düşünmüştüm. Belki de ben şimdiye kadar sahiden sevmenin ne olduğunu bilmiyordum. Onsuz tek bir an bile benim cehennemim oluyordu. Ama..şimdi, şimdi sorsalar yüzünü bile görmek istemem."
Kendi dediklerime ben de şaşırırken kalbimde hissettiğim sızıyla derin bir nefes aldım. Yüzümdeki her zamanki umursamaz ifadeyi silmeden çantamı alarak koşar adımlarla sınıftan çıktım. Yine acayip derecede saçmalamış, duygularımın esiri olmuştum. Kendi aptallığıma kızarken hava almak için kampüsün bahçesine çıkarak temiz havayı içime çektim. Gözlerim etrafta tanıdık bir yüz arıyor, aklımdaki düşünceleri yok saymaya çalışıyordum. Duyduğum gülüşme sesleriyle gözlerim giriş kapısının oraya kayarken, gülerek gelen en yakın arkadaşlarıma bakarak içimdeki çocuksu heyecanla yanlarına ilerledim. Tam yanlarına varacağım sırada Jimin ve Yoonginin yanında başka bir bedenin olduğunu farkettiğimde hareketlerim yavaşlamış yüzümdeki gülümseme yerini şaşkın bir ifadeye bırakmıştı. Sonunda beni farkeden arkadaşlarım gülmeye devam ederek yanıma gelirken Jimin'in sesine yansıyan heyecanıyla dedikleri sesli bir şekilde yutkunmama sebep olmuştu.
"Tae, Jungkookie geri gelmiş! Baksana ne kadar büyümüş."
Dediklerini idrak etmekte zorlanırken arkalarındaki bedene bakmamak için kendimi zorluyor istemsizce elimi sıkarak kendimi kasıyordum. Jimin'in dediğine hiçbir cevap vermeyip sessiz kaldım ve sadece derin bir iç çekmekle yetindim. Çünkü gerçek olamazdı, imkanı yoktu. Duyduğum o sese kadar... Gerçekliğini kanıtlamak ister gibi önümde durarak her zamanki o sinir bozucu -eskiden öpmeye doyamadığım, aşık olduğum- gülümsemesini yüzüne yerleştirerek canımı yakmak ister gibi gözlerime bakıp konuşmuştu.
"Jungkookie'ne hoş geldin demek yok mu sevgilim?"
Yutkunmakta zorlanarak titrek bir nefes verip güçlükle konuştum.
"Keşke beni bırakıp gittiğin o cehenneminden hiç gelmeseydin."
O gözlerine ilk defa nefretle bakarken anlamıştım yine kalbimin esiri olacağımı. Çünkü, her sonum bir başlangıcım olmuştu. Her başlangıcım da yeni bir sonumu getirecekti.
Ah, ilk defa bir fic yazıyorum...Aslında neden bunu yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Delirmiş olmalıyım. Çok kötü batıracağıma eminim...Ve ficte çokça kendi sözlerim, alıntı sözler ve şarkı sözlerini göreceksiniz. Onları da bir birleştirerek farklı bir şey yapmak istedim. Umarım güzel olur. :')
Gitmeden önce de bunları bırakayım.~
Ficteki haşin ukemiz Tae.~
Ficteki şerefsiz seme Jungkook.~
Ve Yoonmin.~
Sonraki bölümde görüşürüz.~!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙳𝙴𝚁𝙽𝙸𝙴𝚁 𝚁𝙴𝚃𝙾𝚄𝚁||•𝐓𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤
FanfictionHer sonum bir başlangıcım olmuştu. Her başlangıcım da yeni bir sonumu getirecekti.