O gün evine yürüdüğümü hatırlıyorum sevgilim. Kendime iyi olacağımızı söylüyorum. İnsanların yolda yürüdüklerini ve konuştuklarını görüyorum. Ben ise..
Ben ise tüm acılarımla memnun bir şekilde sana yürüyorum. Kışa uygun giyinmişim ve güneşin yakıcı ışınları yüzüme vuruyor.
Sana yürüyorum sevgilim, iki gündür sana geliyorum fakat yüzüme bakmıyorsun bile. Oysa ben eminim kapının önünde buz gibi soğukta saatlerce bekleyen beni, perdenin arkasından izliyorsun. Bu kışta beklemek biraz zor oluyor ama ben, bana kattığın tüm acılarımla birlikte memnunum.
Yoksa benimle hakkımda çıkan dedikodular yüzünden mi konuşmuyorsun?
Hayır, hayır, hayır sen bana sormadan, bana danışmadan bir avuç işi olmayan aptal sürüsüne inanmazsın, değil mi?
Trenden inip sana yürüyorum. Dışarısı buz gibi. Ellerim çok üşüyor, soğuk yüzünden kaskatı kesilen çok sevdiğin ellerimi eskisi gibi sarmalayıp sıcak nefeslerinle ısıtsan keşke.
Yine o uzakta beni bekliyordu, arsız bakışları yine ve yine bedenimde geziniyordu. Silah tutmayan ellerinin benim için yeterli olduğunu tahmin edebiliyordum. Hiçbir neden yokken bana gülmesini de bir işaret olarak algılamıştım o yüzden farklı bir yol aldım.
○
Sana gelişimin dördüncü günü.
Yine evine yürüyorum. İyi olacağımızı söylüyor ve beni ne beklediğini bilmiyorum. İnsanlar sessiz. Hepsinin dili koparılmış gibi kimse konuşmuyor, sanki bana bir mesaj vermek istiyorlar.
Ben yine sana yürüyorum tüm acılarımdan memnun bir şekilde. Yine kışa uygun giyinmişim fakat güneş yok. Yüzüme beni sıcaklığıyla yakan bir şey çarpmıyor, aksine buz gibi soğuk, karlı rüzgar yüzüme vuruyor, çok sevdiğin, öpücüklerini eksik etmediğin turuncu saçlarımı savuruyor.
Yüzüm üşüyor şimdi de, tenimde değdiği yeri yakan dudakların nerede?
Ve o yine orada. Arsız bakışları yine bedenimde geziniyor. Varlığı endişe verici. Yaklaştıkça korkuyorum fakat belli etmiyorum.
Ya da öyle zannediyorum.
Yanıma gelip bana "kendi başına yürümemelisin." dedi. Güldü, kahkaha attı ve taş gibi ağır olan pis elleriyle sırtımı sıvazladı.
Buradan kaçmalıydım. Tam da şu an da buradan kaçmalıyd-
○
Siz hiç tren raylarında çıplak uyandınız mı?
Tanrı'ya çığlık çığlığa dua edip ölmeyi dilediniz mi?Bu çığlıklar kafamın içinde yankılanan çığlıklardı. Sesim çoktan kesilmişti, sanki ses tellerim façalanmış da kanı boğazıma akıyordu.
Şu an tek ihtiyacım olan bir omuzdu.
Yaslanabileceğim bir omuz.
Sevgilimin omzu.
Yoongi'nin omzu.