Episode-1

21 4 0
                                    


Başlama tarihiniz💕

Hayatımın şehriydi İstanbul. Babamdan kalan manevi tek şey. Ancak gitmek zorundaydım bu şehirden. Çünkü bu şehir bana artık nefes aldırmıyordu. Bu şehir artık boğazımdaki ellerdi. Her ne kadar anılarımı terk etmek istemesem de gitmek zorundayım ve gitmeliyim. Son kez baktım babamla her gün geldiğimiz sahile. Son kez dinledim dalgaların sesini. Son kez yürüdüm bomboş sokaklarda.

Kapıyı açtığımda evde büyük bir sessizlik hakimdi. Ne televizyonda akşam ailecek izlediğimiz dizilerin sesleri ne de babamın annem ile didişmesinin sesleri vardı. Sanki evde kimse yaşamıyor gibiydi. Babamla beraber evimizin neşesi de ölmüş gibiydi. Odama gittiğimde kalan bir kaç eşyamı da kutulara koydum. Zaten bavullarım hazırdı.

İçeri geçtiğimde annem elinde kumanda ile televizyona bakıyordu. Ancak ne televizyon açık değildi. Kocaman bir karanlık vardı. Tıpkı son zamanlardaki zihnim gibi. Sesimi bulmak için boğazımı temizledim. "Anne, ben Asrınlara gidiyorum." dediğimde hiçbir şey demedi. Beni duyduğundan bile emin değildim. Onun için zor olmalıydı. Hayat arkadaşını kaybetmişti sonuçta. Ama yine de güçlüydü ya da güçlü olmaya çalışıyordu. Düşüncelerimden uzaklaşmak için kafamı sağa sola salladım.

Kapıya ilerledim. Çıkmadan hemen önce portmantoda duran anahtarımı elime aldım. Annemin duymayacağını bilmeme rağmen sessizce kapıyı çekip karşı komşumuz Asrınların kapısını çaldım. Kapıyı açan Leyla Teyze'ye sarıldıktan sonra adımlarımı Asrın'ın odasına yönelttim. Kapıdan içeri girdiğimde Asrın konuşmaya başladı. "Yine sahile mi indin?" cevap vermeden girdiğim kapıyı kapattım. Yatağın kenarına oturduktan sonra artık soruyu cevaplamaya hazırdım. Tereddüt etmeden kafamı aşağı yukarı salladım. "Bak Özgür her ne olursa olsun yanındayım. Ne zaman ağlamak için bir omuz ararsan bir aramana bakar anlıyor musun?" hiç bir şey söylemeden Asrın'a sarıldım. Çünkü eğer konuşursam ağzımdan salakça bir hıçkırığın çıkacağını biliyordum. Birkaç dakika sonra onu bırakıp konuşmaya başladım. "Burada olmak bana iyi gelmiyor Asrın. Beni yıpratıyor." Asrın elini omzuma koyup sıvazlamaya başladı. "Birlikte gidip yeni bir başlangıç yapacağız yaşadıklarımıza inat. Ve siz küçük hanım yine eskisi gibi olacaksınız. Hissediyorum. Güzel günler çok yakında gelecek." gülümsedim. Ne yeni bir hayat ne de başka bir şey onun bende olan yerini değiştirmezdi. Zaten öylede oldu...

~Flashback~

"Sence Serkan da Özge'den hoşlanıyor mudur?" her zamanki gibi Asrın ile sıcak bir Yaz gününde sahildeki dondurmacıda okuldakilerin dedikodusunu yapıyorduk. O sırada Asrın "Özgür telefonun çalıyor. Açsana." dediğinde gözlerimi devirdim. Arayan babamdı. "Gördüm Asrın ve bilerek açmıyorum." Asrın arkasına yaslanıp kollarını birleştirdi. "Yine mi babanla kavga ettiniz. Hayır anlamıyorum adam çok iyi biri nasıl kavga edebiliyorsun onunla?" dedikten sonra bu durumdan sıkılmış gibi dışarıya nefesini verdi. Asrın'ın telefonu çalmaya başlayınca gözlerini benden çekti ve yanında duran telefonunun ekranına baktı. İç çektikten sonra telefonu bana çevirdi ve "Şimdi de annen arıyor, Özgür." dedi. İç çektim. "Aç ama bak bu sefer beni savun!" dediğimde bana dil çıkarıp telefonu açtı.

"Efendim Melek Teyze." dediğinde gülüyordu. Ancak karşı taraf ne dediyse anında gülümsemesi soldu ve seslice yutkundu. Bir şeylerin yolunda gitmediğini sezmiştim. Noldu der gibi kafamı oynattığımda o da telefon konuşmasını bitirmişti. Telefonu kapatıp elinde sıktı. Bu hareketi sadece stresli anlarda yapardı. Yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Özgür, benim sana bir şey demem gerek ama nerden başlasam bilemiyorum." kaşlarımı çatmıştım. Lafın dolandırılmasında da nefret ederdim. "Asrın lafı dolandırma. bundan nefret ettiğimi biliyorsun. Sadede gelir misin artık?" dediğimde sinirim sesime yansımıştı. Elini ensesine götürüp kaşıdı ve aynen şöyle söyledi"Özgür.. baban trafik kazası geçirmiş" dehşetle gözlerim açıldı. Ellerim şimdiden titremeye başlamıştı. "Bi-bir şeyi var mıymış?" derken bağırıyordum.
"Malesef... Ellerinden gelen her şeyi yapmışlar ama.." derken yutkundu. O an ben yıkılmıştım. Gerçekleri anlamama rağmen duymak istiyordum. Hani belki bir umut yanılırdım ya. "Ama ne? Asrın tane tane konuşmasana!" derken ağlamaya başlamıştım bile. "Özgür baban hayatını kaybetmiş." demişti.

Bir anda uykumdan uyandığımda terler içinde kaldığımı fark ettim. Yine aynı kabusu görmüştüm. Aylardır her gözümü kapattığımda aynı şeyleri görüyordum. Çoğu zaman uyumuyordum bile. Uyumaktan korkuyordum. Sürekli aynı anı yaşıyordum. O günden beri her uykumda o Allahın belası günü görüp duruyordum. Zihnim tarafından aynı anı yaşamaya mecbur kaldırılmıştım.

Lavoboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Gördüğüm şeyler beni boğuyordu. Nefessiz kalıyordum. Balkona gidip koltuğa oturdum ve kendi kendime mırıldanmaya başladım. "Bugün son Özgür. Bu lanet şehirde son gecen." biraz daha oturduktan sonra odama gidip yeniden uyumaya çalıştım tabi sadece çalıştım. Çünkü asla gözüme uyku girmedi.

Unuttun mu beni/yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin