1▪︎Lord of Pemberley

126 14 124
                                    

Üstte: Brownların evi, Chatsburry Köşkü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstte: Brownların evi, Chatsburry Köşkü

Üstte: Brownların çay partisini yaptıkları bahçe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstte: Brownların çay partisini yaptıkları bahçe

Norland, 19. yüzyılın son çeyreği

Norland'a bahar geç gelirdi, fakat bir geldi miydi neşesi bol olurdu. Her eve bolluk ve bereket, bahçelere güzellik yağardı. İşte o yıl, bahar güzelliklerin yanında gizem ve heyecan da getirmişti.

Her şeyi bir tertip, düzen, zerafet çerçevesinde yapmaya alışmış Brownlar için sıradan bir gündü. Bir haftadır biricik kızları Elizabeth'ten mektup almamış olmaları dışında hiçbir sorun yoktu Chatsburry'de, herkes günlük rutinlerini gerçekleştirmek için koşuşturuyordu.

Bayan Brown, yürüyüşünden geri dönmüş eşi Bay Brown'ı o gün bahçeye kurdurduğu çay seremonisine davet ederken büyük bir merak, bir tutam telaş ve heyecanla ona seslendi.

"Lizzy'den haber var mı Bay Brown?"

Yaşlı adam, beyaz kaşlarının altındaki gülen gözlerini sıkıca yumup sevinçle açtığında Bayan Brown'ın içi mutlulukla doldu. Şapkası ve bastonunu ufak masa etrafındaki üçüncü sandalyeye bırakan eşi yanına kurulurken o, küçük bir kız çocuğu gibi gözlerini adama dikmiş bacaklarını sallıyordu.

Bayan Brown, işte çevredeki dostlarınca gençliğinden beri bir yudum kaybetmediği bu canlılığıyla bilinirdi. Bahçeyle ilgilenmeyi bırakmadığından hâlâ atikti, diriydi; Elizabeth'e geç yaşta sahip olmasına rağmen onu çok iyi yetiştirmişti ve bu yaşında güzel kalmayı da başarmıştı.

Eşiyse onun yarısı kadar yaşam dolu olmamasına karşın karısına ayak uydurmayı vazife biliyor, onu kırmamaya özen gösteriyordu.

"Uppercross'tan mektup var Bayan Brown." dedi kağnı gibi yerine yerleşmeyi sonunda bitiren Bay Brown, fakat ceketinin cebine elini attığında karısının onu çoktan oradan almış ve hatta zarfını açmış olduğunu gördü. Bayan Brown, sabırsızlığını gizlememiş ve yazıları sesli biçimde okumaya başlamıştı bile.

die young ▪︎ jimin parkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin