Günlerden birgün güneş yine tüm tazeliğiyle yüzüme gülümsüyordu. Bu gülümsemenin manasını bana birgün getireceği nasibe yoruyordum. Umutluydum; Rabbimden, Güneş'ten, Ay'dan, minik yavrularımdan ve kendimden...
.
.
.
Yıllardır hayalini kurduğum o mesleğe ulaşmak için son bir basamak kalmıştı: üniversite sınavı...
4 ay kalmıştı ve ben yine herzamanki gibi çok heyecanlıydım. Ve o kadar çalışmama rağmen kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Tevekküle bırakacaktım en son işi. Evet birçok hayalim vardı ama bu birçok hayalin annesi o sınavı kazanıp o okulu bitirmekti. Sınıf Öğretmenliği idi o anne...
Hatay'ın İskenderun ilçesinde oturuyorduk. Memleketimi çok seviyordum ama insan bazen de görmediği, duymadığı, dokunamadığı yerlerin hasretini çekermiş ya. Içimde hep Bursa'da okuma isteği vardı. Televizyon ve internetten gördüğüm kadarıyla bilirdim Bursa'yı. Gidip görmeyi hatta orada yaşamayı çok arzulardım. O Ulu Camii'de namaz kılmayı, Kozahan'da simit çay yapmayı belki de birçok şeyden daha çok isterdim. Lakin hayırlısı olsun diyeydi dualarım...
4 ay boyunca ara ara aksaklıklar da olsa sıkı sıkıya çalıştım. Ailemin durumu nedeniye dershaneye gidememiştim. Ama okulumdaki hocalarım alanlarında çok iyiydiler bir de bunlara güzel kalpleri eklenince onlarla birlikte çalışırken önümde engel tanımıyordum biiznillah. 18 yaşındaydım ve 18 yıllık tüm deneyimim bana şunu söylüyordu: "Hayallerinden asla vazgeçme. Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler." :)
.
.
.
.
.