"Korkma. Bu şifa ağacı. Seni iyileştirecek." dedi avcı ve gerçekten de yarası hızla kapandı ceylanın.
Avcı ceylanı iyi görünce şifa ağacına döndü. Hüzünlü gözlerle özür diler gibi ağacın gövdesini sevdi. Ağaç yapraklarını salladı. Konuşmadan anlaşabiliyordu her canlı ile avcı. Yüreği sevgi doluydu ve ceylan bunu avcının gözlerinde görmüştü. Avcı ayağa kalktı vedalaşmadan uzaklaşmaya başladı. Gitme, dedi ceylan avcının kalbine seslendi. Avcı durdu ve ceylana baktı:"Kimsin sen, nesin? Kalbime ne yapıyorsun?!" dedi. Ceylan ağlamaya başladı. O kadar ağlıyordu ki konuşmakta güçlük çekiyordu:"Ben.. Ben bir şey yapmadım. Meleğim ben. Ceza alıp cennet bahçesinden gönderildim yeryüzüne." Avcının kalbi sızladı ceylan gözyaşı dökdükçe ve gülmesini sağlamak için takıldı ona:"Bir şey yapmadın da neden kovuldun cennet bahçesinden bakalım?" Bu şaka ceylanı daha çok ağlattı. Hem ağlıyor hem de anlatıyordu hikayesini:"Ben ve kardeşim Eros cennette oynuyorduk sadece; ama Eros'un oku yeryüzüne düştü. Yeryüzüne indik ve gizlice izledik. Ok çok güzel bir kasabanın meydanına saplanmıştı ve kasabalılar cok mutluydu. Kasabayı izlemeye başladım gizli gizli. Kalpleri cok güzeldi insanların; ama zamanla tüm guzellikleri oka bağlamaya başladılar. Yüreklerine inançları soluyordu ok meydanlarında parladıkça. Ben de oku geri aldım. Kalplerine inansınlar diye.. Onlar ise.. " Avcı gülmeye başladı hikayenin bu kısmında: " Onlar da seni suçladı ve kalplerini kararttı." diyerek tamamladı hikâyeyi. Saatlerce konuştu ormanın derinliklerinde avcı ve ceylan. Ertesi gün Kötüce Kasabası Derman Dede'nin sesi ile uyandı:"Eros'un oku geri geldi! Sevgi kasabamızı yeniden kuşatacak." Herkes meydana koştu. Ok ordaydı. Mor renginde ve parlaktı. Herkes hayranlıkla izledi oku ve mutluluktan birbirine sarıldılar. O sırada avcı geldi aralarına. Mutlu yüzlere baktı ve oku alıp onu kırdı. Insan kahkahaları bir anda kesildi. Herkesin yüzü düştü. Ağlayan oldu ve kızanlar...
Oklarını yeniden yitiren kasabalılar avcının uzerine yürüdüğünde o zamana kadar avcının ardında saklanan ceylan siper etti kendini avcı için. Avcı gulumseyerek ceylana bakıyordu ceylan ise gözlerini kasabalılardan ayırmıyordu. Kasabalıların yüreğini yumuşattı bu manzara. O zaman yüreklerinde ceylanın melek sesini duydular:"O size sevginin yüreğinizde saklı olduğunu göstermek istiyor. Okta degil!" Avcının gülümsemesi, ceylanın açık yürekliliği karşısında büyüdü ve kasabalılara da bulaştı.O kasabada bir daha kimse kalbini karartmadı ve kalplerindeki sevgiyi korudular sonsuza kadar......
Melek mi? O affedildi ve cennet bahçesine kabul edildi; ama insan olarak yaşamayı diledi. Dileği kabul olduğunda avcının yanında buldu kendini. Sonsuz bir ömrü olmadı belki; ama aşkın sonsuzluğunu yaşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eros'un Kayıp Oku
RomanceKötüce Kasabası, onun doğup büyümeye mahkum olduğu yerdi. Mahkumiyet... Evet mahkumdu orda herkes. Karanlık bir kralları yoktu; ama kalpleri kararmıştı kasabaların. Birbirlerini sevmeyen insanlarla çevrili, herkesin mutsuz olduğu bir yerdi orası. Ya...