KARABASAN - Alaz'ın Öyküsü

160 6 4
                                    

"Kulağımın dibinde nefes alış verişini hissediyordum, kıpırdayamıyordum, çığlık atamıyordum, tek
hissedebildiğim o korkunç temastı."

Üniversiteye başladığım yıl liseden iki kız arkadaşımla birlikte eve çıktık. O alışılmış üçlü kız gruplarından değildik, tamamen farklı arkadaş ortamlarındandık. Sadece okuldan birbirimizi tanıyorduk, aynı şehirde üniversite kazanınca bizi bir araya getirip birlikte eve çıkmaya ikna eden kişi Pelin oldu. Gazetecilik okuyordu, çok sosyaldi, yerinde duramazdı. Bu aynı zamanda eve gidip gelen misafirimizin bol olmasına sebep oluyordu. Aslı ise resim öğretmenliği okuyor, boş zamanlarını sıklıkla evde resim yaparak yaparak ya da odasına kapanıp bizimle iletişimini kopararak geçiriyordu. Benim için iki mükemmel ev arkadaşı özellikleriydi bunlar. Pelin evde çok vakit geçirmesede sürekli evde partiler düzenleyip yatılı misafir getirdiği için, Aslı ise dersi olmadığı günler evde vakit geçirdiği için tek kalmama fırsat olmuyordu.

Ben ise Alaz. Türk Dili ve Edebiyatı okuyorum. Ne Pelin kadar sosyal ne de Aslı kadar içime kapanık değilim. Evde olma saatlerimi evin boş olma durumuna göre ayarlıyorum. Dersten sonra eğer ev boşsa mutlaka bir plan yapıp kızlar eve dönene kadar bende girmiyordum.

Fazla büyük sayılamayacak ama üç odalı güzel bir ev tutmuştuk. Kalabalığı sevmememe rağmen üç kişi eve çıkmayı kabul etmemin tek sebebi tahmin edileceği üzere özellikle geceleri evde yalnız kalma ihtimalimin daha düşük olmasıydı. Aylarca hiç sorun yaşamadım bu konuda. Mutlaka evde birileri oluyordu olmayacağı zamanda anlattığım gibi ben de onlar dönene kadar eve gitmiyordum. Artık o kadar alışmıştım ki yalnız kalmamaya ve korkmamaya bu yüzden daha önce yaşadığım şeyleri de unutuyordum. Ne var ki sadece beş ay sürdü bu durum. 12 Ocak günü kendini hatırlatmak için geldiğinde o ilk temasa çok hazırlıksız yakalanmıştım.

"Ne kadar çabalasamda gözlerimi açamıyor ama adımı söyleyerek bana yaklaştığını hissediyordum."

Akşam üzeri eve geldiğimde Aslı küçük bir çantaya kıyafetlerini tıkıştırıyordu. Oldukça telaşlıydı, altını üstüne getirdiği raflardan kıyafet arıyordu. Ne olduğunu sorduğumda ailesinin sürpriz yapıp memleketten geldiğini, haftasonunu burada bir akrabalarında geçireceklerini bu yüzden Aslı'yı da yarım saat sonra gelip alacaklarını öğrendim. Aslı hazırlığına devam ederken Pelin'i aradım, yolda olduğunu ve bir saat sonra evde olacağını öğrendiğimde içim rahat etti. Bu aşağı yukarı yarım saat evde tek kalacağım anlamına geliyordu. Sorun değildi zaten çok yorgundum, yatağıma uzanıp bir şeyler okumaya başladım.

"Kapkara gür saçları yüzünü kapatmıştı önce bana doğru koştuğunu sansamda daha sonra ayaklarının olmadığını havada süzülerek yaklaştığını fark ettim."

Kitap okurken uyuyakalmış olacağım ki adımı duyduğumda irkildim. Pelin'in nihayet eve geldiğini düşünmüştüm ama neler olup bittiğini anlamam saniyeler sürdü. Duyduğum en korkunç sesti bu ve benim adımı söylüyordu. Odamın içinde bir uğultu ve rüzgar vardı sanki. Gözlerimi açmaya çalıştım, ben gözlerimi açmaya çalıştıkça sanki biri zorla kapatıyordu. Sadece bir saniyeliğine gözümü aralayabildim ve onu gördüm ; kapkara gür saçları yüzünü kapatmıştı önce bana doğru koştuğunu sansamda daha sonra ayaklarının olmadığını havada süzülerek yaklaştığını fark ettim. Ne kadar çabalasamda tekrar gözlerimi açamadım ama adımı söyleyerek bana yaklaştığını hissediyordum. Yatağımın sol tarafından üzerime eğilip kulağıma gırtlaktan gelen o korkunç sesiyle kesik kesik adımı söyledi : — "A-l-a-z". Artık nefes alış verişini kulağımın dibinde hissediyordum, kıpırdayamıyordum, çığlık atamıyordum, tek hissedebildiğim o korkunç temastı. Omuzumla dirseğimin ortasında bir yerden önce sol kolumu sonra sağ kolumu sıkıca tuttu beni kollarımdan yatağa bastırırken gücünün şiddeti artıyordu. Sonuç vermeyeceğini bilsemde kafamı doğrultmaya çalıştım ve o an üçüncü bir el alnımdan beni yatağa bastırdı. Kulağıma eğilip anlamadığım bir dilde bir şeyler söyledi ve yatağımdan uzaklaştığını hissettim. Hala gözümü açamıyor, kıpırdayamıyor, ses çıkartamıyordum. Tamamen gittiğini zannederken tekrar yatağıma yaklaşıp kulağıma eğildi ve az önceki anlamadığım cümlesini tekrar edip uzaklaştı.

Sıçrayarak yatakta doğruldum. Odam karanlıktı. Elimi komidinin üzerindeki lambaya attım, yanmadı. Derin bir nefes aldım. Tüm bedenim ne kadar sürdüğünü bilmediğim bir süre kasılmıştı ve gözümü açabildiğim andan itibaren hızla gevşemişti bu yüzden ayağa kalkmadım, kalktığım anda yere yığılacağımı hissediyordum. Telefonuma elimi attığımda anahtar sesi duydum, gelen Pelin idi. İçim huzur doldu, kurtuldum diye düşündüm. Pelin odadan odaya gezip bir yandan benimle konuşuyor yüksek sesle gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu ben ise hala kalkamıyordum ama uzaktan Pelin'in sesini duymak bile sakinleştiriyordu. Gücümü toplayıp yataktan kalkmak üzere hamle yaptığım sırada Pelin odamın kapısında belirdi, eve geleli epey olmuştu ama hala montu ve çantası üzerindeydi, anlam veremedim. Tam neden üzerini değiştirmediğini soracakken bu gece erkek arkadaşı Cemal'de kalacağını, birkaç parça eşyasını almaya geldiğini ve şimdi çıkacağını söyledi. Tek kelime edemedim çünkü Cemal ile iki ay önce ayrıldıkları için böyle bir şeyin olacağı ihtimali hiç aklıma gelmemişti. Pelin genelde kız arkadaşlarını bizim evde toplar eğer kendi onlara gidecekse de mutlaka planını önceden söylerdi. Böylece Cemal ile barışması evde tek kalmamak üzerine kurduğum bütün sistemi altüst etmiş oldu.

Ben bunları düşünürken Pelin yüzümdeki dehşet ifadesini fark etmiş olacakki — "Kötü bir şey mi yaşadın bugün? Eğer anlatmak istersen seninle kalabilirim." dedi. Sevgilisiyle barıştığı günü mahvetmek isteyeceğim en son şey bile olamayacağı için iyi olduğuma ve beni merak etmemesine dair yalan söyledim. Hem belki de sadece nezaketen sormuştu, kabalık edemezdim. Zaten Pelin de ısrar etmedi, tam arkasını dönüp gideceği sırada ondan odamın ışığı açmasını istedim çünkü son şoktan sonra hala bacaklarımda ayağa kalkacak güç bulamıyordum. Pelin odamın ışığını açıp iyi olduğumdan emin olmak ister gibi son kez yüzüme bakıp dış kapıya doğru yöneldi. Çok geçmeden aşağıdan Cemal'in arabasının sesini duydum. O an zaten Pelin'in benimle kalmayı teklif etmesinin nezaketen olduğunu anladım. Kendimi sankinleştirdim ve tüm yaşananların sadece kabus olduğuna inanmaya çalıştım daha sonra mutfağa gitmek için ayağa kalktım. İlk adımı attığım anda odamın ışığı titremeye başladı. Bir saniye bile düşünmedim, arkama bakmadan dış kapıya koştum, arkamdan aynı uğultu ve rüzgar beni dış kapıya kadar takip etti. Evin kapısından can havliyle çıktım ve kapı arkamdan büyük bir gürültüyle kapandı. Yalın ayak ve üzerimdeki incecik pijamalarla koridora çıkıp merdivene odurdum. Bizim dairenin içinden sesler duymaya başladım. Korkunç kahkahalar yine o anlamadığım dilde konuşmalar ve uğultu. Delirmediğimi anlayıp giriş kata inip dış kapıyı görecek şekilde oturdum.

Posta kutularının üzerindeki saate baktım 23.30'u gösteriyordu. Dışarısı karla kaplıydı ve giriş katta olduğum için tüm soğuk içeri doluyordu. Saat 07.00'de apartman görevlisi gelecekti. Gözlerimi açık tutmaya çalışarak beklemeye başladım.

SON

GECE YARISI KORKU HİKAYELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin