Benim Dünyam-BAŞLANGIÇ

81 13 22
                                    


Merhaba ben Atlas. Ve benim dünyam çok farklı. Bu gerçek mi yoksa subliminal bilinçaltı mesajı mı bilmiyorum. Ama garip şeyler görüyorum. Oldukça garip... Dünya böyle mi yoksa bu Benim Dünyam'mı? 15 yaşındayım ama dünyam çok garip...


'Işıklarınızı kapatın ve Dünyama odaklanın💫'

-------------

Her zamanki gibi dağınık saçlarımla okula gitmeye hazırlanıyordum. Okul sıkıcı geliyordu bana. Ama gitmek zorundaydım işte. Saçlarımı taradım, dişlerimi fırçaladım. Günlük rutin işlerimi tamamladım. Siyah, Rockstar baskılı tişörtümü giydim. En sevdiğim mavi kot pantolonumu giydim. Bizim okulun klişe bir havası vardı. Serbest giyinebiliyorduk. Derken aşağıdan bir ses geldi:

"Oğlum, Atlas; kahvaltı hazır! Aşağı gel!"

"Tamam anneciğim!"

Annem. Firdevs Sultan. Beni küçüklüğümden beri ders çalışmam için zorlar. Ama ben buna kulak bile asmayıp kitabın sayfasını bile açmam. Kulağımı çekip terlik fırlattığı ve her nedense vücudumun herhangi bir yerine tam isabet edişinin temelinde bu yatıyordu. Daha fazla annemi bekletmeden aşağı inmem gerekiyordu. Aksi takdirde anne terliğine maruz kalabilirdim.

Aşağı indim.

"Günaydın, annelerin bir tanesi!"

"Günaydın Atlas Efendi. Kahvaltını et de okula geç kalma bari."

Babam, Tarık; yine erkenciydi. Selam verip masaya oturdum. Yine beni birileriyle kıyaslıyordu.

"Oku da adam ol. Bak, yan komşumuzun oğlu Baran Galatasaray Üniversitesi'ni kazanmış. Sen ise boş boş oturup sanal oyunlara dal."

"Ama baba, hep beni yan komşularla kıyaslıyorsun. Amma yan komşumuz varmış ha. Şu ana kadar 150 tane falan yan komşumuz olmuştur." deyip gülmeye başladım.

"Biraz daha konuşmaya başlarsan annenin terliği geliyor."

"Tamam tamam. Susuyorum."

Söylediklerim gerçekten komikti. Ama beni anlamamışlardı. Kahvaltımı aceleyle yapıp evden çıktım.

Servisi beklemeye başladım. Tam gözümü bir yere odaklamıştım, o anda gözüm kayıp başka bir yere odaklandı. Gördüklerime inanamadım. Resmen kaldırımın kuytu köşesinde olan taş kendi kendine yuvarlanıp gidiyordu. Yanlış mı görüyorum diye anlamak için gözlerimi ovdum. Ama yine aynı şekilde o çakıl taşının kendi kendine yuvarlanışını gördüm. "Halüsinasyon falan mı acaba?" Diye düşündüm.Servis gelmeden o taşın yanına gitmek istedim. Ama artık servis gelmişti. Mecburen servise bindim. Her zamanki oturduğum yere, ikinci koltuğun cam kenarına bindim.

Yanımda en sevdiğim arkadaşım Sercan vardı.

"Dostum naber? Dalıp gitmiş görünüyorsun."

"Hiç. Boşversene, bak onun yerine sana ne anlatacağım. Bugün hangi hocayı kışkırtalım?"

"Fen bilgisi öğretmeni Leman hocaya ne dersin?"

"Kesinlikle harika olur derim."

Bizim her zamanki hallerimiz işte. Hocalarımızı kışkırtmaya bayılırız. Hep yaramazlık peşindeyizdir. 15 yaşında olmama rağmen anormal bir hayatım vardır.

Okula geldik ve içeri girdik. Yine o çocuk, "Salih." Bu çocuk tam bir egoist ve nefret ettiğim tiplerden. Bütün kızlar bu çocuğa bakar ve hep benimle uğraşır. Ne alıp veremediği vardı, onu da bilmiyordum. Benim yakışıklılığımı çekemiyor oluşu olası olabilirdi.

"Hey, bakın millet! Kimler gelmiş? Bay Ezik!" dedikten sonra herkes gülmeye başladı.

Ezik biri gözükmememe rağmen benimle hep "Ezik" diye dalga geçiyordu. Onunla biraz ben alay edeyim bari dedim:

"Iııııı pardon, saçlarınıza jöle sürmek yerine ineğe yalatmayı mı tercih ettiniz?"
dedim ve herkes kahkahalarla gülmeye başladı.

Asi çocuk 'Salih' çok sinirlenmiş görünüyordu. E tabiki cevap verememişti. Bu cevap karşısında hiçbir şey söyleyemezdi. Daha da küçük düşebilirdi çünkü.

Salih'le olan cebelleşmeden sonra Sercan'la beraber sınıfa çıktık. Sınıfta tabiri caizse esprilerin efendisi Caner vardı. Yine etrafta soğuk esprileriyle herkese espri yapıyordu. Ona görünmemek için yüzümü ellerimle gizlemeye çalıştım. Ama başaramadım. Yanıma geldi ve yine soğuk bir espri yaptı:

"Atlas hazır mısın espri geliyor. Rock yapmayan kişiye ne denir?"

"Ne biliyim ben ne denir." dedim ve cidden soğuk esprilerinden bıkmıştım.

"Yaprock denir. Hahahaaahhh" deyip gülmeye başladı.

Sırıtırcasına Sercan'la gülüyormuş gibi yaptık. "Hıhıhııh gerçekten komikmiş."


"Haydi bir tane daha espri geliyor.
Delete: Sil demek
Download: İndir demek
Deletedownload: Silindir demek
Ücretsiz İngilizce dersi verilir hahahh"

Sanırım bu gerçekten komikti. Ya da bana öyle geliyordu. Bilmiyordum. Caner kulağıma fısıldayarak:

"Leman hoca birazdan gelir. Ne yapalım?"

"Harika bir planım var. Ben okula gelmeden önce oyuncak fare getirmiştim. Bu çok eğlenceli olacak." deyip güldüm.

"Hahaahh bu gerçekten çok eğlenceli olacak." dedi Caner.

Leman hoca sınıfa geldi.

"Hadi bakalım, yerlerinize!" diye cırtlak sesiyle bağırdı.

Hepimiz yerlerimize geçtik. Leman hoca her zamanki gibi direkt derse başladı.

"Bugünkü dersimiz, canlıların sınıflandırılması!"

İçimden "Şimdi sınıflandırmayı hepimiz göreceğiz" deyip kıkırdayarak güldüm.

"Hadi bakalım, oyuncak farenin pimi çekilsin."dedikten sonra oyuncak fareyi yere koyup kimse görmeden çalıştırdım.

Leman hoca ayağının yakınında bir fare olduğunun farkında değildi. Fareyi gördü ve olanlar oldu:

"Ahhhhh fareeee!" diye bağırarak masanın üstüne çıktı.

Herkes gülmeye başladı.

"Aaaa hocam, tam da canlıların sınıflandırılması konusundaydık. Bir fare ziyaretimize gelmiş."dedim ve herkes gülmeye başladı.

EVEEETTT 1. BÖLÜM BİTTİ. BİRAZ FARKLI BİR KONU SEÇTİM. ATLAS'IN DÜNYASINI MERAK EDİYORSANIZ OKUMAYA DEVAM EDİN. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER ❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BENİM DÜNYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin