Acınız var mıydı bu hayatta ?
Ya da göz göre göre acıdan kıvranan insan tanıyor muydunuz ?
Daha bebekken başlardı acınız . Yürümek için ilk defa kalktığınızda bacaklarınız taşıyamaz ve düşerdiniz . Sonra pes etmez ve duvara tutunarak kalkardınız ayağa. Acı çeksenizde başarmak için çabalardınız . O zaman öğrenmiştik , acı çekmeden , çaba vermeden başaramayacağınızı .
Peki göz göre göre acı çeken insan görüpte yardım edemediğiniz biri var mıydı ? Bir şey yapmak istediğiniz halde elinizden acısını dindiremediğiniz kişi ?
Çocukken ailemle geçirdiğim her an mutluydum. Bazen annemden ufak dayaklar (!) yesemde yinede acı çektiğimde dindiren bir annem vardı .
Tâ ki annemi yerde baygın şekilde görene kadar .
Üniversite diplomamı sevinçle götürürken annemi baygın görmemle ne yapacağımı bilememiştim. Çünkü korkmuştum. Anneme bir şey olmasından .Olmuştu da . Anneme kanser teşhisi koymuşlardı .
Anneme bu konuda kızıyordum . Bana sürekli baş ağrıları çektiğini , acı çektiğini söyleseydi , hastaneye gidip tedavi ederek yenebilirdi ama o kadar çok ileri seviye olmuş ki tedavi edilemez durumdaydı .
Göz göre göre annemin acıdan kıvranmasına şahit olmuştum. Onu rahat ettirmek ve acısı biraz da olsa azaltacak ilaç versemde her gün şahit olmuştum.
Elimden sadece bu gelebilmişti . Ne kadar da çaresizmişim.Babam gemi kaptanı olduğu için geldiğinde haberi olmuştu durumdan . O kadar çok ağlamıştı ki , ilk defa böyle ağladığına şahit olmuştum. Oysaki erkeklere hep ağlamaz gözüyle bakılırdı değil mi ? Ama ben babamın odasına çekilip sessiz hıçkırıklarını duymuştum.
Evin direği erkek değildi . Evin direği bir kadındı . Aileyi bir araya toplayan , sinirlense bile siniri uzun sürmeyip alttan alan , aile fertlerinin mutluluğu için kendini feda eden bir kadın , bir eş ve bir anneydi .
Annemi kaybettikten sonra anlamıştım bunu . Çünkü biz savrulmuştuk. Babam kendini denize adamıştı . En son babamı cenaze töreninde görmüştüm . Kendini işe adayacağını ve kendime dikkat etmemi söyleyerek gitmişti.
Kadınsız bir hiçmişiz bizler .
Ben ise tıp fakültesinden mezun olmuştum. Bu bölümü annem istediği için okumuştum. Bana en kutsal mesleğin insanların ağrılarını dindirmeye çalışan kişiler olduğunu söylemişti . Bende doktor olmuştum. Çalışmayan bir doktor .
Annemi ağrılar çekerek can verdiğini , bir şey yapamadığımı gördükten sonra sadece aylar geçmişti ve atlatabildiğimi sanmıyordum. Çünkü geceleri hala rüyamda annemi görüyordum.
" Hey dalmışsın yine bir yerlere " diyerek gözümün önünde el sallayarak kendime gelmemi sağlamıştı.
" Senin bugün işin yok mu ? " diyerek bilgisayarla ilgilenmeye başlamış ve Jungkook saçlarıma öpücük kondurmuştu .
" Bu gece devriyede olacağım. Bu yüzden saat 7 'ye kadar izinliyim. Sen ne yapacaksın Jin~shhi ? " demiş ve koltuğa uzanmıştı . Yataktan kalkıp , koltuğa yatması peki ...
" Bilmiyorum , her zamanki yaptığımı yapacağım muhtemelen . "
" Yinede kendine dikkat et . Gece seni yalnız bırakmak hiç içim el vermiyor. " demişti Jungkook doğrularak . Jungkook'un bana karşı korumacı davranması hoşuma gidiyordu . Annemi hatırlatıyordu çünkü . Annem gibi beni korur , kollar hatta sevecenli , samimi öpücükler kondururdu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOMANIA
Fanfiction" Aşk mı ? Sevgi mi ? Sana olan duygularım aşkın yanında basit , sevginin yanında hiç kalırdı. Ben sana ilelebet bağımlıyım , bay hazine . "