" Adının anlamını taşıyorsun , bay hazine . Sen keşfedilmemiş bir hazinesin. "
♧♣
Hafızanızı resetlemek istediniz mi hiç ?
Bilgisayarlara reset atıldığı gibi hafızamızdaki tüm kötü anılarla birlikte iyi anlarınızıda unutmak ister miydiniz ?
Önceki hayatımı resetlemek istiyordum. Hafızamdaki tüm bilgileri , kötü anları , tehlikeli kişilerin konuşmalarını silmek istiyordum. Bir boka yaramıyordu çünkü.
Bu arada önceki hayatım derken hapishane öncesini kastettim. Hani şu herkesin villada yaşamak istediği yerde yaşadığım (?) ev . Yaşadım mı peki ? Hayır.
O ev yalanlarla , dedikodularla , baskılarla geçinen bir evdi . Orada yaşamak zulüm gibi bir şeydi. Kaç aydır burada kalıyorum ve bir hapisanenin bana özgür bir şehir olacağını düşünmemiştim.
Aile kavramını oluşturan kişiler bile ziyaretime gelmiyorlardı. En son adliyede görmüştüm. Hoş gerçi onları görmek istemiyordum. Onlarla birlikte geçmişimi de hatırlamak iatemiyordum .
Hapisaneye girdiğimden beri insanlardan uzak bir oda da kalmıştım. Tek başıma. Az insan huzurdu çünkü.
Her zamanki gibi duvarları eskimiş , bakım isteyen odaya girmiş ve elime siyah boyalı fırçayı alarak hayalimdeki resmi çizmeye başladım rastgele. Hayatım gibi karanlık olan renk ile .
Aradan belli zaman geçtikten sonra kapı açılmış ve parkeye atılan adımlarla gıcırtı sesi oluşmuştu. Büyük ihtimalle sağlık kontrolüm için gelmişti yeni gelen doktor.
Yeni geldiğini nerden biliyorsunuz diye sorarsanız , giden doktorlardan biliyordum. Ben buraya girdiğimden beri doktorların hepsi bu ortama dayanamayıp , gidiyorlardı. Kolay mıydı suçluların arasında yaşamak. Yeni gelen doktor da gidecekti. Bu bilgiyi bilmek zor da değildi .
" Adın ne doktor ? " demiştim sessizliği bozarak . O kadar çok durmuştu ki büyük ihtimal benim burada ne yaptığımı sorguluyordu kendince .
" Kim Seokjin . " demişti sonra . Kim Seokjin ... değerli bir hazine demekti .
" Çincede hazine , değerli hazine anlamına gelir ." Demiştim kendimden emin bir şekilde.
İsimlerin anlamlarının her zaman kişinin karakterleriyle uyum içinde olduğuna inanıyordum . Anlamları sanki kişiye işliyordu .
Elimdeki fırçayı boya kovasına bırakmış ve arkamı dönmüştüm , değerli hazineyi görebilmek için . Tanrım bu adam gerçek miydi ?
Uzun boyu ve zayıf bir yapısı olsada geniş omuzlarına oturan beyaz önlüğüne ellerini ceplerine koymuş , beni bekliyordu.
" Tabureye oturup , kolunuzu açın. " demişti beni biraz süzdükten sonra . Nasıl birisi olduğumu kestirmeye çalışıyordu . Fakat dış görünüşten doğru analiz yapılmazdı.
Tabureye oturduktan sonra kıyafeti dirseğime kadar kıvırdığımda Jin yanıma gelmiş ve biraz eğilerek kolumu tutmuştu.
Parmak uçları damarımı bulmak için koluma dokunurken , içim gıdıklanmıştı sanki . Ama rahatsız edici olarak değil ,hoş bir histi .Parmak uçlarıyla damarımı bulduktan sonra ince ve düzensiz parmaklarıyla kolumu kavrayıp , iğneyi saplamış ve kanımı almaya başlamıştı . Oysa kanımı alırken kanım değil içim gidiyordu .
Kanımı aldıktan sonra iğneyi çıkarmış ve pamuk yapıştırdı. Kanımı tüpe boşalttıktan sonra malzemeleri ceplerine koymuş ve ensesindeki steteskobu alarak kulağına takmıştı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOMANIA
Фанфик" Aşk mı ? Sevgi mi ? Sana olan duygularım aşkın yanında basit , sevginin yanında hiç kalırdı. Ben sana ilelebet bağımlıyım , bay hazine . "