Multi-Furkan
Gerçekten çok sinirli bakıyordu.Neden böyle baktığını anlayamamıştım.Biraz daha göz göze durursak heyecandan öleceğimi düşünerek sınıfa girdim.Sırama geçtim ve çantamdan telefonumu çıkardım.Mesaj gelmişti.Hiç mesaj almadığım için anlam veremedim ve mesajı açtım.
Bilinmeyen numara: Keşke seni ne kadar sevdiğimi, senin için neler yapabileceğimi görsen.
Bilinmeyen numara: Keşke o kahverenginin en güzel tonu olan gözlerinle bir kere bana bakabilsen.
Bilinmeyen numara: Keşke beni seni sevdiğim kadar sevebilsen.
görüldü.Ne demek istediğini gerçekten anlamamıştım büyük ihtimal benle oyun oynayan, eğlence için yazan birisiydi.Umursamadım ve görüldü atıp geçtim.
Telefonumu çantama koydum ve hocamızı beklemeye başladım.O sırada aklımda Furkan vardı.Neden öyle baktığını anlayamamıştım. Hocamız içeri girince bunu sonra düşünmeye karar verdim ve derse odaklandım.
Genek olarak derslerim iyiydi.Fizik hariç.Sayısal öğrencisiyim ve gerçekten Fizikten nefret ediyorum zaten yapamıyorum da.Aşırı gereksiz bir ders olduğunu düşünüyorum.
Sonunda ders bittiğinde çantamdan paramı ve telefonumu alıp kantine doğru ilerlemeye başladım.Sabahki alamadığım suyumu almalıydım çünkü gerçekten susamıştım.
Kantine geldiğimde sıra olduğunu gördüm ve sıraya girdim.Ta ki günün ikinci çarpışma vakasını geçirip yanana kadar.
Gerçekten insanların bugün benle dertleri ne anlayamıyordum.Tamam ilkinde benim de hatam olabilir ama şu an karşımda bana bakan kişinin elinde kahveyle koşmasına da anlam veremiyordum.
Gerçekten yanıyordum her tarafım kahve olmuştu.Acıyla inledim çünkü özellikle elim çok acıyordu.Karşımdaki kişi kim diye tahmin edersiniz.Furkan'ın yanından ayrılmayan iki kolundan biri olan Emre.
Mahcubiyetle bana baktı ve "Gerçekten çok özür dilerim, hepsi Furkan'ın yüzünden.Beni yakalamaya çalışıyordu, koşarken seni göremedim.Canın çok acıyor mu? " dedi.
Bense o an acıdan kimin ismini dediğini tam olarak duyamadığım için hızlıca cevap verdim.Yüzündeki mahcubiyetliği gördüğüm için pek bir şey demek istemedim.
"Biraz daha dikkatli olursan daha yararlı olabilir." hafif gülerek "Başka kişilerin yanmasını istemeyiz." dedim ve ordan ayrılmak için adımımı atmıştım ki Emre'nin sesini duydum.
"Dur! Üstünde kahve lekeleriyle gezmek istemeyeceğini tahmin ediyorum, sana giyecek bir şeyler vereyim.Benim yanımda yok ama Furkan'ın yanında olması gerekiyor.Gidip soralım, onun sweatshirtünü giysen sorun olmaz, sonuçta onun da bu kazayla yakından alakası var.Eğer beni kovalamasaydı bunlar olmayacaktı." dedi.
Bense Furkan'ın adını duyunca öylece kalmıştım.Bana Furkan'ın sweatshirtünü giymeyi teklif ediyordu.Ne diyeceğimi bilemedim.Emre sessizliğimi görünce lafa girdi.
"Lütfen izin ver, hem hatamı telafi etmiş olurum.Utanıyorsan utanmana gerek yok." hafif bi sırıtmayla "Furkan'ın hayır diyeceğini hiç sanmıyorum." dedi.
Bense o an düşüncelerimle boğuştuğum için ve daha fazla Emre'nin yüzündeki mahcubiyeti görmek istemediğim için kısık bir sesle "Peki." dedim.
Emre "Hadi gel! Bizim sınıfa gidelim.Furkan büyük ihtimal sınıftadır." dedi.
Sınıfa doğru ilerlemeye başladık.O sırada telefonumun bildirim sesini duydum.Açtığımda gene Bilinmeyen Numaradan mesaj olduğunu gördüm.
Bilinmeyen Numara: İyi misin? Canın çok yandı mı?
Bilinmeyen Numara: Lütfen cevap ver kıvırcığım iyi olduğunu bilmem gerekiyor.
Bilinmeyen Numara: Emre'yi de bi ara öldürmem gerekiyor. Hala üstüne o kaynar kahveyi döktüğüne inanamıyorum.
İstemsizce elim klavyeye gitti ve cevap yazmaya başladım.Neden bilmiyorum ama böyle bi istek duydum bir anda.
Hare: Kimsin nesin bilmiyorum ama iyiyim.Dert etmeni gerektirecek bir şey yok.
Telefonumu cebime attım ve yürümeye devam ettim.Ha bu arada söylemeyi unuttum Furkangil 12. sınıflar yani bir yaş büyükler bizden.
Sonunda sınıfa geldiğimizde herkesin bakışları bi an bize döndü.Ne olduğunu anlayamadım ama boşverdim.Emre hızlıca Furkan'ın yanına gitti ve konuşmaya başladı.
"Abicim senin yüzünden kızı yaktım. Elinde kahve olan bir insan kovalanır mı ya.Üstü başı da berbat oldu.Özür olarak üstüne giyecek bir şeyler vermek istedim ama yanımda giyecek bir şeyim yok.Senin sweatshirtlerin oluyor genelde yanındaysa versene.Zaten kızı zor ikna ettim." dedi.
Ben ise o an şaşkınlıkla Emre'ye bakıyordum.Beni zar zor ikna etmemişti sadece ben zorunluluktan evet demiştim.
Zorunluluk olduğuna emin misin?
İç sesimin verdiği cevapla pekte zorunluluk olmadığını farkettim.Sonuçta Furkan'ın sweatshirtü.
O sırada Furkan'ın bakışları garip bir şekilde üzerimde dolaşıyordu.Ne olduğunu anlamadım ama büyük ihtimal her yerim kahve olduğu içindi.Bu arada elim hala acıyordu ama çaktırmıyordum.Furkan'ın gözü elimde takılınca kaşları çatıldı ve bana dönüp "Revire gidip eline de bir baktırsan iyi edersin, kötü gözüküyor." dedi.Ve çantasından sweatshirt çıkartıp bana uzattı.
"Teşekkür ederim." dedim ve sweatshirtü kaptığım gibi kimsenin yüzüne bakmadan sınıftan çıktım ve hemen lavaboya gittim.
Hemen üstümü çıkardım ve bazı yerlerimi elimle ve suyla ovaladım.Kollarım yapış yapıştı.İşim bittikten sonra Furkan'ın sweatshirtünü elime aldım ve yavaşça burnuma doğru götürdüm.O an hayatım boyunca unutamayacağım anlardan biriydi.O kadar güzel tarif edilemez bir kokusu vardı ki zilin çalmasıyla kendime geldim.Hemen giyindim ve kendime çeki düzen verdim.Burda biri olmadığı için şanslıydım.
Bi an aklıma elim gelince bi sızı hissettim.Elimi unutmuştum ve baktığımda baya kızardığını gördüm.Revire gitmeliydim.Hemen yola koyuldum, zaten derse de geç kalmıştım.
Revire geldiğimde okulumuzun hemşiresi olan Berna ablayı gördüm.Hemen yanıma geldi ve "Noldu canım? Ne sıkıntın var?" dedi.
Ben de elimi göstererek olayları anlattım.Bana ağrı kesici verdi ve elime yanık kremi sürerek sardı.Teşekkür ettim ve odadan çıktım.Saate baktığımda dersin yarısının çoktan bittiğini gördüm ve gidip kantinde oturma kararı aldım.
Kantine geldiğimde tek tük kişiler vardı ve bunlardan biri de Furkangildi. Anlaşılan gene derse girmemişlerdi.Yanlarından geçerken Emre "Hare!" diye seslendi.Onlara döndüm ve kısık bir sesle "Efendim" dedim.
Şu an Furkan dahil hepsinin bakışları benim üzerimdeydi.Aşırı gerilmiştim.
"Elin nasıl oldu? Merak ettik." dedi.
Ben ise sondaki -k ekine bakıyordum. Merak ettik.Yani Furkan'da mı merak etmiş oluyordu.Bunu sonra düşünme kararı aldım ve benden cevap bekleyen üçlüye doğru baktım.
"İyi ya önemli bir şey değil." dedim ve hafif tebessümle yanlarından ayrılmak için adım attım.Ta ki bir ses "Sweatshirt yakışmış." diyene kadar.Olduğum yerde kaldım ve düşündüm.
Bu sesin kime ait olduğunu biliyordum.
2. bölümümüzün de sonuna geldik.Bu sefer daha uzun bir bölüm yazdım.Daha da artıcak gitgide bu bölümlerin uzunluğu.Umarım beğenirsiniz,diğer bölümlerde görüşmek üzeree <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE KOR | YARI TEXTING
Teen FictionBilinmeyen Numara: Keşke seni ne kadar sevdiğimi senin için neler yapabileceğimi görsen. Bilinmeyen Numara: Keşke o kahverenginin en güzel tonu olan gözlerinle bir kere bana bakabilsen. Bilinmeyen Numara: Keşke beni seni sevdiğim kadar sevebilsen.