1

529 46 31
                                    

Yine odamda ki camdan dışarıyı izliyordum. Odamın penceresi hastanenin bahçesine bakıyor. Böylece yürüyen ve bahçede oturan insanları izleyebiliyorum.
Çoğu vaktimi dışarıyı izleyerek geçiriyorum çünkü burada kısıtlı şeyler yapabiliyoruz. Özellikle yürüyemiyorsanız neredeyse hiçbir şey yapamıyorsunuz.

Ama bu benim için sorun değildi artık almıştım. Sadece beni kimse ziyarete gelmiyor ve bu beni çok üzüyordu çünkü annem ve babam kazada öldükten sonra birkaç kişi gelmişti ve şimdi onlarda gelmiyordu.

Hastane de kaldığım odanın yanında yaşlı bir amca var. Kanser olduğu için onu da hastaneden göndermiyorlar. Ve ben canım ne zaman sıkılsa onun yanına gidip onunla sohbet ediyoruz tam olarak etmiyoruz çünkü o çok fazla konuşamıyor. Çoğu zaman benim ona anlattıklarımı dinleyip bana  gülümsüyor.

Dışarıyı seyrederken içeri hemşirenin girmesiyle aklımdaki düşünceler uçup gitmişti. Hemşire "kontrol vakti" diyip gülümsemişti. Arkama geçip tekerlekli sandalyeyi sürmeye başlamıştı. Bu kontroller her ay yapılıyordu. Ve ben çoğu kontrolde başarısız oluyorum.

Hemşire doktor'un kapısını tıklayıp içeri girdiğinde doktor baktığı dosyadan kafasını kaldırıp bize gülümsemişti. "hoşgeldin jungkook bugün nasılsın" dedi. Gülümseyerek "iyiyim bay cho" dedim. "o zaman kontrole başlayalım" demiş ve ayağa kalkarak (hani şu iki yanında demir olan şey var ya adını bilmiyorum ondan işte) yürüyeceğim yere ilerlemişti.

Hemşire tekerlekli sandalyeyi sürerek doktorun yanına getirmişti beni. Doktor "hazırsan başlayalım" diyip bana bakmıştı. Hazırım anlamında başımı sallayıp önümde duran iki demire elimi koyup bedenimi sandalyeden hemşirenin yardımı ile kaldırdım. Bir yandan hemşire ayakta durmam için bana destek veriyordu.

Doktor'un "adım atabilirmisin?" demesiyle bütün gücümle derin bir nefes alıp ayağımı ileri itmeye çalışmıştım ama sanırım fazla kuvvet uyguladığım için ayaklarımın altındaki yumuşak siyah deri ile kaplanmış süngerin üstüne düşmüştüm.

Düşmem ile birlikte hemşire ve doktor hemen yanıma gelip bir şey oldumu diye kontrol ediyorlardı.

Her zaman yürüyeceğime inandım. İlk başlarda çok fazla üzüldüm ama sonra yürüyeceğime dair kendime söz verdim. Ve bu sözü tutamıyorum.
Aklıma gelen düşünceler ile gözlerimden birer damla yaş akıp yanaklarımdan süzülerek ellerime damlamıştı. Boş yere buraya geliyor ve yürüyeceğime dair aptal umutlar ediniyordum. Ağzımdan kaçan hıçkırık ile daha fazla ağlamaya başlamıştım. Doktor yere eğilip bana üzülmemem hakkında bir şeyler geveliyordu.

O da yürüyemeyeceğimi biliyordu ama bana söylemiyordu. Bunu herkes biliyordu. Sadece bana söylemiyorlardı. Ağlamaya devam ederken doktor beni dizlerim altından tutarak hafifçe kaldırıp sandalyeme geri oturtmuştu. "jungkook ağlamana gerek yok bunlar çok normal şeyler sadece bacağına fazla güç uyguladığın için bedenini taşıyamadın yarın istersen tekrar deneyebiliriz ne dersin?" dedi.

Yürüyemeyeceğimi bildiği halde bana tekrar denemeyi teklif ediyordu. Kafamı kaldırıp doktorun gözlerine baktığımda bana şefkat ile bakıyordu belki, belki de o benim yürüyeceğime inanıyordu. Bana yaklaşıp saçlarımı okşadığında ona yarım yamalak gülümsedim.

Bir daha denemek istiyordum ve bana bir şans daha tanımıştı. "olur" diyip gülümsemiştim. Hemşire  tekerlekli sandalyeyi sürmeye başlayıp odadan çıkıp uzun koridorda  ilerlemeye başladı. Ona"beni kang amcanın odasına götürürmüsün? "
dedim."tabiki de" diyip yeniden gülümsedi.

Kang amcanın odasının önüne geldiğimizde kapıyı tıklayıp içeri girdikten sonra hemşire beni kang amcanın yatağının yanına götürmüştü. Çıkmadan önce gülümseyip "iyi sohbetler" demişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

°Not an obstacle to love°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin