Babamın her zamanki sesiyle uyandım.
_koğuş kalk!
Evet bu babamın bize nazikçe söyledikten sonra 5 dk daha diye yalvarma sürecimizin sonuydu.
Sürünerek yataktan çıkıp rutin işlerimi hallettim. Staj kıyafetlerimi giymeye başladım. Okula veya staja gitmek istemiyordum ben artık. Hayatımı zehir eden insan görünümlü yılanlara sahte gülücükler göndermek istemiyordum. Kalabalıkta yalnız kalmak istemiyordum. Bunları düşünürken hastanenin önüne gelmiştik bile. Allah'a emanet ol prensesim diyerek temennilerini sunuyordu babam. Bende ona öpücük göndererek el sallamıştım her zamanki gibi. Baba kız ilişkimiz farklıydı bizim. Birbirimizi canımızdan çok sever ama onu gösteremedik pek fazla. Hoş ben sevgimi annemden başka kimsede gösteremiyordum ya neyse. İmzamı atıp staj yaptığım bölüme gelmiştim. Sıkıcı idare binasına doğru ilerledim. Tektim bugün. Yapıcak bir şeyde yoktu bu bölümde o yüzden izin alıp hastanede gezintiye çıktım. Dünden beri gelen mesajlara bakıyordum. Gizemi bulmalıydım. Bu aralar tek eglencem mesaj atan insanlarla oynayıp dalga geçmek. İnsan hiç tanımadığı bir insana neden mesaj atar ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilometrelerce Özgürlük
Non-FictionBu kitapta son bir kaç senede neler yaşadığımı anlattım. GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİ! İyi yapmışsınla iyi b*k yemişsin arasında gidip gelinen her çıkmazda her şeyin baştan başladığı, ve kimsenin özgürlüğü kısıtlanmayacağını anlatan bir kitap. Peki ben...