Ellerini uzat Christopher kirli ellerini. Uzat ki sevebileyim seni. Ölümüne sevebileyim. Kirli olman önemli değil artık.Öyle bir noktadayız ki seninle; sen önemsiz bir şeysin ben önemsiz bir şeyim. Anlamsız iki cümleyiz ikimizin de noktası yok.
Bir karın ağrısı gibi gecenin derinliklerinden gelip bir bulantıyla çarpışıyoruz şüphesiz. Zamane insanlarının yer yer endişe duymaktan kederlenmediği eski bir duygu kültürüyüz biz. Varoluşsal sancılarımız bile bu yüzyıla ait değil. Sallantılı hayallerimiz dökülüp gidiyor geceye sen de ben de bakıyoruz öylece.
Soğuk bir zeminde yatıyoruz, üşümüyorsun; ama sanki artık hiç üşümüyorsun Christopher. Toprağın altındasın, çırılçıplaksın rengin mora döndü şimdilerde.
Bilir misin Christopher mor asaletin rengidir derler krallar giyer kraliçeler biçermiş o rengi. Ben hiç sevemedim. Gördüğüm en iğrenç renkti hatta. Hele yüzündeyken. Ellerinde, tırnaklarında mesela. Bir bulantıyı çağrıştırıyor hepten, inceden. Dudaklarında görünce hele tutamıyorum kendimi kusuyorum artık içimde ne varsa. İçimden sevgim, nefretim sana olan her şey dökülüyor. Sen sanki çıkıyorsun içimden, dışarısı yağmurlu; rüzgar cama vuruyor.
Üşüyor bedenim ama tam göğüs kafesimin üstü yanıyor, sanki Olimpos'un ateşini benim içime gizlemişler; içim yanıyor Christopher nefes alamıyorum artık.
Döndükçe sana doğru; nefes alamıyorum artık.
Apartmandan biri tuvalette sigara içiyor tüm apartman kokuyor bununla. Sikeyim seni diyorum koridordan geçerken. Değiştir artık şu üçüncü sınıf sarma sigaranı be adam. Siktin tüm apartmanı. Sonra o içmese o sigarayı mesela ben de içmem, aklıma gelmez unuturum köşede.
Bi sigara yakmaya yelteniyorum, paketin yanında senin eşyaların var. Kalemin, defterin ve daha nicelerin. Endişeyle geri çekiliyorum, biliyorum çünkü şu kadarcık kaldı silsile silsile titrememe.
Gün ağarıyor Christopher bir gece daha bitiyor benim için. Sana hep aynı ama değil mi? Sana hep gece artık. Nemli iki metrekarelik bi' yer. Ama alabildiğine özgürsün şimdi.
Yanımdasın belki de; içinden diyorsun, amma boktan yazıyorsun be Felix gene içine ettin şiirin. Ben de sana diyorum ki adam olup yaşasaydın da sen yazsaydın. Gülerdin buna gevrek gevrek.
Aman be Felix derdin.
Aman be Felix.
Seni bana verdiklerinde, ellerime böyle. Çırılçıplak. Bir doğumu tekrar yaşadım seninle. Çok ağladım, inkarsızca. Belki annen de seni doğururken çok ağladı. Kederine miydi kaderine miydi orası meçhul; ama çok ağladıydı eminim.
Sen böyle soğukcana yatarken o hep giydiğin beyaz gömleğini de verdiler. Sanki bir o gömleğin vardı hayatında başka bir şeyin yokmuşçasına. Ben vardım aslında Christopher. En çok bana sahiptin. Hiç yıkamadım o gömleğini. Bazen soyunup sadece o gömleği giyiyorum uzanıyorum yatağa. Yatağım taş çatlasa bir buçuk metrekare. Ben en fazla yüz yetmiş santimlik bir adamım. Şimdi kıskandım seni Christopher. Senin mezarın benimkinden geniş. Tavanlarımızda aynı rutubet aynı kokuşmuşluk.
Yine de Christopher son bir kez yıldızları izlemek isterdim seninle.
Bir Ağustos gecesinde; ve her yerde.
Bir eş sancıyı çekmek isterdim seninle.
Son bir kez öpmek isterdim seni ellerimden, avuçlarımdan kayıp gitmeden önce.
Ama insan en kaybedendir aslında. Kaybettim seni zamana karşı bir yarışta ve bulanık bir günün sabahında aradan yıllar geçmişken anlıyorum bunu Christopher.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill your darlings. chanlix
Short StoryKaybettim seni zamana karşı bir yarışta ve bulanık bir günün sabahında; aradan yıllar geçmişken anlıyorum bunu Christopher. Nice özgür yıllara. [chanlix] [oneshot] [angst]