Başını bir gayeye satmış adam gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi;
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günlerden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmis, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizinde ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur,
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
Necip Fazıl KISAKÜREK