349
(...) Gözlerini sergiledi ruhuma. Galiba bu yetmişti ona tutunmam için. Hastalıklıydı, zehirliydi, kötüydü zihnim için. Beni öldürebilecek her şeydi. Buna rağmen bedenimin ve zihnimin onu arzulaması tanrının en soğuk şakası olabilirdi.
Kapıyı çarpıp çıktı odadan. Duvara boş boş bakmaya devam ettim. Yeşildi duvarlar.
Tutunduğum ne varsa alıyordu benden. Tüm duvarlarım, etten kemikten sınırlarım, düşündüklerim, zemin.. Hepsini alıyordu. Sürükleniyordum boşlukta. Ve sonra benden geriye kalan parçalarla her seferinde yeniden kendimi inşa etmeye çalışıyordum.
O ise yine geri geliyor ve sanki yıkıntıdan haberi yokmuş gibi yeniden balyoz darbeleri savuruyordu. Bir de arsızca son süsünü eklemek ister gibi gülümsüyordu. Lanet kalbim tekliyordu.
Duvara bakmaya devam ettim. Korkunç bir katildi. Her gün başka uzvumu kesiyordu. Şehrin ortasında sergiliyordu parçaları.. O memnundu. Ben yok oluyordum.
350
(...) 'Seni görmek istiyorum.' dedi.
Sustum, ona karşı gelemiyordum zaten hiç.
'İste.' dedim. Bunu istemesini istiyordum. Bunu istemesi beni tatmin ediyordu.
Usulca üfledi kulağımın arkasından.. 'Kulağının arkasında ufak bir ben var.' Öptü sonra orayı.
Ürperdim. (...)