Yedi

774 82 44
                                    

"Gguk-ah hadi daha hızlı!" Bunun üzerine Jeongguk daha da yavaşlamış, bir eliyle kızın belini, diğer eliyle de bacaklarından tutup kucağına almıştı.

RoseAnna neler döndüğünü anlamıyordu.Ama eğer bu bir rüyaysa hiç bitmesin istiyordu.Çünkü gerçekte Jeongguk'la bu kadar yakın olamayacağını bilmek, onu bir miktar üzüyordu.

Ayrıca neden yağmurdan kaçtığını da anlamıyordu.RoseAnna yağmuru çok severdi.

Çünkü bilirsiniz; göz yaşlarını saklıyordu.

Öte yandan çok uzaktan gelen gülüşme seslerini de anlayamıyordu.

Bir anda yüzümde olan ıslaklıkla uyandım.Salak salak etrafa bakınırken elinde su şişesiyle karşımda duran Chanyeol'u gördüm.Bu, neden rüyamda ıslandığımı açıklıyordu.

"Selam sürtük! İyi uyudun mu?" Ona sadece bayık bakışlarımı gönderip gözlerimi devirdim.Etrafa baktığımda dersimin çoktan bitmiş olduğunu gördüm.Sınıfta birkaç kişi kalmıştı.

Eşyalarımı hızla toplamaya başladım.Son olarak kalemliğimi de çantama koyup hızlı bir şekilde sınıftan çıktım.Saate baktığımda diğer dersimin başlamasına az bir zamanın kaldığını gördüm.

Dersimin olduğu sınıfa hızla yürürken sert bir şekilde kolumdan çekilmemle hala elimde olan çantam yere düştü.

Beni tutan kişinin yüzünü göremediğim için panik tüm bedenimi sararken kolumu kurtarmaya çalıştım.Sadece çalıştım.Şimdi burada çığlık atabilirdim ama ne olacaksa yine benden bilinecekti.

"Bıraksana kolumu manyak herif!" Sinirle kolumu tutan çocuğa bağırdım.

Bağırmamla çok uzaklaşmadan beni bir sınıftan içeri soktu.İçerisi karanlıktı ama her şeyi gayet net bir şekilde seçebiliyordum.

Karşımda ki kişi maskesini çıkarınca çokta şaşırmadığımı hissettim.Ancak biraz da olsa korktuğum su götürmez bir gerçekti.

"Ne istiyorsun Jongin!?" Jongin'in yüzünde her zamanki piç sırıtışı belirdi.Omzumdan tutup sert bir şekilde duvara itti.Ağzımdan acı bir inleme dökülürken vakit kaybetmeden sol elini duvara koyup ,beni duvarla arasına aldı.

"Düşünüyordum da Chaeyoung, bence o güzel geceyi tekrar edebiliriz." Boşta kalan sağ elini saçlarının arasından geçirdi.

"Asla!" Sesim beklediğimden de güçsüz çıkıyordu."Asla kendi isteğimle yapmam! ANLADIN MI BENİ? PEŞİMİ BIRAK ARTIK!" Kesinlikle sinirlenmem onun daha da hoşuna gidiyordu.

"O günde öyle söylüyordun.Sonuç ne oldu? Benim oldun."

"Yanlış söyledin! O zamanda kendi isteğimle seninle olmayacağımı söyledim.Sen bunu zorla yaptın! BEN BUNU HİÇ BİR ZAMAN İSTEMEDİM!" Yüzünde ki sırıtış yavaş yavaş kaybolmaya başladı.

Sakin ol RoseAnna.En fazla be yapabilir ki? Korkmanı gerektirecek bir şey yok.Okuldasınız.

"Aaa" bir şeye şaşırmış gibi söyledi."Ama şansa bak ki bunun zorla olduğunu tek ben biliyorum.Sana şu an insanların gözünde nasıl biri olduğunu söyleyeyim mi? Arkadaşının sevgilisini ayartan sürtüğün tekisin Chaeyoung!"

Göz yaşlarım hızla akarken dişlerimi sıkıyordum.Gerçeği zaten biliyordum ama başka birinden bu durumu sesli duymak daha çok acıtmıştı.

Sağ elini kaldırıp hızla duvara yumruk attı.Olduğum yerden sıçrarken kendimi duvara daha çok bastırdım."Benimle birlikte olmak zorundasın Chaeyoung! O güzel geceyi tekrar yaşayacağız!"

Tüm korkuma rağmen cevap vermekten geri kalmadım."O gün beni tek yakaladın.Şu an okuldayız.Bir bağırmam ile herkesi buraya toplarım Jongin!" Tıslarcasına konuştuğumda alaylı bir gülüş gönderdi.Kantinde yaptığı gibi saç tutamımı alıp parmağının etrafında döndürdü.

"Oh, ama Jennie Kim için yaparsın diye düşünüyordum Park Chaeyoung.Zaten onu benden kurtarmak için o mesajı atıp kendini kötü göstermedin mi?"

Bu sefer alayla gülme sırası bendeydi."On kişilik arkadaş grubu var.Ve aynı evde yaşıyorlar.Jennieyi hayatta tek yakalayamazsın.Hadi yakaladın diyelim, Jennie seni dövebilecek kapasiteye sahip Jongin.O kızların nasıl dövüştüğünü kendi gözlerimle gördüm."

"Sen...!" Birden boğazımı tutmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.Tüm gücüyle boğazımı sıkıyordu.Nefes almak gitgide zorlaşırken, Jongin kıpkırmızı kesilmişti.

Bir anda neden bu kadar sinirlendiğini anlamamıştım.Gözlerim kapanırken iki elimle Jongin'in elini itmeye çalışıyor, tırnaklarımı geçiriyordum.

Aniden gelen cam kırılma sesiyle Jongin'in parmakları gevşemiş, kısa bir süre sonra da tamamen yok olmuştu.Ellerimle yüzümü kapatıp yere çöktüm.Ayaklarımı kendime çekip daha rahat bir pozisyon aldım.

Tek gelen ses Jongin'in acıyla inleme sesiydi.Ancak gelen kişinin bile kim olduğuna bakacak cesareti kendimde bulamıyordum.

"Seni piç kurusu! Kızı nasıl tehdit edersin?!" Bir kaç saniye sonra ellerimi yüzümden çekip ne olduğuna bakmaya başladım.

Başında kırılan şişe yüzünden daha fazla ayık kalamayan Jongin, ve sinirle ona küfreden Kim Jisoo.

"Ne kadarını duydun?" Bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum.Kısık sesle mırıldanmama rağmen Kim Jisoo beni duymuş, ne hissettiğini anlamadığım bir ifadeyle bana bakmaya başlamıştım.

"Neler olduğunu anlayacak kadar olanı duydum." Ardından hiç beklemediğim bir şey yaptı.Yanıma çömelip kollarını boynuma doladı.Yaptığı hareketle hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Selam, nasılsınız! Ben iyi gibiyim.İdare ediyoruz işte.
Neyse, artık çoğunlukla düz yazı yapacağım.Tabii bu hikaye benim taslağımda.Kim bilir ne zaman yayınlarım?

Rosekookla kalın canlarım!

Rosekookla kalın canlarım!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sorry/RosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin