2.-Rüyanın içine hapsolmak istedim-

78 11 6
                                    

Omuzlarımda hissettiğim el ile açtım gözümü. Dün uyuya kalmış olmalıydım, tüm gece boyunca yamuk bir şekilde uyumanın vermiş olduğu ağrılar yüzünden kısık bir ses ile inledim. Birde üstüne üstlük üşüyordum.

Üstüme kalın bir battaniye örtüldü bir kaç saniye sonra, arkamı döndüm ve Hoseok hyungu gördüm. Kaşlarını çattı.

"Jimin delirdin mi sen?! Hasta olacaksın tüm geceyi burda geçirdiğine inanamıyorum."

Ses çıkarmadım. Bazen mantıklı düşünemiyor olabilirdim ama benim yerimde kim olursa olsun, aynı duruma düşerdi. Min Yoongi sıradan biri değildi, o benim cennetimdi, nefesimdi, bahar aylarında açmaya başlayan çiçeğimdi. O varken hep baharı yaşardım zaten ben. Çiçekler açtırırdı zorlu şartlara rağmen ayakta kalmayı başaran dallarıma. Şimdi ise zavallı dallarımdaki yapraklar tek tek dökülüyordu. Hak etmişler miydi? Pek sanmam.

"Jimin böyle düşünmeye devam mı edeceksin? Jin hyung senin için ruh sağlığı merkezinden bir randevu almış. Oraya gitmen gerek, ben seni bırakarım ama önce eve gidelim. Sıcak bir şeyler içersin, karnını doyurursun."

Elini uzattı. Destek alarak ayağa kalktım. Ruh sağlığı merkezindeki kadını asla sevemedim. O yüzden oraya gitmekten nefret ediyordum. Oradaki çalışanların üzerimde dolanan bakışlarından,boktan kokusundan,hissettirdiği huzursuzluktan, orayla ilgili her şeyden nefret ediyordum. Fakat gitmeyi kabul etmezsem daha kötü yöntemlere başvuracaklarını bildiğim için kabul etmek zorunda kalıyordum.

Eve gittik, sadece sıcak bir kase çorba içtim. Namjoon ve Jin hyung bana fazla kızdılar. Artık cidden sıyırdığımı, Tanrı'ya akıl hastanesine kapatılmam için dua ettiklerini söylediler. Bence durum o kadar da vahim değildi. Bir şekilde hayatımı sürdürebiliyordum sonuçta.

"Ben odama çıkıyorum hyung, zamanı gelince giderim"

Odama çıktım ve elime günlüğümü aldım. Buraya yazmak beni cidden rahatlatıyordu. Elime kalemimi aldım ve yazmaya başladım.

Selam sevgilim,umarım şu an mutlusundur. Hyunglarımın zoruyla tekrar psikoloğa gitmeye başlayacağım.
O kadından nefret ediyorum. Eğer her şeyi göze alacak çıldırmış olsaydım, yapacağım ilk şey onu öldürmek falan olurdu. Yoongi belki bu söylediklerim seni üzecek ama su içerken bile zorluk çekiyorum, nefes alırken bile acıyor canım, napacağım?
Artık toparlanmak istiyorum ama olmuyor, yapamıyorum. Bu gece senin yanında uyudum. Eski zamanları hatırladım, birbirimize sarılmadan uyuyamazdık.
Sen olmadan hep kabus görürdüm hatırlıyor musun? Ben ilk defa dün kabus görmedim.
Birlikteydik, ellerimi tutmuştun. Han Nehri'nin orda oturmuştuk. Senin dizinde yatıyordum, sende benim saçlarımı okşuyordun.
O kadar güzeldi ki Yoongi. Ben asla uyanmak istemedim, o rüyanın içine hapsolmak istedim. Şimdi gidiyorum sevgilim, eve dönmeden önce seni ziyarete geleceğim.

Ruh Sağlığı Merkezine doğru yürümeye başladığımda Yoongi'nin babasını gördüm. Yoongi ile araları iyi değildi, piç herif oğlunun cenazesine bile gelmemişti. Eğer hyunglarımdan azar işitmeyeceğimi bilseydim, bir güzel pataklardım gerizekalıyı.

Uzun süren yolculuğumun ardından varmıştım. Bana yine saçma sapan sorular soruyor, bazı şeyleri kabullenmem gerektiğini söylüyordu. Buraya boşuna para ödüyoruz, cidden!

Bayan Kim, ellerini boynuma koydu.
"Jimin, eğer hayatına yeni birini alırsan bu eziyetten kurtulursun. Hem ben sana yardımcı olurum."

Boynumdaki elini ittirdim.
"Sağolun Bayan Kim, ben böyle iyiyim"

"Hadi ama Jimin... sende istiyorsun, biliyorum"

Cümlesinin sonunda ellerini ellerimin üstüne koydu. Hızlıca çektim ellerimi ve ceketimi alıp, odadan çıktım.

Sinirden gözlerimden yaş akıyor, buraya gelmeyi onaylayan beynime sövüyordum.

Veeee bölüm sonu okuduğunuz için bol kalpler portakallarım.🧡🧡🧡
Oy verir ve yorum yaparsanız çok mutlu oluruz.😘😘

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dairy -YOONMIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin