Saat on gibi bay Welmer kahvaltısını bitirip hazırlanmıştı. Alvaro'ya arabayı hazırlamasını söylemişti.
Bruno "Baba. Bay Welmer'i toplantı için nereye bırakıyorsun?"
Alvaro "Kasabaya gidince beni orada bırakır, aracı kendisi sürer ve dediği saatte de gelir. Hiç toplantı yaptıkları yeri görmedim."
Bruno "İlginç. İyi yolculuklar. Ben havuzu doldurmaya gidiyorum."
Alvaro 1967 model Chevrolet Impala'nın kontağını çevirdi ve yavaşça hareket etmeye başladılar. Bay Welmer bu aracı 4 yıl önce almıştı. Araç siyahtı, uzunca gövdesi vardı. Koltukları orijinal kırmızı deri kaplamaydı.
Toprak yoldan çıkıp Abambres'e yöneldiler.
Bay Welmer "Ines."
Ines "Efendim bay Welmer."
Bay Welmer "Kasabayı seviyor musun?"
Ines "Evet efendim."
Bay Welmer "Belki kasabalı biriyle evlenip bundan sonra orada yaşarsın. Ne dersin?"
Ines biraz utangaç tavırla "Belki efendim."
Bay Welmer'in aklında toplandıkları daha doğrusu kumar oynayıp, içki içtikleri oyun salonunun bekçisine bir kız bulmak vardı. Ines gayet uygundu. Bu durum onun için bir işçi kaybı anlamına gelse de bir yandan ummadıkları anda sırlarına ortak olan bu bekçiye bir sus payı vermeleri gerekliydi. Aslında iyi biriydi. Sadece duymaması gereken bazı şeyleri duymuştu. Bu yüzden maaşı 200.000 Escudo olmuştu. Ve en son toplantı yaptıklarında içkileri dağıtırken yaşının 28 olduğu ve evlenmek istediğini söylemişti. Birini bulmamıştı. Birini bulmalarını istemişti adeta.
Toplandıkları yer Mirandela kent merkezinin 5 kilometre batısında bulunan iki katlı bir villa tarzı evdi. Burayı zengin çiftlik sahibi olan beş kişi almıştı. Hiç birinin eşleri ve çalışanları burayı bilmiyordu. Herkes kendi aracıyla ve kendisi sürerek gelirlerdi... Havuzu, çeşit çeşit meyvelerin olduğu yirmi kadar ağaç vardı. Ayrıca gelen araçlar içinde park yeri. Bu evin en güzel manzarası ise Tue nehrinin hemen kenarında olasıydı. Özellikle yaz aylarında harika oluyordu... Bekçi Amavel alt katta kalıyordu. İki odası ve büyük bir salonu vardı. Üst kata yan taraftan bir merdivenle çıkılırdı. On dört basamaklı merdiven büyükçe bir balkona çıkıyordu. Kış aylarında büyük salonda oyunlar oynanırdı. Salonun sol dip köşesinde şömine olmasına karşın havanın çok soğuk olduğu dönemlerde büyükçe bir soba vardı ve içinde odun, kömür eksik olmazdı. Salonun sağ köşesinde pencerenin yakınında yuvarlak, kırmızı bezle kaplı, sekiz kişilik dev bir oyun masası dururdu. Oyunun ana merkezi burasıydı. Masanın paralelinde en dipte ise buzdolabı vardı ve içi her zaman Porto ve Madeira şaraplarıyla doluydu. Salonun ortasında ise büyük bir kilim ve Sintra ustalarının yaptığı koltuk takımı. Duvarda kocaman bir saat ve onun altında gramofon. Genelde Fado müziğinin(Portekiz yerel müziği, özlem ve hasret duyma duygusuyla özdeşleşen şehir müziği) temsilcileri Mariza, Misia'nın plakları sırasıyla çalardı. Diğer duvarda ise dart vardı. Her gelen genelde birkaç atış yapardı. Ve bu yüzden duvarın bazı yerlerinde çelik uçlu okların darbelerinden dolayı izler vardı. Yaz aylarındaysa oyunlar genelde balkonda olurdu. İçerideki masa kadar olmasa da yine de küçükte denmeyecek bir masa vardı. Masanın etrafındakiler ise gerçekten seçkin kişilerdi. Kentin belediye başkanı Vitor, Meclis üyesi Maher, Sosyalist parti üyesi Flavio, Hakimler Saif ve Costa, savcı Ryder, polis teşkilat müdürü Luis, Çiftlik sahipleri Hugo, Edgar, Gil ve Vasco'yla gecelecek dönem Sosyalit partinin cumhurbaşkanı adayı Renato. Çiftliğin ihtiyaçlarını, bekçinin maaşını, toplantı zamanı yapılacak olan ızgaranın eti, balığı, içkileri bu çiftlik sahipleri tarafından karşılanırdı. Şehrin yönetiminde olan bu kişilerde gelip bunlardan faydalanır ve çiftlik sahiplerinin bir derdi, sıkıntısı olursa hemen çözüme kavuştururlar, şikayetler olursa da görmezden gelirlerdi. İçlerinden bazıları kumara katılırdı. Bunun dışında da genelde yanlarında eşlerinin dışında gizli buluşmalarının kaçamakları olurdu. Bu çiftlik onların ikinci yaşam alanlarıydı. Bu zengin ve şöhret sahibi kişiler her türlü zevke sefaya ulaşmış ve artık yaptıkları çoğu şey sıradan sıkıcı bir hal almaya başlamıştı ki, içlerinden siyasi olarak en güçlü olan Renato ortaya bir fikir attı... Solcu askerlerin dört ay kadar önce 25 Nisan 1975'te yaptığı kansız Karanfil Devriminden sonra ülkenin başına solcular geçmişti. Renato da Sosyalistlerin 1976 yılındaki cumhurbaşkanı seçimlerindeki adaylarından en güçlüsü, hatta adayı olarak dile getiriliyordu. Başkent Lizbon ve bulundukları bölgede sözü geçerdi. Ki kimse karşı çıkmayı aklına bile getirmezdi. Gelecek yıldan itibaren ülkenin başına geçecek olan kişiydi ve ona karşı çıkmaya çalışan kişilerin çoğu ya işinden oldu ya da bir suçla içeri atıldı. Müthiş bir gücü vardı... En son toplantıda Renato'nun ortaya attığı fikirden dolayı bazıları itiraz etse de yine de çoğunun hoşuna gitmişti. Kansız darbeden sonra tutuklananların mahkemeleri bitmiş ve idam cezasına çarptırılmışlardı. Üst mahkeme de çok kısa zamanda kararı onaylamış ve infaz için 7 Ağustos'u belirlemişti. Renato idam cezasını izlemeyi isteyip istemediklerini sormuştu. Ama bunların hepsini oyun haline getirecekler ve daha zevkli hal alacaktı. Yıllardır aynı oyun, içki ve kadınlardan sıkılan bu zenginler için bu yeni oyun gözlerinin parlamasına, vücutlarındaki kanın damarlarında hızlı akmasına neden olmuştu. Ve tabi ki Renato olayın heyecanına kapılıp bunu bekçi Amavel'in yanında anlatmıştı. Olan olmuştu. Zengin topluluk bu zevkten uzak kalmak istemiyorlardı. Mezat düzenleyeceklerdi. Satış olacaktı. İdamı izlemek isteyen parayı basacaktı. Para da tabi ki Renato'nun cebine girecekti. Böyle bir zevke ulaşmanın siyasi ayaklarını halletmek kolay değildi(Renato için çocuk oyuncağıydı) ve bunun bir karşılığı olmalıydı. Toplam 5 çiftlik sahibi, Belediye başkanı ve Meclis üyesi mezata katılacaktı. Bu yedi kişiden üçü izleyecekti sadece. Bunun için teklif sunacaklardı. Meclis üyesi 1, Belediye başkanı 2, bay Welmer 3, baş parmağını makineye kaptırdığı için dört parmaklı kalan Vasco 4, Hugo 5, Edgar 6 ve Gil da 7 numaralı tabelaları eline aldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRUNO'NUN MEZATÇILARI
Исторические романы1975 yılında Portekiz'in kuzeydoğusunda bulunan bir çiftlikte yaşanan olayların cinayetle sonuçlanması ve Bruno'nun idama mahkûm edilmesi. Zenginlerin ise bu idam cezalarını izlemek için mezatta yarışmaları...