Hayatımın tamamen değişeceği bir yere doğru annemle beraber yolculuk yapıyorum.Tanrım derdim ne benim ki.Korktuğumu hissediyorum.Yaklaşık 1 saat sonra babamın yanında kendime bambaşka bir hayat kuracaktım en azından 1-2 yeni arkadaşla bu lanet yere alışmayı saglayabilirdim kiii bu imkansızdı. Benin için hayat kulaklığımdan ibaretti.
Annemin kulaklığımı çekmesi üzerine"Kızım böyle içine kapanma ne olursun.Ben seni asla bırakmak istemedim,istemem de.Hayatım boyunca seni hep yanımda isterim." Anneme kötü bir bakış attıktan sonra konuşmasına devam etti."Biliyorum bana çok kızgınsın ama elimden gelen bu."
Gerçekten çaresiz gözüküyordu. Ama babamın bunu anneme acı vermekten başka hangi niyette yaptığını anlamaya çalışırken annem yüzümü okşadı.Bir anda tüm kızgınlığım uçup gitmiş yerini gözyaşlarım almıştı.
"Ama anne dava sonuçlanmadan neden onun yanında kalıyorum ki?!? Benim tek istediğim lanet hayatıma bi nebzede olsa mutlu olarak geçirmekti. Hangi gülüşümü,hangi mutluluğumu tam olarak yaşadım ki??!" hıçkırarak ağlamaya devam ederken annemde bana katılmış çevreden gelen "Ne oldu bunlara böyle?!?"bakışlarına aldırış etmiyorduk.
Babam bizi almak için otobüs garında bekliyo olacak ki gelmemize yakın 30 defa aradı.Annem benimle 2-3 gün kalacaktı. Ortama uyum sağlamaya katkıda bulunmak istiyormuş. Bu bana yaptığı işkenceden başka birşey değildi.Babamı uzaktan da olsa görünce tüm gücümün emilip,ruhumun çekildiğini sandım.Annem anlayacak olmalı ki bana sarıldı.
Kısa bir süre sonra babamın yanına gittim.Babam bana uzunca sarıldıktan sonra "Kızım seni o kadar çok özledim ki.Kokunu,bakışını,olmadık yerlerde gülmeni" baktım babam drama bağladı hemen lafa atladım. "Baba beni yanında neden istiyorsun?" Biraz meraklı sorduğum için olsa gerek bana kızmak yerine uzun uzun baktı. "Kızım bunları konuşuruz.Şimdi dinlen.Yoldan daha yeni geldin." Tüm merakımı bir yere fırlatmaya çalışsam da içim içimi yiyordu.
Annem ve babam arabada hiç konusmamışlar,konuşmayı daha doğrusu bağırıp çağırmayı eve bırakmışlardı.
Araba hızla yol alırken burnuma gelen deniz kokusu başımı döndürmüştü. "Baba durur musun? Sahilde yürümek istiyorum."
Babam yavaşça arabayı durdurdu ve bir yere parketti.Bu hem onlar için hem benim için iyi bir alandı.Ben birazda olsa bi şeylerden uzaklaşırken onlar benim gibi büyük bir sorunu çözmek için konuşup,bağırıp çağıracaklardı.
Siyah vanslarımı çıkarıp elime aldıktan sonra kulaklığımı takıp play tuşuna bastım.Tüm bedenim mikrodalga fırınına atılmış gibi çözülmeye başlamış, şarkınında etkisiyle kendime büyü yapmış gibi hissediyordum.Hava ne kadar yaz aylarını hatırlatacak olsa da hafiften bir rüzgar tüylerimin ürpermesine sebep oluyordu.Yavaşça kumların üzerine uzandım.Gökyüzü gözlerimden bedenime akarken çarpan topla feleğim şaşmıştı.Kafamı kaldırıp kulaklığımı çıkardım.
"Heyyy orda ki.Topu göndersene."
Bir hışım ve acıyla topu onlara attım.Hadi ama bu çocuklar bi harikaydı.Hepsi cennetten çıkma gibiydi.Vücutları ne çok sıska ne de çok şişmişti.
Bir el bana uzanınca kafamı yukarı kaldırdım.İlk dikkatimi çeken bir çift mavi göz olmuştu. Gökyüzü yanında sönük kalıyordu.Kumral dağınık saçlarını elmacık kemikleri tamamlıyor adeta cennetten geliyorum edası içerisindeydi.
Tüm bu ağız sulanmasından sonra elini tutmadan ayağa kalktım.
Elini tutmadığımı görünce yüz kasları gerildi ama hala çekiciydi.
"Şey yenisin burda yada kısa bi kaçamak yapmak üzere geldin değil mi? Ben Kağan ve top için özür dilerim"dedi.
Çok sempatik olmasına rağmen ismimi bile söylemeden kalktım ve annemlerin olduğu tarafa doğru yürüdüm.
"İsmin?!?"diye sorduğu anda kulaklığı tekrar taktım.
Annem ve babamı arabada beklerken Kağan ve takıldığı grup bizim arabayla diğer araba arasından geçtiler.
Belli ki hava kararmaya yakın olduğundan evlere dağılıyorlar yada bir parti için hazırlanmak üzere gidiyorlardı.En azından Kağan bana bunları anımsatmıştı.Amerikan tarzı yetişmiş cool olmak için kıçlarını yırtan bir gruba benziyorlardı.
Tüm ilgim bir anda ona yöneldi. Kulaklığını takmış, simsiyahlar içinde, postalları ve yeni çıkmaya başlamış sakallarını incelerken sigarayı dudaklarının arasına yerleştirip çakmağın alev almasını sağladı. Bir anda kapşonunu geriye doğru attı.Tüm gözlerim bir anda vücut kıvrımlarına dikkat kesilmişti.Şarkı filmlerdeki gibi arka fon oluştururken kapı açıldı.Annem yanıma oturdu ve bana göz ucuyla baktı.Ağlamıştı.Ahhhhh o adam yine ağlatmıştı annemi.Kapıyı hızlıca açıp koşmaya başladım.Annem "Ne oluyo Toprakkkk,ne olduuuu?!??"diye bağırırken kendimi denize doğru koşarken buldum.Oysa yüzme bilmiyordum.
Tüm vücudumu denize gömerken,bileğimi birisi kavradı.Büyük olasılıkla babamdı yada annemdir.
Kucakta taşındığımı ve dışarda ki sesleri hissedebiliyordum.Gözlerimi açmaya korkarken kurtarıcımın kim olduğunu görmek için hafif açtığım gözlerimin siyahlar içinde ki çocuk olduğunu görünce birazda su yutmanın etkisiyle öksürmeye başladım.Hadiii amaaa bu bir ölüm meleğiydi.
"İyi misin? Dedi nazikçe.Sesi kulaklarında bir ninni etkisi yaratıyordu.Evet der gibi kafamı salladım.Annem yanıma gelince azrail meleğim yanımdan uçup gitti.
Yavaşca ayağa kalktım,babam beni sırtında taşımayı önerse de plaj havlusuna sarılı bedenimi arka koltuğa yerleştirdim.
Eve geldiğimizde annem tek kelime etmedi.
Babamın ise sorduğu tek soru "Bunu neden yaptın?" olmuştu.Cevap vermeden bana gösterilen odama yöneldim.
Sıcak bir duş bana iyi gelecekti.
İlk hikaye yazışım değil ama burada ki ilk hikayem.İyi veya kötü yorumlarınızı almak istiyorum.Sizi seviyorum :)