sabah uyandım penceremden vuran güneş ışığı odamı aydınlatmışdı.Bugün çok güzel uyumuştum fakat zamanla olacaklardan habersiz kahvaltı sofrasına oturdum.Annem valizimi hazırlamış her şeyi didik didik düşünmüştü.Kahvaltım bitti.Çay içiyorduk,babam gitmek için saati kollarken ben ise heyecandan ne hayallerde geziniyordum.Brezilyaya manaus'a gidiyorduk en sevdiğim kuzenim Laura'yı çok özlemiştim.Hava limanına varmıştık.Uçaklar çok büyüklerdi onlardan gözlerimi alamıyor tekrar tekrar uçaklara bakıyordum.O sırada babam tatlı bir şekilde eğildi ve bana:
-Kızım korkarsan yanındakilere söyle seninle ilgilenirler,dedi
Yarım saat daha bekledik babam benimlr o kadar çok ilgilendiki sanki onu bidaha senelerce göremiyecemişim gibi gelmişti.Sonra üstümüzü.bir gölge kapladı.Öğleden sonra olduğu için uçağım gölgesi tam üzerime gelmişti.Biraz daha dikkatli bakınca uçağın pembe olduğunu farkettim.Babama dönerek:
-Baba bak pembe bir uçak! bu uçakdan hiç kokrmuyorum dedim ve sarıldım.İşte burada bir ay sandığım maceram yeni başlıyordu.Uçağa bindim,kemerimi takdım, aslında beni görenler şaşırıyordu.Yanımda ağlayan kadınları görüp kahkaha atıyordum.Yanımda bir teyze vardı bana dönerek:
-ismin ne senin yavrucuğum,dedi
-zeynep,dedim
Yavaşca yanıma yaklaştı ve çantasında bir şey arar gibi elini kollayarak:
-şeker yermisin, dedi
Şekeri çok severdim ama babam gitmeden önce yabancıların verdiği şeyleri "biz yokken yiyemezsin demişti"ona uyarak kibarca reddettim.Biraz zaman sonra uçakda bir titreşme oldu.Üç dakika sonra kabin görevlilerinin çok hızlı olduklarını farkettim.Benimle beraber farkedenlerin sayısı giderek artıyordu.Aniden bir anons verildi:
-Kemerleri takınız uçağımızda motor arızası vardır en yakın piste iniş yapmak üzereyiz,anons geçildi.
Ardından kemerlerimiz takılıydı ama kısık bir ses vardı:
-motorlar bizi oraya kadar taşıymaz! Haritadan inecek arazi arayın hemen,denildi.Bu ses pilotun anons düğmesini kapatmadığını bize gösterdi.
Sonra birde şu ses geldi;
-paraşütleri ayarlayın hemen!
-ya ya sen ne yapcan!
-dediğimi yap görevli atla ve anons geç, yakındaki orman merkezinin birine git ve hava ambulansı getirilmesini söyle hemen!
-tamam efendim,sesinide duyduk.Ambulansları duyan ben iyice tırsmıştım ama korkmamaya çalışıyordum.Yanımdaki teyze sürekli bişeyler okuyordu.Artık düştüğümüzü anlayabiliyordum,uçak hızla yeşil bor ormana iniyordu.Ama aklımda şu vardı
Yaşarsam pilotun dediği gibi bir orman merkezi bulup kurtulabilirdim.Daha sonra herkes sanki ölmeyi bekliyor gibi boynu bükük oturuyordu,ben ise cama odaklanmıştım.Yere son 3 metre kadar az bi yüksekliğimiz kalmıştı.Sonra odaklandığım cam patladı ve zifiri bir karanlık gözlerimi kapladı.Saçlarımdan boğazıma dokunan bir el vardı soğuk ve titrek bir el.Titrek bir sesle:
-yaşıyor!,dedi
Gözlerimdeki karanlık yavaş yavaş siliniyordu fakat hala düşmemiş gibi düşünmek istiyordum.Gözlerim tam açıldı. Yanımızda bir dere ve göz alabildiğince ağaçlar vardı.Doğrusu bu beni ürkürmüştü. Yaşayan kişiyse sadece dokuzdu. Pilot Ölmüştü ama ondaki telsizlere ihtiyaç olunduğu için enkazdan çıkartıp tüm iletişim cihazlarını aldılar.Ardından içlerinde birinin söz sahibi olması gerektiği için biri kimliğini göstererek ben mersin askeri kışlasında assubaydım dedi.Kimse ona karşı çıkmadı. Bu adamın ismi mehmetti.Sarışın kıvırcık saçlı,hafif bir sakalı olan yirmili yaşlarda gibi gençe ve dinamikdi.Ona Mehmet Çavuş diye hitap ediyordum.Henüz diğerlerinin adını öğrenmemiştim.Mehmet çavuş iş birliği
Yaparak bize görevler verdi.Henüz küçük olduğum için beni bir ağaç tepesine koyarak burda ses yapma dedi.
Cebinde birkaç farklı çakısı vardı.Bunları yırtıcılardan korunmak için kullanın dedi.Saat öğlen ikiydi.Bu kadar şeyden sonra ağaca uyudum.Gözlerim bir bukelemunun üzerimde gezmesiyle açıldı.Tam çığlık atcaktım ki bir ses koptu.İlerdeki ağaçlardan kuşlar uçuştular.Yavaşca oraya gidiyordum.Acaba bir yırtıcı hayvanmı saldırmışdı.Sonra ses gelen yeri görebilecek bir yere çıktım.Gördüklerim mehmet çavuşun mermi doldurarak karşıya sıkmasıydı.Tam o sırada mehmet çavuşu kocaman bir mızrak sıyırdı.Şaşkınlığımı gizleyemiyerek yardım edin dedim.Oraya koşarak gelen biri kadın 2 si erkek e kişi koşarak geliyordu ki bir mızrak erkek olanın karnını yarıp geçti.Böyle üç kişu daha gözümün önünde tek tek gittiler.Sonra mermisi biten çavuş teslim olun yoksa hepimiz ölcez dedi.Elleri havada etraflarına bir ağ ören bu insanlar çok korkunçtu.Ben hariç herkes onlarla gitti.Kocaman ormanda tek kalmış ve kurtarmam gereken insanlar vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pembe uçak
Adventure1 ay tatile gittiği Brezilyada bir uçak kazası geçiren 12 yaşındaki bir kızın hayatta kalma öyküsü.okurken duygulanacağınız ve hayatın zorluklarını kavrayacağınız tarzda bir yazım.pembe bir ucağa binerek Brezilyaya giden zeynebin uçak kazasında yaşa...