En önde ben arkamda Mehmet'le Kaan vardı . Daire çizerek aşağı doğru inen merdivenler bizi çok yormuştu . Mehmet daha fazla dayanamayıp merdivenlerin üstüne oturdu . Kaan'la ben de çok yorulmuştuk fakat bu merdivenlerin sonunu görmek istiyorduk . Fakat dayanamayıp biz de oturduk . El fenerini açık bir şekilde yere koyarak yemeğimizi yemeye karar verdik . Yemekten sonra yürümeye devam ederken merdivenlerin en sonuna geldik . Bir kuyu ve içinde küçük bir ışık . Fakat arkamı dönüp Mehmet'le Kaan'a baktığımda ikiside yerde yatıyordu . O yüzden bende yatmak zorunda kaldım . Kalktığımda o kuyudaki küçük ışık yoktu . Acaba nereye gitmiş olabilirdi ? Mehmet'i uyandırırken bir bloğa basmışım , bir anda duvar açılmaya başladı . Mehmet'le Kaan uyanırken bu duvarı nasıl açtığımı sordular . Teker teker anlattım . Ve o duvar yüzünden bir sürü olay çıktı . Mehmet : "Ben size gitmeyelim demiştim!" Kaan : "Can zorlamasaydı hayatta gelmezdim buraya!" Mehmet : "Hep Can yüzünden , buraya girmeseydik bunların hiçbiri olmayacaktı . Ben : "Yeter artık susun!" dediğimde bir anda bu olay sessizliğe dönüştü . Herkes sessizce beni takip ediyordu . Duvardan girdiğimizde bir sis vardı . Çok yoğundu . Hiçbir şey göremiyorduk . Bir anda o sis , o duman geçti . Etrafa baktığımızda eski bir kütüphanedeydik . Her yer kitapla kaplıydı . Hemen bir kitap aramaya başladık . O kitap bu kütüphaneyi anlatmalıydı...