❗️bir önceki bölüme mutlaka bakın.
gözlerinde yıldızlar gezdirdiğin zamanlardı,
gövdenden gövdeme akan bir karanfil gecesi
denizine geldiydim senin
kendimi seninle değişmek için.
-baldamlası'ndan*
ellerimiz arkamıza yaslanmış, ayaklarımızı denizin ılık suyuna sokmuşken başını omzuma yaslamış inatla bir yıldızın kaymasını bekliyordu. her defasında 'bak şu yıldız kayacak!' diyip, sabırla o yıldızın gözden kaybolmasını beklerken, koca kıkırtılar eşliğinde çabalarının boş olduğunu söylüyordum.
kolları ağrımış gibi pes ederek, başını kumlara bıraktı. kollarını kafasının altına koyup, göğü seyrederken tebessümle saçlarının uçuşunu izledim.
''çocukken suyun altında nefes alabileceğimi zannedip, defalarca yenilirdim kendime. suyun içinde gözlerimi açıp, etrafı seyretmek kadar tehlikeliydi o da. her defasında ciğerlerimdeki o yangının sızısıyla ağlayarak çıkardım suyun içinden.''
gözlerini kapatmış, rüzgar tenini okşarken konuşmaya başladı benimle. dirseklerimin üzerinde durarak, yönümü ona çevirdim. hevesle, konuşmasını dinliyor, bir yandan ise silüetini kendime ezber etmek ister gibi ay ışığının gölgesinde her zerresini inceliyordum.
''denizi gördüğümde aklıma gelen tek anım bu. dalgaları ayağıma değdikçe, o çocukluk inadım geliyor aklıma. halen kabullenemiyorum.'' gözlerini açtı kaşlarını çatarak. dudaklarını büzerek, yattığı yerden başını kaldırıp söylenmeye başladı.
''ne olurdu sanki su altında konuşabiliyor olsaydık veya yaşayabiliyor. hatta ne olsun isterdim biliyor musun?'' suratındaki mızmızlanan ifade bir anda yok olmuş, muzur bir hal almaya başlamıştı.
kaşlarımı kaldırarak 'ne?' dercesine suratına baktığımda, hali hazırda ona eğik olan başıma doğru yaklaşmış, bakışları dudaklarımda küçük bir gezintiye çıkmıştı.
''suyun altında soluksuz öpüşmek isterdim seninle. dudaklarım dudaklarına tutunduğunda, yeryüzünde ciğerlerime dolmayan o temiz hava sende saklıymış gibi. sanki ihtiyacım olan tek şey,'' baş parmağını alt dudağıma yaslayıp, okşadı. ''buymuş gibi.''
gözlerimi kapattım usulca, dudaklarımdan parmaklarına vuran sıcak nefes içimde harlanan ateşin habercisiydi. bir anlığına görüş açım bulanıklaşmıştı, dokunuşları altında eriyordum sanki. gönlüme nakşeylediği sevda, içimde sönmeye yüz tutan o alevi harlamıştı. gözlerim yumulu bir halde, parmak ucuna doğru fısıldadım.
''ah, jeongguk..''
tıpkı ben gibi, o da dirsekleri üzerinde durarak bir elini yanağıma sardı. dudaklarıma yaklaşarak, kuru öpücükler bıraktı. aralanan ağzım, hareketlerine uyum sağlarken usulca öpücüklerine karşılık veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
remember me • jikook
Fanfiction"öpün beni ne olur... bahara küskün gönlümden öpün mümkünse. büyütün beni avuçlarınızda, yeşersin sizinle."