Bu gün de sabahlamıştım. Saat 05:15'ti. Ve yine biraz içmiştim.Bu gün pazartesiydi.
Dersler 08:30 da basliyordu. Ben bazen dokuz veya on gibi okulda olurdum. Ama müdür akrabamdı( kimse bilmese de). Yani benim 6 günden fazla yok yazdırtmıyordu. İşte eşitsizlik. Ders notlarım 70'in altında değildi. Ben dersi derste anlardım. Bir daha çalışmama gerek olmazdı. Derslere geç gittiğimde birinden notları alıyordum..(Aslında sormadan alıyorum hep.)Kafam tam yerinde olmadığından biraz uyudum. Gözümü açtığımda saat dokuza geliyordu. Üstüme dolabından birşeyler geçirdim. Sizin tahmin edeceğimiz üzere çoğu kıyafeti siyahtı.
Siyah bir buluz, onun üstüne de siyah bir ceket giydim. Altıma da en sevdiğim dizi yırtık siyah kotumu. Çantama bir defter ve kalem koydum. Zaten geri kalan kitaplarım okuldaki dolarımdaydı. Evden çıktım. Her okula gidişimde olduğu gibi Sun yine benimleydi. Minibüs durağına kadar benle geldi sonra da eve döndü. Ben parayı verip minibüsteki son boş yere oturduğum sırada yaşlı bir teyze geldi. Takmadım. Kulaklığımı takıp müzik dinlediğim sırada. Birinin;
yer versene teyzeye." dediğini duydum. Takmadım.Biri: Hey duymuyon mu?
Ben: (Sinirle)O yaslıysa ben napayım.
Herkez: Öh ,yok artık,terbiyesiz.En son birine zarar vermemek için;
Kaptan inicek var dedim. Ve minibüs durunca da müzik dinleyerek yürüdüm. Okula vardığım sıra ikinci ders başlamıştı bile. Kendi sınıfımın önünde durdum. Dersimiz kimyaydı. Tırtıklamadan içeri girdim ve umursamaz bir şekilde yerime oturdum. Hocalar da bana birşey diyemiyorlardı. Kötüyüm ya hani onların başını belaya sokarım diye korkuyorlar.
Tam çantamı sırama attığım zaman yanınada önceden oturandan Aleyna yerine başkasının yani Burağın oturduğunu farkettim. Ben kimseye adıyla seslenmezdim. Bu yüzden herkez benim kimsenin adını bilmedigimi ve onları tanımadığını düşünüyordu. Kimseyle alakam yoktu. Kimseyle de çok konuşmazdım. Takmadım. Sonra bir şey oldu. Bana "Merhaba" dedi. Gerçekten bana mı?!Ben:(Şaşırmış bir yüz ifadesiyle) Ne?
Burak:Şeyy ben Burak. Merhaba.
Bu hala benlemi konusuyodu? Umursamadan önüme döndüm. Sonra yine biri birşey dedi. Ahhh yine o.
Burak: Sen neden kimseyle konuşmuyorsun. Ya da senle konuşanları dövüyorsun?
Ben içimden "Whattıf..." diyordum. Yakında onu da dövucektim herhalde.
Burak: Sana kim öğretti dövüşmeyi , yoksa baban fln mı?
Ben: O an gözlerim doldu kimseye belli etmeden ve izin almadan tuvalete gittim.
(Neden mi gözlerim dolmuştu? Size de anlatamadığım şeyler var.)
Çünkü 4 sene önce annem ve babamı benimde içinde bulunduğum bir trafik kazasında kaybetmişim. Gözlerinin önünde ölmüşlerdi. Akrabalarımla da iyi geçinemeyince beni şuan yaşadığım eve tek başıma yerleştirdiler. Ihtiyaçlarımı karşılasalarda yanlızdım. Ailem dışında küçükken en yakın arkadaşımı da kaybetmiştim. Denizde yüzerken fazla ileri gitmiştik orda baya kaldık. İkimizde tükenmiştik. O an bana "Ben dayanamıyorum Cesur." Dedi. Onu tutmaya çalıştım ama kendini bıraktı. Yani o da gozlerim önünde öldü. Yaklasık 20 dk sonra arama kurtarma geldi ama cok geçti.Bunun gibi kaç ölume daha tanık oldum. Belki de bu yüzden kötüyümdür. Belki de daha fazla üzülmek istemediğim için insanlardan uzak duruyorumdur.
Tuvalette kimsenin olmaması iyi olmuştu. Benim güçsüz yanımı görmelerini istemezdim. Kızlar tuvaletinin kapısınıkapattım. Tuvaletlerden birine girdim ve kapısını kitledim, tuvaletin kapağını da kapatıp üstüne oturdum. Ve istemsizce gözümden akan yaşları, sildim. Yaklaşık 10 dakika sonra tamamen kendimi toplamıştım. Zil çaldığı için bahçeye çıktım ve banklardan birine oturdum. Düşünceye dalmıştım. Burağın yanıma oturup birşeyler dediğini fark etmemiştim. Sonra gözlerime el salladı. O an yanıma oturması gerçekten sinirimi bozmuştu. Taman zengin 'di de öyle kafasına göre her şeyi yapamazdı. Tam giderken kolumu tuttu. Ben de bir saniye içinde küçük bir hareketle kolunu döndürdüm. O acılar içinde bağırıyordu.
Burak:Aaa aaaa tamam tamam ya bırak alt tarafı kolunu tuttuk.
Ben: Bana dokunma!!
Burak:İyi be daha dokunmam.
Kolunu bıraktım başka banka oturdum. Yine yanıma geldi.
Allahım ya!! Bu çocuk dayak mı istiyordu. Hani istiyorsa bende güzeli var baştan diyim. Ben akrabalarımın kendimi savunmam için gönderdiği bir sene karete ve bir sene de kıtbox kursuna gitmiştim. O yüzden kafama göre dövüyorum insanları. Ha bir de dans kursuna gidiyorum hala. Sevdiğim tek şey dans. Ama bunu kimsenin bilmesine izin vermem.
Burak: Bir şey sorabilir miyim?
Ben: Hayır!
Burak:Sınıftayken sana bir soru sorduğumda niye gözlerin doldu.
Oha görmüş müydü? Hayir kendine gel.
Ben: Ne alak ne uyduruyon ya sen.
Bunu dedikten sonra hızla yanından uzaklaştım. Önüme bakmadan yürüyordum. Merdivenlerden çıkarken biri bana çarptı kim olduğunu göremeden kendimi bir boşluğa düşermiş gibi hissettim. Ama sonra düşmedim. Gözümü açtığımda. Bana bakan iki kahverengi güzel göz Ben düşerken Burak beni tutmuştu. Orda çok kişi olmadìından rahattım. Ama sonra "Lan sen napıyorsun bıraksana belimi!!"Anında belimi tutan kollardan kurtulup. Ben sana dememiş miydim bana bir daha dokunma diye.
Kendimi ondan daha da uzaklaştırmaya çalışıyordum.
Burak: Ama şey ben sen düşme diye şey etti...Ben: Sen benim için şey etme kimse benim için şey etmesin.( dersin 2 dakikaya başlayacağını hatirladim ve onu dinlemeden sinıfa gittim.)
Arkamdan " Ne kadar kötüsün" dediğini duydum. E yani bi zahmet onu da anlasın.
Yukarı çıktım. Ders baslamadan yanima oturdu ve derslerde hic konuşmadık.
Sonraki dersler de bitince okuldan çıktım. Buğrağı kendi arabasına binerken gördüm. Güzel bir arabaydı hatta siyahtı. Tam benlikti araba. Ama nerdeee. Öyle bir arabam olsa üff. Kendi evime minibüsle dönmüştüm. Kapıda bekleyen Sun' la beraber eve girdim. Ve ben biraz uyudum o da yemeğini yedi. Ardından kalktım yemek yiyip birkaç işimi hallettim. Sonra film izledim akşam olana kadar. O sıra da uyuyuyakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesur Kız
Teen Fiction17 yaşında asi bir kızımız var. Devamlı siyah giyen. kötü alışkanlıkları olan.Siz farketmeden cebinizdeki telefonu çalabilen bir kız. Çevresindeki herkesin ona kötü kız dediği biri. Peki sizce o kötü mü? Ya da ne anlamda kötü?