} 8 {

190 26 17
                                    

Bir zorbaya sahibim.

“Günaydın, Jisung. Nasılsın bugün?”

Youngsoo bir kolunu omzuma atarak ve başını hafifçe eğerek -benden yaklaşık 9 santim uzundu- konuştuğunda onu itmedim. İtersem başıma gelecek şeylerin daha erken olacağını biliyordum. Seungmin'siz okula gittiğim her sabah olurdu bu. Bense arkadaşlarımın başlarının belaya girmemesi ya da en basitinden Youngsoo ve arkadaşlarının onlara da bulaşmaması için onlara bunu söylemezdim.

“Ah, yapma. Bari günaydınıma cevap ver. Kaba davranan insanlar hoş karşılanmazlar, bilirsin.”

Yanındaki iki çocuğun kıkırdadığını, diğerininse sırıttığını fark ettim.

Seninle konuşmak istemiyorum.

“Beni çok kırıyorsun Jisung. Seni affetmem için bir oyun oynamak ister misin?”

Ne oyunu?

“Elim sende. Ama biraz farklı. Ebe olan kişiyi yakalamaya çalışacaksın. Yoksa diskalifiye olursun.”

Adımlarımı hızlandırarak ilerledim. Bunu yapacak değilim.

Tehditkâr bir sesle, “Hayır Jisung, gitmeyeceksin,” derken bileğimden yakaladı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan arkadaşlarından biri çantamı kaptı. Çantamı tutan çocuğa hamle yaptığımda benden önce davrandı ve çantamın başımın üstünden bir başkasına geçtiğini gördüm.

Ben öbürüne ilerlerken çantam tekrar el değiştirdi ve sonunda kendimi onların ortasında, çantamın peşinden giderken buldum. Sinirden ağlayacak gibi hissederken sonunda çantam hareket etmeyi kesti ve son olarak elinde tutan Youngsoo'ya baktım. Bir kolunu geçirdikten sonra çantayı sırtına attı ve benimle aynı hizaya gelmek için eğildi.

“Eğleniyor musun, Jisung? Terden sırılsıklam olmuşsun. İşte, o kadar sevdin ki kendini oyuna verdin, değil mi?”

Ona çatık kaşlarım ve birbirine bastırdığım dudaklarımla bakarken elimi uzattım. Onu bana geri ver.

Gözleri birkaç saniyeliğine elime indikten sonra alaycı sırıtışıyla tekrar bana baktı. “Ne yani, isteyecek misin benden? Ama oyunumuz bitmemişti.”

Çantama doğru uzandığımda bir adım geri attı ve sırtından indirdi. Yere kibarca bıraktıktan sonra arkadaşlarına döndü. “Sıra olalım mı beyler?”

Diğer çocuklar arkasına geçtikten sonra gözlerimin içine baktı. “Güzel bir gün geçir, Jisung.” Hemen ardından çantamın üstüne basarak yürümeye başladı. Diğerleri de onu takip etti.

Yeterince uzaklaştıklarında alnımdaki teri ve nemli gözlerimi koluma sildim, sırt çantamı yerden alıp silkeledim ve yürümeye başladım.

“”

9.5.20
28.5.22

Voiceless ;; MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin