Biz seninle eski mektuplar gibiyiz..
Yalnız birbirimize açılır ve vaktimizi biliriz,
Hem açan da çabucak kapatır bizi usanır
Utanır gibi mi unutmak ister
Unutur gibi mi utanır, ziyanı yok,
Sonunda bizi bize bırakır
Ama biz bırakmayız kendimizi birbirimizde
Çünkü eski mektuplar eski hesaplar gibidir
Hiç kapanmaz, unuturuz ne yazdığımızı
Biz bile tanıyamayız bazen, bunları biz mi yazmışız,
Bazen cümleler bizden önce yaşlanır çünkü,
Bazen bizim gençliğimiz tutar,
O zaman anlarız ki,
Ödünç almışız demek bazı cümleler gibi,
bazı duyguları da...
Aşk da böyle bir şeydir belki
Ödünç aldığın şeyi kendinin kılmak için
Uzun, ağır, zor, karanlık ve beyhude bir çaba,
Aşkın da ödünç bir şey olduğunu anlarız sonunda
Sevgi dedikleri şey de bence budur,
Bir sigara içimi, aşktan sonra, iyi gelir,
Aşk bu yüzden hep eskidir,
Önce gelir geçer ama bir yere gitmez
Yani aslında bizi hiç terk etmez,
Biz kiracısıyız, onun evinde oturuyoruz,
O bizi atabilir ama
Asıl biz onu terk ederiz edersek,
Etmeyiz, etmeyelim,
Hem bizim de gidecek yerimiz mi var başka, yok,
İşte göğün salonu, suların balkonu, ikindilerin odası
ve keçiyolu,
Aşka düşen hiç evde oturur mu, dururken parkların sessizliği, ormanların kuytusu, yaylaların çimeni, ve tabiatın koynu...Bak eski mektuplar deyince gençliğim açılıyor
ve zavallı şiir nasıl biteceğini şaşırıyor!