Heartless | Jikook

twelve

Jungkook okulun lavabosunda yüzünü yıkıyor, bir yandan da aynayla bakışıyordu. Başı hâlâ çok fazla ağrıyordu. Ve bu iyice çekilmez olmuştu.

Lavabonun kapısı açıldığında bakışlarını oraya çevirmişti Jungkook. İçeri girenin Jimin olduğunu görünce şaşırmamıştı elbette.

"Jungkook?"

Jungkook uzun süredir Jimin'in ağzından adını duymamıştı. Bu ona garip hissettirirken gözlerini kapatmış ve birkaç defa daha su çarpmıştı suratına.

"İyi görünmüyorsun?"

Kafasını sallayıp gözlerini sıkmıştı Jungkook. Ağrıdan kafası ikiye bölünecek gibi hissediyordu.

"Başım ağrıyor sadece."

"Senin de mi?"

Jimin ağzından çıkanın Jungkook'a anlamsız geleceğini düşünmüştü. Ama aksine, Jungkook her şeyi çok iyi anlıyordu. Ve bu Jungkook'u güldürmüştü.

"Oha, benim yanımda güldün."

Jungkook bakışlarını Jimin'e çıkardı. Jimin'in yazdıkları gözünün önüne düşmüştü. Kasıntı olmaya gerek yoktu. Jungkook bugüne kadar aptalca ve bomboş davrandığını düşünüyordu şu an.

"Gülmeyeyim mi?"

"H-hayır, gül tabii ki."

Jungkook Jimin'in bu hâline yeniden tebessüm etmişti. Aslında Jimin tatlıydı.

Başına aniden saplanan ağrıyla yüzünü buruşturmuştu Jungkook. Kafasını elleri arasına almıştı. Acıdan gözleri doluyordu.

"Sen pek iyi değilsin bence."

Jungkook gözlerini açıp Jimin'e baktığında Jimin hızla ellerini kaldırıp havada iki yana salladı.

"Y-yani, tabii ki sana karışmak, müdahale etmek değil amacım. Sadece, eve gitsen senin için daha iyi-"

"Araban burada mı?"

Jimin anlam verememişti. Bu yüzden kaşlarını çatmakla kalmıştı.

"Arabam yanımda değil. Hastaneye gitmek istiyorum, götürme şansın var mı?"

Jimin gözlerini büyülterek ağzını aralamıştı. İnanamamıştı. Az önce Jungkook onunla ilk defa insan gibi konuşmuştu. Jimin Jungkook'un hep hasta olmasını bile dileyebilirdi o anda.

"Elbette, dersim de yok. Gidelim."

*

Jungkook hastanede doktorla konuşuyordu. Jimin dışarıda bekliyordu ilk başta. Ama Jungkook ağrı kesici iğne yiyeceğini duyduğunda Jimin'i çağırmıştı sebepsizce. Normalde iğne yiyeceği zaman hep kardeşi Taehyung tutardı Jungkook'un elini.

Ve evet, dışarıdan katı mizaçlı, hiçbir şeyden korkmuyor gibi görünen Jungkook iğneden korkuyordu. Aslında içinde minicik bir çocuk vardı onun, sadece o çocuğu uyandırmayı başaramamıştı kimse.

Jimin kenarda öylece dururken Jungkook gözlerini devirmiş ve Jimin'e gelmesini söylemişti. Jimin de ikiletmeden Jungkook'un yanında durmuştu.

"Uzanabilir misiniz şöyle?"

Doktor Jungkook'a hitaben konuştuğunda Jungkook kaşlarını çatmıştı.

"Neden?"

"İğneyi kalçanızdan yapacağım."

Jungkook kafasını sallarken Jimin dudaklarını dişliyordu. Burada daha fazla duramazdı.

"Beyefendi, isterseniz çıkın siz."

Jimin kafasını sallayıp arkasını dönecekti ki Jungkook uzandığı yerden Jimin'in bileğini tutmuştu. Kalçasından iğne yemek çok daha korkutucu geldiği için Jimin'in gitmesini istemiyordu. Güya nefret ettiği insana muhtaçtı şimdi.

"Ş-şey, arkana dönsen ama burada olsan?"

Jimin hiç konuşmadan arkasına dönmüştü. Jungkook'un dibindeydi. Jungkook yüzüstü uzanmıştı. Pantolonunu indirmiş öylece uzanıyordu.

Doktor Jungkook'un kalçasını bir pamukla temizlediğinde Jungkook irkilip Jimin'in eline uzanmıştı düşünmeden. Jimin ise eline değen elin şokuyla bayılmamak için çok büyük bir mücadele veriyordu.

Jungkook kalçasındaki yanma hissiyle Jimin'in elini daha fazla sıkmıştı. Neden Jimin'e karşı bir günde gardını tamamen indirdiğini asla bilmiyordu. Jungkook sadece bugün kendisiyle ilgilenilmesini istiyordu. Konu Jimin ile alakalı değildi. Herhangi birinden istediği ilgi ihtiyacını Jimin ile gideriyordu sadece. Asla başka bir şey söz konusu değildi.

Doktor iğneyi derinin altından çekerken Jungkook tıslamış ve Jimin'in tuttuğu elini gevşetmişti. Jimin hâlâ arkası dönük duruyordu.

Jungkook elini Jimin'den çekip ayaklanmış ve pantolonunu hızla geri çekmişti. Kalçası hâlâ acıyordu.

"Dönebilirsin."

Jungkook Jimin'e seslenmişti ama Jimin duyuyor gibi değildi. Dümdüz duruyordu hâlâ.

"Hey."

Jungkook Jimin'i kendine doğru çevirdiğinde Jimin bakamamıştı Jungkook'un gözlerine. Jungkook gülümsemişti yeniden. Bugün dışarıda çok fazla gülümsemişti.

Jimin onu gülümsetiyordu.