İKİNCİ BÖLÜM

19 0 0
                                    

"Bu seni ilk görmem annecim. Seni şimdiden çok sevdim. Sanki seni hep tanıyorum gibi hissediyorum. Ama korkuyorum... Ya canım acırsa ya bir şey olursa... Beni hep Koru annecim. Beni koşulsuz sevebilecek tek kişinin sen olduğunu biliyorum. Sana sırtımı yaslanıp rahatça büyüyeceğini biliyorum. Seni seviyorum annecim!"

Rahatsızlığımın da etkisiyle altıncı ay da doğdum. Evet gerçekten çok küçükmüşüm. Ufacık ellerim, Ufacık kalbim, bedenim, etrafa boş bakan Gözlerim... Artık gelmiştim Dünya'ya. Annemin kalbini ısıtan, gecesini aydınlatan, gündüzlerine anlam katan bebeğiydim. Ama ne var ki böbrek sorunu vardı ve sürekli tetkikler yapılmaya başlandı. Doğar doğmaz anlam veremediğim içinde beni ürküten seslerin olduğu bir Dünya'nın karşılaması gerçekten acımasızdı. Hala soruyorum bu adalet miydi?

Doktorların uzun uğraşları meyvelerini vermeye başlamıştı. Böbreğim hakkında daha fazla bilgi sahibi Olmayı başarmanın verdiği hazla;

- Oğlunuzun böbreğindeki Hastalığın derecesini saptadık. Tamamen hayatından yok edemeyebiliriz Hastalığını ama günlük hayatta hastalığı olduğunu hatırlamayacak seviyeye indirgemeye çalışacağız. Kadromuz gerçekten çok iyi... Bebeğiniz bir süre yenidoğan yoğun Bakım ünitesinde kalacak ancak daha sonrasında bebeğinizi alıp eve gidebilirsiniz.

+ Ne gerçekten mi?

- Hanım efendi bebeğiniz Şuan gayet sağlıklı hastalığı takip altında. Fakat hastalığı sabit tutabilmek için Planlı hareket etmemiz gerekiyor. Ilerlerse hala oğlunuzu kaybedebilirsiniz... Eğer kontrollere düzenli gelir ve Tedaviyi uygulatırsanız diğer Çocuklardan hiçbir farkı kalmayacak...

Dedi ve çıktı odadan..

Babamın değişiyle Dünyalar onların olmuştu. Gerçekten iyi bir haberdi onlar için. Uzun süredir uyumadıkları uykunun, yemedikleri yemeklerin Acısını Çıkarma vaktiydi. Annem ameliyattan yeni Çıktığı için ona yasaktı. Ama bu sever heryer daha yeşil daha ferah geliyordu gözlerine. Babam canını vereceği oğlunu, babaannem biricik torununu kaybetmeyeceği için etekleri zil çalarak Aşağıya inerken birden gözleri yenidoğan yoğun bakımına kaydı ve beni gördüler...

"Babam da sen olmalısın! Bana bu kadar şefkatle bakan gözlerin tek sahibi sen olabilirsin. Sevgindeki sıcaklığı yüreğime sen nakşedebilirsin. Biliyor musun baba seni de tanıyor gibiyim. Sıcaklığını, korkunu, nefes Alıp verişini daha önce hissetmişcesine tapıyorum. Biliyorum bana çok iyi bakacağını. Biliyorum yoktan var etmek için çabalayacağını... Iyi varsınız... Iyi ki benimsiniz! Sizi seviyorum..."

Birden karınlarından gelen seslerle irkilir acıktıklarını anladılar ve kafeteryaya inip güzel bir kahvaltı Yaptılar. Inanın bugünden itibaren hayat Kapıları teker teker suratıma çarpmaya başlamıştı bile. Küçücük bedenime boyumdan büyük yükler vermişti Tanrı bana...
Ne kadarı adaletli bilmiyorum. Düşünmek de istemiyorum zaten. Gerçekten de güçlüymüşüm. Savaşçı gibi her zaman tetikte kalacaksınız, aksi bir durumda hemen savunmaya geçeceksiniz. Gerçekten zor iş...

Hayata gelişimizin bi amacı oldu söylenir...
Bizim amacımız ne peki... Yaşama tutunmak mı? Kariyer sahibi olmak mı ?

Bence hepsi...

Insan gelişebilen bir varlık. Bunu ziyan etmek bize yakışık almaz. Ne yapabiliyorsak yapmamızın gerektiği bir çağda yaşıyoruz. Milenyum...
Az buçuk da olsa milenyum çocuklarıyız ve hayatın hızına yetişmek zorundayız. Yarış gibi düşünün. Kimi gerçekten alnının akıyla terini akıtarak dümdüz yoluna devam ediyor... Kimi de bahis oynarcasına hileyle önlerine geçiyor. Siz düzsünüzdür. Alnınız pek yolunuz Açıktır ama öyle bir an gelirki gaflete düşüp nefsinize yenik düşersiniz. İşte tam da bu gibi durumları yaşamamak için yaşama tutunmalı ve en iyi şekilde kariyer edilmeliyiz...

"Biliyorum biraz Saçma Bölük Bölük oldu ama stajda bu kadar oluyor. Şimdiden teşekkür ederim okuduğunuz için."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 16, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin