special eposide 1

2.1K 123 177
                                    

Yes sonunda yazmaya başlıyorum yarabbim.
vizelerimi verdim, finallerim kaldı bir tek siz naptınız.
Karantinanız nasıl gidiyor. biz kalabalık olduğumuz için çok yazamıyorum o yüzden bu bölüm çok geç geliyor. Kendi pcm antalyada kaldı, ondan bu bölümü daha farklı ve yavaş yavaş yazdığım için iki part yapıcam 7 kişilik ailede smut yazmak kolay değil gençler kfdjskclösaöcmvn

Hepimiz sağlıklıyız ve umarım evde kalıyoruzdur. ^.^


(Taehyung) 

"Hyung çekil önümden lütfen! Onu görmem gerekiyor, bu şekilde veda edemem ona."

Kapıdan Jungkook'un sesini çok net duyuyordum. Bunca zaman yanıma bile uğramamış, beni arama girişiminde bulunmamıştı. Şimdi çıkmış ona bu şekilde veda edemem mi diyordu? Bazen bu erkekleri anamlandıramıyordum. Tamam ben de erkek olabilirdim ancak böyle hödük, saçma sapan ve kırıcı cümlelerle yaşayan, insanları kıran bir erkek değildim. Mesela Kris hyungda çok kabaydı. Bir kere bana Yixing anlatmıştı mesela nasıl seviştiklerini. Sevişme dedikte şimdi benim canım benim bebeğimi çekti.

Ah Jungkook dünyada görüp göremeyeceğiniz en mükemmel insanlardan birisiydi benim için. Gülümsemesi, modunuz düşükse sizi saatlerce gülümsetmeye çalışması, birkaç gün yazmayınca trip atmaları. Bir insanın trip atması bile güzel olabilir miydi ki? Onun her şeyi çok güzeldi ve ona özel yaratılmış gibiydi.

Onu Lisa ile birlikte kütüphanede gördüğüm gecenin üzerinden tam 2 sene geçmişti. Şimdi gelmiş bana 'ben bu şekilde veda edemem' diye kapıda Kris hyung ile kavga ediyordu. Gerçekten bu erkekleri anlayamıyordum. Kendimde dahil.

"Hyung söyle o şıllığa benim onu görmeye ihtiyacım yok. Ben ona çoktan veda ettim!"

İçimdeki cazgır adamı durduramıyordum. Amına koyayım bunca zaman Jungkook diye çevremdeki herkesin ağzına sıçmıştım. Hayır ben kendime çok kızıyordum şu anda o yüzden böyle K-Dramalardan çıkmış gibi davranıyordum. Annem, babam herkes ulan herkese Jungkook'u anlatarak milletin beynini yemiştim. Ama olsun, yine olsun yine yapardım vallahi.

"Tae-hyung! Çocukca hareketler yapma, seni bulana kadar nevrim döndü. Kimse aramıza engel olamaz. Özellikle bu sarı domu- yah! Kime vuruyorsun sen, seni- aish çekil önümden!"

Odanın önündeki kargaşa tırnaklarımı yememe itiyordu beni. Köşede ayakta, sessizce kapıdaki gürültüleri dinliyordum. Şimdi girse içeri, hiçbir şey demese ona böyle sımsıkı sarılsam, benden mutlusu olmazdı dünyada.

"Ah! Şükür girdim ulan odana. Nerd-" 

Gözlerimiz kesişince bir iki saniye birbirimize bakmış, ardından yavaşça  bana adım atmıştı. Ah, ne kadar özlemişim onunla gözlerimi değdirmeyi. Şu anki yaşadığım dünyada asla bir daha böyle an yaşanamazdı. Yok o uzaya gitmiş, o aya ayak basmışlar, yok Elen Musk çocuğuna uzay mekiği adı vermiş falan filan - uzaya neden bu kadar sinirliysem artık?- bunların hepsi halt yemiş. Bu muazzam bir andı. Bu sanki tozlaşma döneminde olan polenlerin uça uça çiçeklerin taç yapraklarına konduğu andı. Çok özlemiştim anasını satayım. Sarılacağım, tutamıyorum kendimi.

"Taehyung! Buradasın, ölmemişsin!"

Ancak o gözlerime bakarken bu kadar da sakin kalamıyordum. Sakin değil de, mutlu bakamıyordum. Çok üzülmüştüm. Öyle üzüntüler geçirmiştim ki, gecelerce ateşlenmiş, kendime gelememiştim. Beni çok üzen bu adama hayvan gibi aşık olmamda benim salaklığım ile alakalıydı zaten.

"Sana sarılabilir miyim?"

Bana birkaç adım attı. Yaklaştıkça güneş ışığı muazzam vücuduna vuruyordu. İki senede hem boyu uzamış, hem iyice erkeksi olmuş - sakallardan bahsediyorum, belki de başka bir şeyden de... buradan bakınca çok anlaşılır duruyor çünkü malum şey-, bir de üstüne üstlük dövme yapmış tüm vücuduna. Ulan ben iki senede günün 24 saatinin 25 saati ağlayıp, sızlanıp, hayata küserek geçirmiş ve hayata öfke bayrakları sallamış bir insan modundayken nasıl bu kadar iyi durabilmiş ve kendisine bakabilmişti? Demek ki hiç üzülmemiş, acı çekmemiş. Bu düşünce beni rahatsız ve mutsuz hissettirdi nedense.

library // taekook textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin