Giriş

118 5 6
                                    


"MELİH!"

Bağırışım bütün evde yankılanırken elimde ki tişörtü öfkeyle daha sıkı kavradım ve ne hale geldiğine baktım.

21 yaşında ki adam en sevdiğim tişörtümü boyama kitabı yapmıştı resmen.

Eslem, benim bağırışımla birlikte şaşkınlıkla odaya dalarken bir elimde ki tişörte, bir de sinirden kızarmış yüzüme baktı.

Kendisi benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi ve aynı zamanda ev arkadaşımdı.

"Ne oldu!?" diye dehşetle konuşurken yanıma doğru adımlamıştı. Bakışlarım ona doğru kayarken elimde ki tişörtü ona doğru salladım.

"Bu sefer şah damarını yerinden sökmeden rahat etmeyeceğim." diyerek hışımla odadan çıktım. Kapıya doğru ilerlerken yerde ki lacivert pandufları alıp ayaklarıma geçirdim. Bir kaç saniye sonra Eslem'in arkamdan seslenişini duydum.

"Aymira, beni de bekle. Hep bu anı beklemiştim!" diye sevinçle çığlık attı.

Onu umursamadan evden çıkarken üst kata doğru giden merdivenlere yönelip hızla çıktım. Saat 09.15 falandı. Hala uyuyor olabilirdi ama bunu takmayacak kadar sinirliydim. Orijinal tişörtümü mahvetmişti!

Melih ve ben bunu kısa süredir yapıyorduk. Her şey onun mikrodalga frınıma oyuncak arabasını koymasıyla başlamıştı. Bende intikam olsun diye pantolonlarının birkaçını şorta çevirmiştim. O benim yaptığım şeye karşılık verince böyle uzayıp gitmişti.

Kapıyı alacaklı gibi çalarken Eslem'in arkamda ki varlığını hissetmiştim. Kapı bir anda açıldığında elim hava da kalmıştı.

Görüş açıma Mert'in oldukça dinç bakan bakışları girdiğinde hiç şaşırmam olduğunu, aksine merak dolu gözlerle ve sırıtarak bize baktığını gördüm.

"Bu sefer ne yaptı?" dedi alayla.

Mert, Eslem, Melih ve Ben 10. Sınıftan beri yakın arkadaşlardık. Lise bittikten sonra ayrılmak istemeyince hepimiz üniversite için  İstanbul'a gelmiştik. 3-4 yıldır buradaydık. Mert ve Melih mühendislik okurken Eslem ve ben büyük bir hayalimiz olan mimarlığı oluyorduk.

Boyama kitabına dönmüş tişörtümü, ( hayatımda ilk defa bu kadar para baydığım tişörtü) çıplak göğsüne fırlatırken içeri doğru adımladım. Gözlerimi etrafta gezdirirken bir bekar erkek evine göre oldukça düzenli olduğunu gördüm.

Bu Mert'in cidden düzen takıntısı vardı.

Adımlarımı Melih'in odasına doğru yöneltirken, gözlerimin intikam isteğiyle parladığını yemin edebilirdim. Uyuduğunu düşünerek odasının kapısını yavaşça araladım ve kafamı içeri doğru uzattım. Yatağında mışıl mışıl uyuduğunu gördüğümde sırıtarak odadan çıktım ve koşarak mutfağa doğru ilerledim.

"Ne yapacaksın?" diyen Eslem'le kısa bir an bakışlarımı ona çevirirken omuz silkip buz dolabının kapağını araladım.

"Görürsün."

Buzdolabı'nın içinden süt, kola ve bulabildiğim bütün içecekleri alıp tezgahın üzerine koydum. Bardakların bulunduğu dolaptan bir tane su bardağı alıp, dolabın kapağını kapattım. Bütün içeceklerin kapaklarını açıp bardağa azar azar koydum. Çekmeceden bir kaşık alırken bardağın içinde ki karışımı yavaşça karıştırdım. İçecekleri buzdolabına geri koyarken tezgahın üstünde ki bardağı alıp sırıtarak, ne yaptığımı merakla bekleyen Eslem ve Mert'e döndüm. Mert gördüğü karışımla yüzünü buruştururken Eslem sadist bir ifadeyle benim gibi sırıtıyordu.

İçecek bok rengine dönmüştü ayıptır söylemesi.

Burnuma dolan kötü kokuyla bende yüzümü iğrenircesine buruştururken mutfağın çıkışına doğru ilerlerken ikisi de peşime düşmüştü.

Melih'in kapısının önüne gelince duraksayarak arkamı döndüm.

"Buradan sonrası bende gençler. Çığlıkları iyi dinleyin."

Mert benim söylediğimi fesat anlamış olacak ki üst dudağını gülmemek için ısırdı muzhip bakışlarıyla bana bakarken. Eslem, bir asker edasıyla kafasını sallarken benim gibi kendini kaptırmıştı. Bakışlarım Mert'e tekrar dönerken hızla gözlerini kaçırdım.

Evden girerken pek dikkat etmemiştim ama çocuk resmen üstü çıplak dolaşıyordu.

Sabağın köründe kapısına dayanıyorsun. Başka ne bekliyordun Aymira.

Kaşlarım çatılırken "Sen niye üstün çıplak geziyorsun oğlum?" diye azarlarken vereceği cevabı beklemeden arkamı döndüm. Kapıyı yavaşça aralarken arkamdan homurdandığını duydum ama umursamadım.

Odaya girdikten sonra kapıyı arkamdan kapatırken yüzüme bir sırıtış yerleştirdim. Sessiz olmaya dikkat ederek dolabına doğru parmak uçlarımla ilerledim. Dolabın kapaklarını aralarken eşyalarına kısaca bir göz attım.

Sağ köşede bir kaplumbağa oyuncağı vardı ama ona zarar veremezdim. Onun için oldukça değerliydi.

Pantolonları benden zaten yeterince eziyet çekmişti.

Tişört!

Sağ köşede katlanmış bir şekilde duran, kaplumbağa desenli tişörtü görünce göz devirdim.

Kaplumbağalarla ne derdi vardı bilmiyordum ama bir an önce bu takıntısını bırakmalıydı.

Boşta olan elimi tişörte doğru uzattım. Parmak uçlarım tişörte deydiği sırada kafama yaslanan soğuk şeyi hissettim.

Ha siktir!

"Parmaklarını tişörtümün üstünden çekmezsen beynini patlatmak zorunda kalırım güzelim."

Haksızlık ama ya!

Ellerimi tedirginlikle havaya kaldırırken temkinli bir şekilde arkamı döndüm. Alnıma denk gelen silahı bir terslik olmasın diye yavaşça indirirken kıstığı gözleriyle bana baktı.

O silahın içinin boş olduğunu ikimizde biliyorduk.

" Fark etmeyeceğini mi sandın?" dedi kafasını omuzuna doğru yatırarak.

Kaşlarım çatılırken dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım, öfkem yerine gelirken. Ona doğru bir adım atarken işaret parmağımı ona doğru salladım.

"Tişörtümü mahvettin!" dedim sesim yükselirken.

Bakışlarına tedirginlik karışırken gözlerini kısarak şirine sırıttı.

"Ben değil kuzenim yaptı."

"Senin kuzenin yok!" dedim tek elimi belime koyarken.

Eliyle kafasını kaşırken bahanesini saçmalığına alt dudağını sarkıttı. Sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki duvara diktiği bakışlarını bana çevirdi. İşaret parmağını bana doğru salladı.

"Bembeyaz ayakkabılarımı, siyah ayakkabı boyasıyla boyamıştın."

Kaşlarım gevşememişti ancak istemsizce alt dudağımı dişledim.

İbnelik beleş değil mi? Bir daha olsa bir daha yaparım. Pişman değilim.

Gözlerim kısılırken onun gibi bende işaret parmağımı ona doğru salladım.

" Frınımın içine oyuncak arabanı koydun!"

Gülmemek için kendini zor tutarken masum olduğunu düşündüğü bir bakış atıp gözlerini kırpıştırdı.

"Rengi sarıydı ve ben sarı sevmem. Belki frına koyarsak kırmızıya döner diye şey etmiştim ama yanlışlıkla frınını mahvetmiş ve arabamın siyaha dönmesine sebep olmuş olabilirim."

SOĞUK KRALLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin