ACI

10 0 0
                                    


Ah! Kötü zaman...

Sabahın erken saatleriydi. Ben hep erken kalkardım kimse kalkmadan hemen kahvaltıyı hazırlar, çiçekleri sular, camları açarak evi havalandırdım. Bugün maalesef üzücü bir gün, annem ve babam memlekete dönmek zorunda kalıyorlar. Bu sabah kalkmak istemedim en ufak hareket pıhtısı bile göstermedim. Hani uykuda ölüm vardır ya bir an onu yaşamak istedim. Tamam tamam saçmalık...

Elbette,25 yaşında mesleğini eline almış bu hayatla mücadele içinde olan bir kızım çocuk değilim. Sadece onlara alışmıştım yoksa beni bilirler tek yaşamaya mükemmel derece sahiplenmiş biriyim. Bazen zor zamanların olur kötü zamanlar gibi mesela... Evet evet o anlar var ya beni bitiriyor tek başıma asla katlanamıyorum dayanılmaz bir halde oluyorum. Her zaman söylerim yine söylerim ölüm acısı çok başka onu yeri paha biçilemez ama aşk acısı peki?

Onun boşluğu nasıl dolar ki? Onu düşünmeden bir an olsun nasıl yaşayabilir insan? Hayat arkadaşımdı, tek sırdaşımdı belki de yol arkadaşım bilemiyorum... Bu cümleleri duyan her insan;

-Vah vah seni terk mi etti yoksa?

- Üzülme geçer, kimse için değmez...

- Sen onu değil, o seni kaybetti, bence unut gitsin.

Hayır anlamıyorsunuz o ayrılmadı ben ayrıldım. Dedikleriniz inanın umurumda bile değil. Ne düşünürlerse düşünsünler...

Severek ayrıldım, hala onu ilk gördüğümdeki sevgiyle...Yanlıştık biz olmuyordu bir türlü, içimde hep bir şeyler ters gidiyordu seviyordum hem de çok ama olmayacağını da biliyordum.

Bu sabah bu kadar depresyon yeterli hadi kalk Betül, sen güçlü bir kızsın kalk ki bir daha takılma. Bırak düştüğün yerden dizlerin acısın, kolun kırılsın, yaralan ama kalk!

Çok mu acı hissediyorsun, susturamıyor musun kalbini? Bir daha düş o zaman tekrar düş ki tekrar hisset yaşadıklarını bir daha ders çıkar. Nefes mi alamdın? Alma nefessiz kal.

Hiç olmadığın kadar nefessiz tut kendini ama sakın bırakma, bırakırsan şükredersin. Her gün nefes alabildiğine...Öldür kendini ne oldu öldüremiyor musun? Neden Betül neden bu kadar zor? Hani aşk acısıydı dayanamıyordun al sana fırsat işte ne duruyorsun? Bir hamlene bakar neyi düşünüyorsun bu kadar, ne önemliydi senin için?

Göz yaşlarım içinde aynanın karşısında bir daha nefes aldım. Akciğerlerim patlayıncaya kadar, oda da son tanecik kalmayacak kadar çektim nefesimi içime ve her şey yolundaymış gibi nefes verdim.

Allah'ım şükürler olsun ki bugünde yaşıyorum...

Hızlı bir şekilde elimi yüzümü yıkadım, saçlarımı topladım. Babamlar kalkmadan sofrayı hazırladım, çiçeklerimi suladım. Hep birlikte son kahvaltımızı yaptık. Tren biletlerini önceden almıştım hazırlanmalarını sessizce bekledim. Arabamı sokağın başına park ederim, akşam 5' te nasıl yer kalmaz hiç anlayamadım doğrusu. Saat 9'a geliyordu. Tren istasyonuna varmıştık vedalaşmak ah en sevmediğim duygu. Göz yaşlarıma hakim olmalıydım onları üzmek istemiyordum. Dünyanın sonu değil, bir daha gelirler ağlama. Derken tren gelmişti yerlerine geçtiler cam kenarında köşede bir yere oturdular sanki son kez bakabildim onlara yavaşça istasyonda ayrılıyordum ki istasyonda ki güvenlikler arasında şöyle bir konuşma geçti;

-Ray sistemindeki aksaklık hala düzelmedi değil mi?

-Hayır maalesef, yazık insanlara nasıl önlemini almıyorlar hala anlamıyorum bir anda ray sistemi bozularak trenin iç ana hat dengesini bozsa onca insan yazık ...

-Doğru söylüyorsun makinistin de başı dertte herkes suspus kimse ağzını açmıyor.

Hemen konuşmaya atıldım;

-Bir dakika siz ne dediğinizin farkında mısınız? Ne demek ray sisteminde hata var? Bir anlık hata bu kadar insana bir şey olsa hesabını kim verecek hayır anlamıyorum nasıl önlem alınmaz! Müdürünüz nerede sizin konuşmak istiyorum.

-Hanımefendi bu bizim yapabileceğimiz bir sorun değil gerekli uyarılar verildi. En kısa zamanda düzelecek merak etmeyin. Müdür bey de bugün yoklar.

Şok içerisinde trenin içinde onca insan var nasıl bu kadar hafife alınır ki?

Aman Allah'ım annem babam trenin içinde...

Koşarken gözümün önünden sayısız anılar geçti hayır hayır bu tren kalkmamalı. Göz yaşlarımdan onları net seçemiyordum.

-Anne!

-Baba!

-Yalvarırım gitmeyin. Anne! Baba!

Megafondan bir ses;

-Sayın yolcularımız trenimiz bulunduğu istasyondan hareket etmiştir.

Elim ayağım bağlandı asla hareket edemedim biraz sonra çok az yürüdüm trenin son vagonunu görmüştüm. Gitmiş yetişemedim, yetişemedim. Onları kaybetmek istemiyorum. Telefonuma sarıldım yere çökmüştüm dizlerimin acısını hissetmiyordum. Tek istediğim babamın sesini duymak onlara trenden hemen inin demekti. Hep aynı şeyleri duyuyordum;

-Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor lütfen tekrar deneyiniz...

GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin