six

341 47 25
                                    

Felix'in son dediği şey ile şok olsam da bir süre sonra başımı onaylar anlamda sallamıştım. Eve nasıl gideceğimiz hakkında hiçbir fikrimin olmamasının yanında bir de evde ne yapacağımızı kara kara düşünüyordum. Evim küçük bir öğrenci eviydi. En azından bugün Chan evde değildi, şükrediyordum. Büyük ihtimalle sabah olunca neden bunu dediğini ve evime gelmek istediğini sorgulayacaktı. Lanet olsun.

Beraber tuvaletten çıkmış, evin çıkışına doğru yürüyorduk. Büyük ihtimalle Hyunjin'in adamlarının arabası ile gidecektik. Ben bu kafaylane motor kullanabilirdim ne de bu saatte kolay kolay taksi bulabilirdik. Bu yüzden parti evinden çıkmadan önce Hyunjin'in yanına uğramalıydım. Tam Hyunjin'in olduğu tarafa yönelmiştim ki Felix kolumdan tutmuştu.

"Changbin ben şoförlerimden birini aradım, birazdan burada olurlar."

Olumlu anlamda kafamı sallamıştım. Zaten yapabileceğim başka bir şey de yoktu.

Kolumdan tutup beni kapıya doğru sürüklemişti. Kendimi o kadar kaybetmiştim ki bildiğiniz beni sürükleyerek kapıya kadar götürüyordu.

Ağır olan kapıyı zar zor açıp kolumu daha sıkı kavrayarak beni dışarı çıkartmıştı. Felix derin bir oh çektiğinde bakışlarımı ona sabitlemiştim. O ise yola bakıp aynı zamanda dengemi kaybetmeyeyim diye kolumdan tutuyordu. Gerçekten rezildim, hep rezildim onun yanında hep. Kendimden utanmama sebep oluyordu aşkım, keşke onun gibi zengin bir züppeye aşık olmasaydım, keşke. Kendim gibi bir aptal bulsaydım her şey daha kolay olurdu.

Birkaç dakika daha yüzümüzü okşayan rüzgara kendimizi bırakmıştık, ardından da Felix'in özel şoförü gelmişti. Siyah uzun bir arabaydı, klasik zengin arabalarından diyelim.

Felix beni daha sıkı kavramış ve beraber arabaya binmiştik. Beni yavaşça arabanın sert olan koltuğuna oturtmuş kendisi de yanıma oturmuştu.

"Yolu tarif et Changbin."

Kafamı sallamış ve önümdeki koltuğa yaslanmıştım. Görünen camdan yola bakıyor ve elimden geldiğince yolu tarif etmeye çalışıyordum. Yüzüme çarptığım su ve aldığım akşam serinliği havası beni biraz açsa da yine de harika değildim.

Evime gelmiştik. Birkaç yıllık olan binaya birlikte girmiştik. Merdivenlerden çıkarken artık kendim yürüyebiliyordum en azından. Kapıma geldiğimizde Felix elini ceplerime sokup anahtarı bulmaya çalışmıştı. O kapıyı açarken ben gözlerimi kapatmış ve duvara yaslanmıştım.

Evimin içi çok sıradandı. Hiçbir süsleme yoktu. Zaten bir öğrenci evi ne kadar süslü olabilirdi ki? Oldukça basit olan oturma odasına geçmiştik birlikte. Geniş koltuğa yan yana oturmuştuk. Aramızda derin bir sessizlik vardı. İkimiz de ne yapacağımızı bilememiştik. Tuhaf bir ortamdı.

"Um...kahve?"

Felix'in teklifi ile mutfağa geçmiştik. Ben malzemelerin yerini tarif etmiştim, o da ikimize birer fincan kahve yapmıştı. Fincanı elime alıp sıcak kahveyi yudumlamaya başlamıştım. Her yudumda bana iyi geliyordu. Kahveyi seviyordum. Kötü günlerimde her zaman bir numaraları yoldaşım oluyordu.

Umarım hiçbir şekilde benim odama geçmezdik çünkü kıyafetlerim her yerdeydi. İç çamaşırımı bile yere atmıştım üşengeçliğimden. Odama girerse büyük rezillik vardı. Kendime lanet okurken berber mutfak masasına oturmuştuk.

"Kendine gelmiş gibisin."

"Pek sayılmaz... ama kötünün iyisi diyebiliriz."

"Biliyor musun sarhoşken bile normal halinin tıpatıp aynısısın."

Evet, normal halim gibi salaktım. Bir farkım yoktu.

"Biliyorum... ama sen bazı şeyleri hâlâ bilmiyorsun ."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

my hair burnt with you, changlix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin