Bazen tüm gün güzel geçsin diye dua ederim. Ama bu asla gerçek olmaz aksine tüm gün felaketlerle sonuçlanır. Şimdi gözlüklerim burun kemiğimi feci şekilde sızlatırken tek düşündüğüm biraz olsun dışarı çıkıp eğlenip, dans etmek. Cumartesi gecesi tüm planlar yapılmış herkes bir yerlere dağılmış ve bende evimde s.. gibi kalmış durumdaydım. Yine de şöyle düşünürsek özgür ve güçlü bir kadınım. Neden tek başıma çıkıp eğlenmeyim ki ?
Hızlıca pijamaları üstümden çıkarıp en saçma topuzumu yapıp hafif bir rimel ve kırmızı ruj ile parti kızına dönüşebilirsiniz. Sarışın esmer fark etmez kızlar hepimize kırmızı ruj yakışıyor inanın. Son olarak kedilerin mamasını verip hızlıca çıktım. Bir yandan eşleşme applerine bakıp kimle eşleştiğime bakıyordum. Hep mi krolar bana denk gelir anlamıyorum ki. Tüm eşleşmeleri yok sayıp metroya doğru yürüdüm. Cumartesi gecesi en eğlenceli mekanı bana göre Beşiktaş hem kalabalık hem kaliteli insanlar var. Tabi çok ileri gitmediğin sürece. İleri sokak köşelerinde sızanlar, kusanlar sana eroin satmaya çalışanlar bir sürü bela bulunuyordu. Bu sadece buraya özgü değildi tabi... Metro çıkışı ağır bir sis çökmüştü sokaklara, sokak lambaları kaybolmuş sadece ışık hüzmesi yayılıyordu. O an tüylerim ürperdi şu korku filmlerinde ki meşhur sahne gibiydi. Yürürken kıyafetime en uygun olan pub'ı seçmeye karar veriyordum. Düşünüyorum da bir kot pantolon ve basic bir tshirt' e en uygun yer sanırım High weel pub olmalı. Hem salaş hem kaliteli bir ortam her an dibine kadar gelip seni eve atmaya çalışan tiplerin olmaması da cabası. Kapıdan içeri girdiğimde alışık olduğum rahatlığı az insan sayısı ile beni memnun etti. High Weel o alışılmış loş ve ruhu karartıcak publara benzemezdi. İçeri girdiğiniz anda beyaz duvarları ile insanları karşılar duvarların kolonlarından akan sarmaşıkları ile büyülerdi. Belki de bu biraz benim abartmam olabilir tabi. Bar taburesine doğru ilerleyip sürekli orda olan kısa boylu göbekli barmenin orda olmadığını gördüm. Tahminimce işten atıldı. O göbüşlüyü her gördüğümde ya birşeyler yiyor yada Bardan birkaç içki ısmarlıyordu kendine. Aşağıda torbaları karıştıran birinin olduğunu gördüm. Bu yeni barmeni ilk defa görüyordum. Alışık olduğumuzun şeylerin birden değişmesi ne kadar kötü. Mesela sürekli yürüdüğüm yolun tadilat görüp başka yoldan gitmek zorunda kalmak bu çok korkunç. Yada evden çıkmadan illa kahvaltı yapmam gerekirken birinin beni kahvaltı yapmadan evden çıkarması tam bir facia. Kısacası kendi kurduğum düzenin bozulması beni ufaktan tırlattırıyor. Neyse yapacak bir şey yok yeni bir insandan içki isteyeceğim diye gerilmemin bir anlamı yok. Peki asıl sıkıntı iş yapıyorken ona seslenmeli miyim ? yoksa beni görene kadar varlığım ile ona psikolojik baskı mı yapmalıyım ? 7 saniye durup bunu düşünürken Barmen dönüp "Hey selam ne alırsın?" dedi samimi bir şekilde. 186 boylarında saçları birbirine girmiş ama hoş bir hava içinde bana o parlak dişleri ile sırıtıyordu. Bir yandan eline dökülen meyve suyunu siliyordu. Fazla rahat ve pervasız herkesle rahat iletişime geçen biri olduğu çok belliydi. "Buzlu Viski" dedim soğuk bir tavırla. İlk etapta samimi davranan herkes iğreti gelirdi bana. Belki asosyal yapım yüzünden belki bu konudan arkadaşsızım bilemiyorum. Ama insan yapısını kolay kolay değiştiremiyor. Hani derler ya bir defa Psikolojik bir rahatsızlık yaşayınca kolay kolay atlatılmaz. Gerçekten buna tamamen inanıyorum. "Vay hızlı gidiyorsun" dedi. Viski bardağını uzatarak ve devam etti. "İçkilerimize su katmıyoruz bu seni çarpmasın" dedi. Hala salak bir ifade ile gülüyordu. Kaşlarımı hafif çatarak 'Kendime hakim olabiliyorum sorun yaşamazsın' dedim. Gülümseyip işine geri döndü. Arkadan fiziğinin ne kadar iyi olduğunu görebiliyordum. Omuzları geniş beyaz t-shirt'ünün kol kısımlarını katlayışı hoşuma gitti. Kalçası hafif kalkık ama büyük değildi. Sonra durdum ve içimden iyice sapığa bağladım düşünme artık dedim. Kendimde sevmediğim özelliklerden biriydi bu insanları uyuz edicek kadar incelemek. Ama şu çok açıktı ki o da benimle ilgilenmişti...
YOU ARE READING
CHİLDHOOD
RomanceAşktan kaçtığınızı sanırsınız fakat asla o bilinçaltınızdan kaybolmaz. Nell küçükken yaptığı hataların bedelini kendini büyük bir oyunun içinde bulunca ödeyecekti.