Bu gün benim ortaokul'a başlamamın birinci günüydü. Büyümüştüm artık kendi karalarımı alabilecek kendi hayatım ile ilgili değişiklikler yapabilecektim. Okula en yakın arkadaşımla beraber gidecektim. Tesadüfen öğretmenlerle ve arkadaşlarımızla tanışma sürecinde bizi en yakın arkadaşımla aynı sınıfa aldılar. Biz arkadaşımla çok mutlu olmuştuk ama bizi mutsuz eden bir şey vardı. O da İngilizce öğretmenimiz Levent Öztürk dü. Her şey çok güzeldi arkadaşlarımız , sıralarımız , hatta arka bahçe de olan park bile. Takin her şeyi maf eden İngilizce öğretmenimiz girene kadar. Öğretmenimiz 2.00 M boyunda , saçları en az kız saçı kadar uzun , ve pantolanunu 40 beden yerine 50 beden alan bir oğtetmenimiz vardı artık. Öğretmen kapıdan girdi ve sınıfın içerisinde büyük bir sessizlik oluştu. Öğretmen konuşmaya başlamıştı fakat kimse öğretmenin yüzüne bakamıyordu. O yüzden öğretmen yüzüne bakamayanlara şöyle dedi :
-"Korktun mu ? Korktuysan çık dışarıya , yoksa çok mu korktun ? " dedi.
Levent hocalardan korkan biride bendim. Hoca yanı başımda sürekli olarak ,
- Korktun mu ?
Kelimesini kullanmaya başladı. O tanıtım günümüz böyle geçmişti. Ben eve hüzünlü bir şekilde gidiyordum. Eve gelince anneme şöyle yalvardım:
-" Annecim lütfen beni bu okula gönderme. Ben bu okula gitmek isyemiyorum.
Desem de nafile. Annem beni yine o okula gönder di. İstemeye istemeue de olsa o okula gittim...
Bu olayın üzerinden 1 hafta geçti. İlk dersimiz Seçmeli İngilizceydi. Ve dersimize levent hoca girecekti ben çok korkuyordum. Ama beklediğim gibi olmadı. Öğretmen beni ben de öğretmeni çok ama çok sevdim. Onun etütleri ne kalmaya başladım. Ve beni hep en öne otutturdu. Ama bu maceramız sadece 2 dönem sürdü. Çünkü ben o okuldan ayrıldım. Annemin istediği bir okula gittim.